BEHRAM AYDINLIK
Dünyadan çok uzakta yıldız Mars, bir adı da Behram! Şok yaratsın diye soyadı gibi çaktı İmamoğlu'na Behram Şimşek! Tarihî nitelikte çarpıcı sözleri şöyle: R.T.Erdoğan içeri girdiğinde arkadaşları suç işledi ki biz de onunla gidip yatalım. Ekrem Bey'in arkadaşları da itirafçı oluyor ki dışarı çıksın! Niye? Kurulan ilişkiler ihanet, inkâr ve çıkar üzerineyse bu işler böyle olur. Çıkar bitince inkâr başlar, inkârla beraber ihanet başlar.
Sanatçı duyarlılığı ve dürüstlükten bu şimşek sözleri güvendiğim eski bir CHP'liye sordum. Düşünülesi cevabı şu: CHP kirli ilişki barındırmaz, gören hemen ihbar eder, hani bir İSKİ Genel Müdürü vardı ya, onu da yargılatmadı mı? Şimşek çakması da bu yüzden öyle mi soruma da bilemem dedi. Hocam Yılmaz Büyükerşen' in CHP'liler birbirinin kuyusunu niye kazıyor diye çok düşünmüşümdür demişti. Bu çakış, hocama da cevap mı acaba?
Kültürümüzde çalmaya hoşgörü bal tutan parmağını yalar atasözü var. Cumhuriyetin ilk şair ve yazarları, onun gerileme sonrası çöküşü de getirdiğini işleseler de etkili olamadılar. Sosyal yaşama dönük eğitim sistemi kuramadık çünkü. Bu söz, ne öğütler? Çok partili hayatımız sürecinde nefse tutsaklığa özendiriledurulan, Zülfü Livaneli'nin de dikkat çektiği kitlesel değer yargısı mıdır? Son yargısal çatışmalar niye CHP oy hamlesi sonunda geldi? Berhan Şimşek çakması kimleri, nasıl etkiler?
Soruşturdum. Çalıyor ama çalışıyor savunusu yaygınlaşmış: CHP iş yapamazmış; tepki, isyan ve çatışmaları hiç bitmezmiş. Bu ekonomiyi de düze çıkaracak yine sağda üçüncü yolmuş. İmamoğlu ve Yavaş temayülü CHP soldan sağa kaymaymış. Biri dedi ki gövdesi katranlı kuşu, temiz kanadı uçurur mu Hocam? Yani kayırma, nüfuz-irtikap, farklı gösterme, çıkar vaadi, iş bitirme ödülü...vb. kanıksandı tabanda, kültür oldu. Hamisi de siyaset! Oy isteme de verme de çıkar takibine dayalı çok partili demokrasimizde diyor vatandaş; CHP buhranı, içerden İmamoğlu gövdeye uygun kanat taktı, uçacak ama biz böylesi katranla iktidar olmak istemiyoruz tepkisi; birbirini yargıya taşıyanları da rakibi kullanıyor diyor işte! Anlaşılan bu.
Aydınlar halkın dünyasına Mars gibi uzak ve yaklaşma yolu da bulamıyor bir türlü. Çok partili hayatta partiler yarışı yerine çatışması başladı. Niye? Laiklik ilkesi çiğneniyor çığlığı çatışma yarattı. Ardından siyasî idamlarla sağ sol kan davası başlatıldı. Atatürk'ün Elmalılı Hamdi Yazır'a yaptırdığı Kur'an çevirisinin doğru bilgileriyle İslâmî değerlerimiz kitlesel eğitime kanalize edilmeliydi. Oysa Tanpınar'ın dikkat çektiği gibi halk cahil güce teslim edildi.
7 düvelin yenemediği unutulmuş medenî vasfına uygun çağdaş yaşama kavuşturulmuş milletimizin AB standartlarında yarışa girmesini ister mi emperyalizm? Çok partililikle birlikte kökünüzden koparıldınız diye diye Ortadoğu'ya itelenmemiz bu yüzden değil mi?
Çağıyla yarışan ülke olma yolunda aydınların bütünleşmesi ve halka gitmesi şart! Lakin bunu siyasîler yapamaz. Siyasetle meşgul olmayan tüm dünyanın tanıdığı Zülfü Livaneli, İlber Ortaylı...gibi saygın bilim ve sanat insanlarının önderliği gerek! Sağa sola öyle savruldu ki aydınlarımız, yandaşlıkları uğruna karaya ak der hale geldiler.
2001'den sonra bu bölünmüşlüğün içinden sağa yaslı olarak tek Erdoğan aşama aşama kitlesel teşkilatlanma ve ikna yoluyla kaldı uzun kaldı. Lakin ekonominin geldiği nokta ortada, savunulası yanı yok! Artık seçilemez zaten! Seçilse de o 5 yıl da geçmeyecek mi?
Yapması gereken kendiliğinden çekilmek ve sağ sol demeden göz önündeki halka berham aydınları bütünleştirebilecek hakem rolü üstlenmek. Yoksa halka behram (mars) kan davalı aydın çatışması git gide davam dediği ne adaleti ne de kalkınmayı sağlayabilecek! Bu millî çıkışı yapar mı? Sanmam, kimse kendiliğinden başka liderlik önü açmadı, açmıyor, ne acı!