İZMİR _Selçuk Efes Kent Belleği, Anadolu’nun zengin kültürel mirasına dikkat çekmek amacıyla resim ve müziği buluşturan “Anadolu Kültürü Tanrıçaları” Multidisipliner Sergisi’ne ev sahipliği yapıyor.
Anadolu Kültüründe yer edinen tanrıçalara sanat ile bakmayı amaçlayan etkinlik, Türkiye ve yurt dışından birçok kadının katılımı ile oluşan Şahmaran adlı uluslararası sanat gönüllülerinin eserlerinin yer aldığı “Anadolu Kültürü Tanrıçaları” serginin gezilmesiyle başladı. Sergiye İlçe Kaymakamı Oğuz Alp Çağlar, Belediye Meclis üyeleri ve çok sayıda sanatsever katıldı.
Sergi gezisinin ardından dünyaca ünlü piyanist Dr. Züleyha Abdullayeva eşliğinde “Ben Anadoluyum” Korosu Konseri katılıcıların büyük beğenisini topladı.
Anadolu’da tarih boyunca tanrıça kavramını farklı bir bakış açısıyla ele alan kültür sanat etkinliğinin söyleşi kısmında tarih boyunca tanrıça kavramları konuşuldu.
KADIN OLMADAN TOPLUMSAL UYANIŞ OLMAZ
Söyleşinin açılış konuşmasını yapan Dr. Nodira Güçsav, genel olarak tanrı kavramından bahsederek; “Toplumsal uyanış kadın olmadan olmuyor. Kadın kendi gücünü, kendini keşfetmesi lazım. Kadının mücadeleci ve güçlü olması toplumda da birçok olumsuzluğun önüne geçecektir” dedi.
ESKİ TÜRKLER’DE KADIN EDİLGEN DEĞİLDİ
Tanrıça kültünün nasıl doğduğu hakkında bilgi veren Osman Altay Güçsav; İnsanı insan yapan şey kendisini, neden yaratıldığını, yaratanı sorgulamasıdır. Antik çağlardan bu yana anneliğin, kadınlığın damgalaştırıldığı, tanrının, yaratıcının kadın kabul edildiğini görüyoruz” dedi.
Tanrıça figürlerinin Eski Türkler için de oldukça önemli olduğuna dikkat çeken Güçsav; “Türk kadını özellikle Orta Asya’da devamlı hayatın içinde ve erkeklere destek olarak geçmiştir. Eski Türklerde kadın asla edilgen değildir. Bu yüzden İslamiyet’e kadar eski Türkler kadını tanrı olarak kabul etmiştir. Bugün de her zaman kadınları bir adım önde görmek istiyoruz” dedi.