Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Ramazan Ercan BİTİKÇİOĞLU

Zorbalık siyaseti vatan hainliğidir

Demokrasilerde olmaması gereken bin türlü iş bizde bazılarının mutadıdır. CHP, Osmanlı gerileme devrinin zorba yeniçerileri gibi (yalnız iktidara değil) devlete de kazan kaldırıyor.

Yeri geliyor Macar Yahudisi Soros’un arkasında olduğu talebe isyanını, yeri geliyor lezbiyen hareketini bile destekliyor. PKK partisine (HDP) verdiği koşulsuz desteği hatırlatmaya bile gerek yok sanıyorum.

Gûya anamuhalefet partisi olan CHP, yaptıklarının sonunu düşünmüyor, devlete verdiği zararı adeta kâr olarak görüyor!

Bunun adı vatan hainliğidir…

Malûmâlileri bizde darbe geleneği hayli eskidir. Şair ve tarihçi Vecîhî bizzat gözlemlerine dayanarak yazdığı ve bu nedenle de çok kıymetli olan tarihinde IV. Mehmed devrinin ilk sekiz yılında da süren bozuklukları, “Âl-i Osman Devleti düşmüş ocağa yanıyor” mısraı ile ifade ediyor, yeniçerinin artık adet haline getirdiği zorbalıklarına dikkat çekiyordu…

Acaba diyorum CHP’nin kurucu felsefesinde ya da başka bir deyişle genlerinde yeniçeri ruhu mu var? Hayır, hayır… yalnızca Mustafa Kemal Paşa’nın Yeniçeri kıyafetli fotoğrafı nedeniyle demiyorum bunu.

CHP’lilerin “devrimler”, bizimse cebrî inkılâblar dediğimiz kültürden irfana herşeyin tepetaklak edildiği dönüşüm hareketi, halka lokum dağıtılıp gül suyu dökülerek değil, bazı kelleler bahasına yapılmadı mı?

Muhaliflerin kimi asılarak boğuldu, kimi faili meçhul silahlı cinayetlerde kanı dökülerek… Yeniçerinin birkaç padişahı boğduğu “istemezük” kazan kaldırmaları bunların yanında nedir ki?

Bendeniz bunları yazdığımda, sağolsun (tedbir ehli) dostlar dikkatli olmam yollu tavsiyelerde bulunuyor, bazı koyu partili veya holiganlığa terfi etmiş tipler ise “şimdi bunların ne yeri, ne zamanı” diyerek azarlıyorlar…

Elbette onlar partinin içinde, hattâ kimisi baya yüksek makamlarda zatlar.  Kaf Dağından aşağıya bakıyor, binlerce metre irtifadan da haliyle sinek gibi görüyorlar bizi… Neyse latife yapıyorum tabi. Sinek gibi gören de dostça uyaran da sağolsun. Lâkin…

Lâkin… Bendeniz de kendine göre prensipleri olan belirli düsturlara sahip ve meşhur değilsem de hayli eski bir okur-yazarım. Hukuken neyin suç neyin suç olmadığını kestirebiliyorum biraz.

Allah korusun, olur da yanılır bir vartaya yuvarlanırsak da, merhum cennetmekân Sultan II. Abdülhamid’in deyişiyle “soğanlı yumurta”yı ziyafet olarak yiyen biriyim, bana koymaz.

Şairin dediği gibi herkesin her dediğini tasdik makamında olursak o daha kötü. Kötü çünkü sonunda yine herkese rezil rüsvay ve binaen’aleyh pişman oluruz…

“Yeter ettin Vecîhî aşk ile kendin ele rüsvay / Serencâmı nedâmettir bu vâdîde tekâpûyun[1] (Vecîhî).

Neden sonunda pişman oluruz? Zira bu dünya fani yàni yok olacak, sonlu bir hayatımız var hepimizin. Sonra ölüm, sonra gün gelecek kabirlerden kaldırılacağız.

Aklı olan o günü düşünür. Bu dünyada rüsvay olsan ne gam. Yeter ki Allah indinde salihlerden ol.

Kur’ân’da ne zaman okusam tüylerimi diken diken eden bir âyet var: (Şu’arâ Sûresi, 87) «(Kulların) kabirlerinden kaldırılacakları gün beni rüsvay etme» Okuduğunda dehşete düşmeyen varsa iman tazelesin.

Selâm, muhabbet ve duâ ile. 08 Şubat 2021

 

——————————-
[1] Farîsî kökenli kelime, Türkçede, dalkavukluk etme, birinin yaptığı her işi onaylama gibi bir anlam kazanmıştır.

YORUMLAR

Bir yanıt yazın

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER