Atatürk’ünü yalaya yalaya bir senelik de olsa, Maârif Nezaretini bile kazanan, Reşit Galip’i (Mustafa Reşit Baydur) methediyor, arşa çıkarıyor sonra “işte «andımız»ın yazarı bu adamdır, şöyle aydındır, böyle ilericidir” diyor…
Ve müshil almış, sonra tutamamış gibi yazının sonunda haltın büyüğünü ediyor: “Andımız, bölücü-tarikatçı-cemaatçi-zırcahil nesillerin panzehiridir…”
Yürü be, kim tutar seni… Değil mi ki yalama-sallama bir Atatürk kitabın bile var, değil mi ki her haltını Atatürk ardına sığınıp yapıyorsun, değil mi ki, hálâ davulun tokmağı bizde değil, kim tutar seni?
Yürü be… Ülkenin dominant unsuru Müslümanlara (bir avuç azınlık olmanıza rağmen) her türlü rezil hakareti edebiliyorsunuz hálâ…
Yürü be… hálâ bu ülkede; özgürce, tasma takılmadan böğürebilmenize rağmen «diktatörlük» diyorsunuz ya, yürü lan kim tutar seni…
“Andımız, bölücü-tarikatçı-cemaatçi-zırcahil nesillerin panzehiridir…” Herif diyor ki, “tamam ısırıyoruz da, bak panzehiri de söylüyoruz.” Hakikaten de bir yılan zehriniin şifası, yine o yılandan yapılan panzehirdendir.
Bu ülkede haddinden fazla saftirik var. Şimdi “aha bu da «andımız»cılara katıldı” mánâsı çıkarabilirler. Yok yok, latife yaptım kardeş latife. Yàni ironiydi ironi…
* * *
Onlardan değilseniz, hele hele «andımız» türü tabularına karşıysanız “bölücü ve zırcahil” olmayı peşinen kabul etmelisiniz. Aksi halde sizi öyle bir benzetirler ki, kendi cenahınızdan bile kovdururlar.
Bir gazetede yazar falansanız, bundan böyle ancak gazetelerden yapılan kesekağıtları üzerine yazarsınız yazılarınızı.
Neyse, bu nádân (zırcahilin de cahil) herifler bir halt bilmeseler de şunu iyi bilirler ki, bu vatanın asıl sahipleri, kanlarını akıtmış, yüzbinlerce şehidin hısımları olan Müslümanlar değil, kendileridir «bölücü ve hain» cibilliyet yoksunu nádânlar…
İmdi Reşit Galip kimdir bir kez de biz anlatalım. Acaba nohut beyinlerine girer mi orası ayrı tabi.
Bay Reşit, bunun anlattığı gibi biri asla değil. Dobra dobra bir yalaka… Din-i İslâm’ın rezil bir düşmanı… Yalakalık mükâfatı olarak kaptığı onbir aylık Millî Eğitim Bakanlığında Türk millî eğitiminin ne kadar “değer”i varsa hepsini tepeleyip atmıştı.
Şu böğürdükleri «Öğrenci Andı»nı ilk yazan ve kafatası ölçmesiyle meşhur biridir Dr. Reşit Galip. Ve Yahudi dönmesi olup, Evrensel Yahudi Birliği Okulu’ndan mezundur.
Dr. Reşit Galip’in torunu Feyhan Oran, dedesiyle ilgili bilgileri 2013 yılında Milliyet’te yer alan mülakatta şöyle anlatıyordu:
Soruluyor: “Ezanı Türkçeleştiren de o mu gerçekten?” Cevap: “Türkçeleştirenlerden biri o…” (bay sivridilli onca malûmat saymış ama bunu unutmuş, bunadı garibim çok görmeyin)
Artık bunu kim arzu ve emretti orasını karıştırmayalım. Fakat büyük, sinsi bir hainlik tüm çıplaklığı ile sırıtıyor. 18 yıl “Haydi namaza, haydi felâha…” diye bağırtılıyor minarelerde müezzinler…
Bu yalaka ezanın tüm kelimelerini Reşitçeye çevirmiş lâkin “Hayyeâlel Felâh”a gelince orda fikri durmuş!. «Felâh» “kurtuluş” mánâsında ya… “Haydi namaza, haydi kurtuluşa…” şeklinde okutulsa, bazı saftirik Kemalistler namazı terketmezler diye mi düşündüler acaba?
* * *
Menderes merhum, öyle sımsıkı dindar değildi. Hattâ anti Kemalist bile değildi. 5816 sayılı paşayı koruma kanunu onun döneminde çıkarılmıştır.
Lâkin Menderes büyük bir günah (!) işlemiş, düzenin tekerleğine çomak sokmaya kalkmıştı. Reşit Galip ezanını aslî şekliyle (Muhammedice) okuttu.
Aslında “ezan böyle okunacak” diye bir mecburiyet getirilmemiş, sadece “Arapça okuma yasağı” kaldırılmıştı. Fakat sonuçta Reşit Galip’lerin arızî dönemini, fitne ve bölücülüğü bitiriyordu o karar. Ve cezası ölümdü. 60 darbesinde bunu yaptılar, adamı idam ettiler!.
Şimdi anladık mı sivridillilerin cüreti nereden. Herifler hálâ “vesayet” rü’yâsı görüyor.
“Hayır, câhil cesareti” diyenler olabilir. Onlara, o lafı sevmesem de «keşke» yàni “inşa’allah öyledir” diyeceğim. 17 Mart 2021
YORUMLAR