Kahramanmaraş’ın Pazarcık ilçesinde bu sabah saat 04.17’de 7.4 büyüklüğünde bir deprem meydana geldi. Bu zelzele ile hem Güneydoğu hem Doğu Anadolu, hattâ batıda Kıbrıs’a ve kuzeyde Gürcistan’a kadar olan bölge fecibir şekilde sallandı.
Maraş dışında Gaziantep, Malatya, Hatay, Adana, Mersin, Osmaniye, Adıyaman, Şanlıurfa, Diyarbakır sarsıntıların şiddetli gerçekleştiği bölgeler oldu.
Maalesef çok sayıdaki ilimizde yüzlerce evin yıkıldığı haberi geldi. Artık zelzeleler konusunda hayli tecrübe kazanmış devletin ilgili birimleri acilen bölgeye sevk edildi.
Kahramanmaraş ve çevre illerde artçı depremler de meydana gelmiş ve enkaz altında çok sayıda insanımız kalmış.
AFAD ve Kızılay bölgenin itfaiye ekipleri tüm imkânlarıyla kurtarma çalışmaları yapıyor. Bize ise duâ etmek kalıyor. Çok şükür ki işin uzmanı kişiler artık yeterince var ve bizler maddî yardım ve duâ ile yetinebiliriz.
Zelzele de Allah’ın mahlûkudur. Canlı, cansız, nebat, hayvan ve insan… Tüm mahlûkat Allah’ın yaratmasıyla meydana gelmiştir.
Tıpkı bunun gibi hadiseleri de Allah yaratır. “Allah’ın ilmi (yaratması) dışında bir yaprak bile düşmez.” (En’âm Sûresi, 59. àyet) Allah (c.c) ne dilerse o olur. Ve Cenâb-ı Allah kimi zaman öldürür, kimi zaman ondurur. Her işinde bir hikmet vardır.
Azabı da rahmeti de yine kendi dilemesiyle gerçekleşir. Geçmişte bir adam “zelzeleler Allah’ın ihtarıdır” dediği için linçe mâruz kalıp tutuklanmıştı.
Bunlar ne biçim mahlûklardır? Hiç mi Allah’tan korkmaz, kullarından utanmazlar? Muhakkak ki, böylesi her hadise; zelzele, yangın, sel, fırtınalar ve salgın hastalıklar Allah’ın ihtarıdır. Ve lâkin her ihtar ille de gazab yahut belâ değildir. Kimi zaman bakarsınız sonucunda rahmet tecelli eder.
Meselâ insanlar böyle ihtarların akabinde akıllanır, dine diyanete sarılır, tövbe eder, Allah’tan bağışlanma dilerler.
Bereket rücu eder. İnsanlar birbirinin kurdu değil meleği olur, esnafın biri müşterisine “ben siftah ettim gerisini komşumdan al, o henüz siftah etmedi” der. Komşusu açken tok yatan olmaz… Bunlar hep rahmettir.
Muhterem okurlarım, Kur’ân-ı Kerîm’de «Zilzâl» isimli müstakil bir sûre vardır. Zilzâl bildiğimiz zelzele, deprem mánâsını taşır. O Sûreyi bu vesile ile bir kez daha okuyunuz. Zaten ezberleyip namaz sûrelerinizden biri bile yapabilirsiniz, hepi topu 8 àyet. Meâlen şöyledir:
1) Yer, kendisine âid şiddetli bir sarsıntı ile zelzeleye uğratıldığı zaman,
2) Ve yer, (bütün) ağırlıklarını (dışarıya fırlatıb) çıkardığı,
3) Ve insan «Buna ne oluyor?» dediği (zaman),
4) O gün (yer) bütün haberlerini anlatacakdır.
5) Çünkü Rabbi kendisine (o vech ile) vahyetmişdir.
6) O gün insanlar, amelleri(nin karşılığı) kendilerine gösterilmek için, dağınık dönecek(ler)dir!
7) İşte kim zerre ağırlığınca bir hayır yapıyor (idiy)se onu(n sevabını) görecek,
8) Ve kim de zerre ağırlığınca şer yapıyor (idiy)se onu(n cezasını) görecek.
Bir zelzele àyeti daha var beni çok sarsan. A’râf Sûresi, 4. âyet-i celîle: “Biz nice memleketler (ahâlîsin)i helak etdik. Öyle ki (kâh) geceleyin, kâh onlar kaylûle ederlerken azabımız gelib çatdı onlara.”
Bazıları 7.4 ten mülhem olarak zikrediyorlar bu âyet-i. Bendeniz bu tür sayısal loto türü şeylere itibar etmiyorum. Meselâ Pazarcık depreminde artçılar; 6,6 ve magnitutu giderek azalarak 22 kez devam etti.
Hepsi için tek tek meâllerine bakacak mısınız? Veya 7.4 değil de Japonya’daki gibi 9 ve üstü şiddetlerde gerçekleşenler? Meselâ 9,1 diyelim. Meâli şöyledir:
“Müşriklerin içinden (kendileriyle) muaahede etdiklerinize Allah’dan ve Resûlünden bir ültümatomdur (bu)!” Allah’tan korkana her àyet ihtardır.
RAHMAN VE RAHİM OLAN CENÂB-I ALLAH CÜMLEMİZİ EL HAFIZ İSMİYLE KORUSUN TÜM MUSİBET VE BELÂLARDAN. 06.02.2023
YORUMLAR