2026’DA ENFLASYON DÜŞECEK Mİ?
Hükümet, 2026 yılı için enflasyonda düşüş bekliyor.
Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, Türkiye’de nadiren gerçek gazetecilerin karşısına çıkıyor. Çıktığında da ülkedeki genel korku ortamı nedeniyle sert ve sorgulayıcı sorular pek sorulamıyor. Şimşek de bu fırsatı değerlendirerek bugünün gerçeklerini konuşmak yerine, geleceğe dair ümit vadeden cümlelerle günü kurtarıyor.
Ancak yurt dışındaki tablo farklı. Uluslararası yatırımcılar ve ekonomiyi yakından takip eden çevrelerle konuşurken, kendi itibarını korumak zorunda kalıyor. Bu nedenle, içerdeki kadar rahat “iyimser” konuşamıyor. Daha gerçekçi, daha ayakları yere basan ifadeler kullanmak zorunda kalıyor.
Nitekim dün Washington DC’de düzenlenen IMF–Dünya Bankası Yıllık Toplantısı çerçevesindeki temaslarında Şimşek, Türkiye’de bugüne kadar söylemediği bir cümle kurdu:
“Program planladığımız gibi gitmiyor.”
Bu söz, aslında çok şeyi anlatıyor. Çünkü ortada gerçekten başı ve sonu belli, kendi içinde tutarlı ve kararlılıkla uygulanan bir program olup olmadığı da tartışmalı. Yine de Şimşek, göreve geldiği 2,5 yıldır sürekli bir “dezenflasyon programı”ndan bahsediyor.
Para Politikası: Kör Topal Bir Uygulama
Klasik anlamda dezenflasyon programı iki temel ayağa dayanır: Para politikası ve maliye politikası.
Para politikası, eksikleriyle de olsa yürütülüyor. Merkez Bankası faizleri yüksek tutuyor, ancak piyasada aynı zamanda ciddi bir para bolluğu var. Geçtiğimiz ay konut satışlarının rekor kırması da bunun göstergesi.
Oysa sıkı para politikasının amacı, tüketimi azaltmak ve vatandaşları tasarrufa yönlendirmektir. Evet, tasarruf oranlarında bir miktar artış var; ancak tüketimde anlamlı bir yavaşlama görülmüyor.
Bu hafta Merkez Bankası’nın vereceği faiz kararı, uygulanan politikanın tutarlılığını yeniden test edecek. Eğer enflasyon yükselirken faiz indirimi yapılırsa, o zaman Merkez Bankası’nın bağımsızlığı ve para politikası inandırıcılığı ciddi biçimde sorgulanır.
Maliye Politikası: Söz Var, Eylem Yok
Peki, maliye politikası cephesinde durum ne?
Son iki yılda kamu harcamalarında anlamlı bir azalma görülmedi. Devlet, enflasyonla mücadeleye sözde destek veriyor; ancak fiilen bu desteği göstermiyor.
Kamu kurumları, “tasarruf tedbirleri”nden bahsederken bir yandan da yurt dışı gezilerini, lüks araç tahsislerini ve “toplantı-seminer” adı altında tatil bölgelerinde yapılan organizasyonları sürdürüyor.
Kısacası, kamu kendi içinde gerçek bir tasarruf disiplini oluşturmadıkça, enflasyonda kalıcı bir düşüş beklemek hayal olur. Enflasyonla mücadele, sadece vatandaştan fedakarlık beklenerek değil, kamunun da kendi harcama alışkanlıklarını değiştirmesiyle mümkündür.