Silahlar Sustukça Devlet Konuşur

Bu platformda yayımlanan köşe yazıları, yazarların kişisel görüşlerini yansıtır. www.baskentpostasi.com, bu içeriklerden sorumlu tutulamaz.

Haz 9, 2025 - 15:24
Haz 9, 2025 - 13:05
Silahlar Sustukça Devlet Konuşur

Silahlar Sustukça Devlet Konuşur

Sevgili okuyucularım, merhaba.

Türkiye Cumhuriyeti Devlet aklı, terörle mücadelesini yalnızca sahada yürütmemektedir. Bu mücadele, aynı zamanda toplumsal hafızada, siyasi platformlarda ve uluslararası düzeyde bir strateji ile sürdürülmektedir. 

Bu stratejinin en kritik, en hassas ve belki de en sessiz adımı, PKK terör örgütünün silah bırakmasını sağlamaktır. Amaç ise  bölgeye kalıcı barış getirmektir. 

Bu hedef, yalnızca örgüt içi dinamiklere değil; bölgesel ve küresel aktörlere de bağlıdır. Bu nedenle çözüm, sadece iç politikayla sınırlı kalamaz. Nitekim 2013-2015 yılları arasında yürütülen çözüm sürecinde  olumsuz bir tecrübe edindik. 

O dönemde devlet, silahların susmasını hedefleyerek demokratikleşme yönünde çeşitli adımlar attı. Ancak süreç, PKK terör örgütünün  samimiyetsiz tutumu ve dış müdahaleler nedeniyle sona erdi.

Bu tecrübe, silah bırakma sürecinin sadece iç dinamiklerle değil, aynı zamanda dış faktörlerle de şekillendiğini göstermektedir. Dolayısıyla kısa vadede tam anlamıyla  barışın sağlanması kolay olmayacaktır. 

Kalıcı ve sürdürülebilir bir barış için stratejik kararlılık, toplumsal sabır ve zaman gereklidir.

Güçlü Bir Savunma: Askerî Operasyonlar

Türkiye, PKK’nın silah bırakmasını sağlamak için kapsamlı ve kesintisiz askerî operasyonlar yürütmektedir. 2008 - 2020 arası:  

  1. Zap Hakurk ve Gara, 
  2. Şehit Yalçın, 
  3. Fırat Kalkan, 
  4. Zeytin Dalı, 
  5. Pençe, 
  6. Barış Pınarı, 
  7. Bahar Kalkanı, 

gibi  operasyonlar, örgütün eylem kapasitesini ciddi şekilde sınırlandırmıştır.

 Milli Savunma Bakanlığı, PKK terör örgütü ve bağlantılı tüm yapıların kendini feshetmesi ve silahlarını bırakması gerektiğini açıkça vurgulamaktadır. (1)

Bu yaklaşım, örgütün silahlı varlığını sürdürülemez hale getirmeyi amaçlamaktadır. Askerî baskılar, örgütün hareket alanını daraltarak silah bırakmaya yönlendiren bir araç olarak kullanılmaktadır.

Siyasi ve Toplumsal Reformlarla Barışa Zemin Hazırlama

Türkiye’nin stratejik yaklaşımı, terörün yalnızca askerî yöntemlerle değil; aynı zamanda toplumsal ve siyasi yollarla da aşılabileceği bilinciyle hareket etmektedir. 

Devlet, bu süreçte sadece silahları değil, zihinlerdeki bariyerleri de yıkmayı hedefliyor. PKK terör örgütü silah bırakmasının toplumsal uzlaşı ve milli birliğin güçlendirilmesiyle mümkün olacağını ifade etmektedir.

Bu çerçevede, çatışmacı değil uzlaşmacı; ayrıştırıcı değil bütünleştirici bir yaklaşımın benimsendiği görülmektedir. 

TRT Kurdi'nin açılması, vatandaşın ana dilde bilgiye erişimini kolaylaştırmıştır.  Ana dilde savunma hakkı ise hukuki temsilde eşitlik ilkesine katkı sağlamıştır. 5216 Sayılı Büyükşehir Belediyesi Kanunu gibi  adımlar, yerel yönetimde reform sürecinin somut göstergelerindendir.

Uluslararası ve Bölgesel Dinamikleri Yönetme

PKK terör örgütünün silah bırakma süreci yalnızca Türkiye’nin iç meselesi değildir. PKK terör örgütü, Suriye’nin kuzeyinde YPG üzerinden faaliyet göstermesi, süreci karmaşık hale getirmektedir. Özellikle ABD'nin bölgedeki PYD ve YPG terör örgütlerine  verdiği destek, PKK terör örgütünün silahlı yapısını korumasına zemin hazırlamaktadır. (2)

Türkiye ise bu uluslararası dengeyi gözeterek, diplomatik kanalları da aktif şekilde kullanmaktadır.  Bölgesel aktörleri sürece dâhil etmeye çalışmıştır. Diplomatik ve stratejik denge, sürecin başarısı açısından hayati önem taşıdığını gördük.

PKK’nın Silah Bırakmama Direncinin Aşılması

PKK terör örgütü,

  1. İdeolojik bağlılık, 
  2. Ekonomik motivasyon, 
  3. Dış destek

gibi  nedenler ile silah bırakmaya direnmektedir. Örgüt, silahlı mücadeleyi kendi varoluşsal kimliğinin bir parçası olarak görmektedir. (3)

PKK terör örgütünün silah bırakmama direncini aşmak kolay değildir. Türkiye bu nedenle bir yandan askeri operasyonlarını kararlılıkla sürdürmektedir. Diğer yandan ise siyasi reformlar ve toplumsal politikalarla örgütün toplumsal meşruiyet algısını ortadan kaldırmayı hedefliyor. Çok boyutlu yaklaşım, örgüt üzerindeki baskıyı artırmakta ve silah bırakma sürecini teşvik etmektedir.(4)

Sonuç

Türkiye, ikinci yüzyılına adım atarken, devlet aklı terörsüz bir gelecek inşa etme iradesini net ve anlaşılır şekilde  ortaya koymaktadır. 2000’li yıllardan bu yana yalnızca güvenlik eksenli değil, toplumsal ve siyasal çözüm arayışlarını da gündeme almıştır. (5)

Ancak Suriye’de hayata geçirilmek istenen özerklik modelleri, Türkiye’nin üniter yapısına yönelik ciddi bir tehdit olarak görülmektedir. Bu nedenle barışın sağlanmasında sadece iç reformlar değil, dış tehditlerin yönetimi de belirleyici olacaktır.

Devlet aklı, Türkiye’nin üniter yapısını, bayrağını ve ortak dilini koruma kararlılığını göstermektedir.  Bu kararlılık, terörden arınmış, huzurlu ve kapsayıcı bir toplumsal düzen kurma hedefiyle şekillenmektedir.

Selam ve saygılarımla.

Kaynaklar:

(1).Utku Şimşek, Milli Savunma Bakanı Güler, "Terör örgütü PKK ve farklı isimler altında faaliyet gösteren tüm uzantıları, nerede olduklarından bağımsız olarak bir an önce fesih kararını almalı, derhal ve koşulsuz olarak silahlarını teslim etmelidir." AA 15.03.2025

 (2).Anadolu Ajansı, "Silah bırakmaya yanaşmayan PKK'nın Suriye yapılanması için en güçlü destek ABD ve İsrail'den

(3).Belma Akçura, PKK neden silah bırakmak istemiyor?, Milliyet, 27 Ekim 2024

(4).Türkiye Cumhuriyeti Milli Savunma Bakanlığı. (2024). PKK’ya karşı operasyonlar raporu. Erişim adresi: www.msb.gov.tr, Özkan, Behlül. Türkiye’de Terörle Mücadele Politikaları (2020),Türkiye Cumhuriyeti İçişleri Bakanlığı. (2021). Terörle Mücadele Stratejisi ve Uygulama Planı 2021-2025. Ankara: İçişleri Bakanlığı Yayınları.

 (5).Cumhuriyet'in İkinci Yüzyılına Girerken Türkiye – TÜSİAD