Bir başkasını ısıtmak için, kendini yakmanın âlemi yok…
Teknoloji geliştikçe insanlığa ait duygularda azaldı.
Sürekli eleştiren, hata bulan ve kendini kusursuz zanneden insanlar olduk, dolup taştık.
Kalp mühürleniyor işte…
Kalp mühürlenince insan kendisi için inşa eder olay örgüsünü, kendini haklı görür.
İnsan, insanı sınar.
Bazı insanlar, her ne kadar bilincinde olmasalar da sürekli tatminsizlik ve memnuniyetsizlik içinde yaşamayı seçmişlerdir.
Ve giderek nefret ve saldırganlık olmadan var olduklarını hissedemez hale gelirler.
Ve her sabah uyandıklarında sanki gevşeme egzersizleri yapar gibi, birine saldırma eylemi gerçekleştirme planı yaparlar.
Düşünsenize, başkalarına kızmak için bir neden kalmasaydı kendilerini işe yaramaz hissederlerdi.
Bırakalım şimdi.
Saldırganlıklarını mutsuzlukla ifade edip, bizlere kendini acı yoluyla duyurmaya devam eden insanları.
Mevlana der ki;
Dibi yosun tutan denizlerle ilgilenme.
Sen dağları seyret…
Yenik düşüyorsan özlemlerine, aldırma.
Kalbindeki o uçsuz bucaksız sevgiyi hisset…
Işıklar sönmüşse ve karanlıksa, ona da aldırma.
Ay ışığını seyret…
Sabret…
Sabret ki, her şey hissettiğin kadar derin ve sonsuz olsun…
Sabret ki, her şey gönlünce olsun.
Hani derler ya, ‘‘herkes yaşattığını yaşar’’ diye.
Kırıldıysan merak etme, kim seni nereden kırdıysa, bir başkası tarafından kırılacaktır, elbette.
Bir Ayette şöyle, diyor. (Ey insanlar!) Sizi birbirinizle imtihan yaptık. Bakalım sabredecek misiniz? Rabbim ise hakkıyla görendir.
Evet…
İnsanlar hep yargılar, eleştirir. Sen kendinden emin olduğun sürece yolundan vazgeçme!
Evren sonsuzdur.
Gökyüzü sonsuz yıldızlarıyla aydınlatırken gecemizi, sen gülümsemekten vazgeçme.
Madem ki, herkes kalbinin ekmeğini yer.
Sende kalbini ferah tut.
Tut ki evrenin sana hediyeleri gün arkası olmasın…
Astrolog Hayriye Çelik
YORUMLAR