Türkiye’nin Suriye Güvenlik Stratejisi: Sahada Asker, Masada Diplomasi

Bu platformda yayımlanan köşe yazıları, yazarların kişisel görüşlerini yansıtır. www.baskentpostasi.com, bu içeriklerden sorumlu tutulamaz.

May 14, 2025 - 19:33
Türkiye’nin Suriye Güvenlik Stratejisi: Sahada Asker, Masada Diplomasi

Sevgili okuyucularım, merhaba,

Türkiye, 2010lu yılların ortalarından itibaren Suriyenin kuzeyinde yükselen terör tehdidi nedeniyle askeri, diplomatik ve istihbarat alanlarında eş zamanlı bir mücadeleye yönelmiştir.

Türkiye, PKK bağlantılı YPG/PYD yapılarının sınır güvenliğini tehdit ettiğini her fırsatta dünya kamuoyuna vurgulamıştır.

Türkiyenin mücadelesi, sahada yürütülen askeri operasyonlarla sınırlı kalmamış, başka araçlarla da desteklenmiştir.

Bu destek sadece parlamentoda değil, medyada, sivil toplumda ve halk arasında da karşılık bulmuştur.

Askerî Operasyonlar: Sınır Güvenliğinden Ötesi

Türkiye, Suriye'nin kuzeyinde oluşan tehdide karşı 2016dan itibaren doğrudan askerî harekâtlar başlatmıştır. Bu operasyonlar sırasıyla şunlardır:

  1. Fırat Kalkanı Harekâtı (2016): DEAŞ’a karşı yürütülmüş olsa da, YPGnin doğuya ilerlemesini engellemeyi de hedeflemiştir.
  2. Zeytin Dalı Harekâtı (2018): Afrin bölgesindeki YPG varlığına karşı düzenlenmiştir.
  3. Barış Pınarı Harekâtı (2019): Tel Abyad-Resulayn hattında YPGnin terör koridoru” kurmasını engellemek amacıyla yapılmıştır. (¹)

Bu harekâtlar sonucunda oluşturulan güvenli bölgelere yaklaşık 600 bin sivil geri dönmüştür. Böylece sınır hattındaki tehdit önemli ölçüde azaltılmıştır.

Sınır ötesi operasyonlara halkın büyük bölümü destek vermiştir. Bu operasyonlar, ülke güvenliği için toplumun geniş kesimlerince kabul görerek uygulanmıştır. (²) Bu harekâtlar, hedef odaklı istihbarat operasyonlarıyla da desteklenmiştir.

İstihbarat Temelli Nokta Operasyonlar: Sessiz Ama Etkili

Türkiyenin güvenlik stratejisinde yalnızca cephe savaşı değil, hedef odaklı istihbarat operasyonları da önemli bir yer tutmaktadır.

Özellikle Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT) tarafından yürütülen operasyonlarla örgütün yönetim kadrolarına yönelik cerrahi müdahaleler” yapılmıştır.

Örnek:

  1. 2022de Ayn el-Arabda "Azad" kod adıyla bilinen ve PKK/YPG terör örgütünün sözde istihbarat sorumlusu Mahmut Ağca etkisiz hâle getirilmiştir. (³)
  2. 2023te Kamışlı’da, PKK/YPG örgütün sözde sorumlusu Tekoşin" kod adıyla tanınan Metin Dinç, MİT operasyonuyla devre dışı bırakıldı. ()

Sahadan gelen bilgilere göre bu operasyonlar:

  1. Örgütün liderlik yapısını zayıflatmış,
  2. Örgütün, moralini bozmuş ve
  3. Örgütün, sahadaki kontrolünü kaybetmesine neden olmuştur.

Diplomatik Girişimler: Masada Sağlanan Kazanımlar

Türkiye, özellikle Batılı ülkelerin YPGye verdiği desteği açık şekilde eleştirmiş ve bu desteğin sona erdirilmesi için çok taraflı diplomasi yürütmüştür.

Örnek:
İsveç ve Finlandiya, 2022 yılında NATO üyeliği için başvuruda bulunmuştur. Türkiye, bu süreçte her iki ülkenin YPGye verdiği destekleri gerekçe göstererek başvuruları hemen onaylamamıştır. Bu tutumu sonucunda bazı somut kazanımlar elde edilmiştir:

  1. İsveç, YPG/PKK ile bağlantılı bazı kuruluşların faaliyetlerine sınırlama getirmiştir.
  2. 2023 Vilnius Zirvesinde, NATO belgelerinde ilk kez YPGnin PKK ile bağlantısı açıkça belirtilmiştir. ()

Bu gelişmeler, Türkiyenin diplomasi masasındaki elini güçlendirmiştir. Aynı zamanda kamuoyunda da diplomatik bir başarı olarak değerlendirilmiştir.

Ancak ABDnin YPG politikasındaki ısrarı ve Avrupadaki siyasi liderlerin yaklaşımı, bu süreci zaman zaman sekteye uğratmıştır.  Aynı zamanda  diplomatik mücadeleyi daha karmaşık bir hâle getirmiştir.

İç Siyasi Dayanışma ve Kamuoyu Etkisi

Bu çok katmanlı mücadelede, askeri ve diplomatik başarıları tamamlayan önemli bir unsur daha vardır. Bu unsur, iç siyasette oluşan geniş mutabakat ve kamuoyunun genel desteğidir.

YPG/PYD tehdidi, Türkiyede farklı siyasi kesimlerin üzerinde uzlaştığı nadir güvenlik konularından biri olmuştur.

Özellikle bu konuda yürütülen sınır ötesi operasyonlara TBMMde verilen onaylar, partiler üstü bir güvenlik politikası zemini oluşturmuştur.

Parlamento dışında, medya, sivil toplum ve halk nezdinde de bu stratejiye güçlü destek sağlanmıştır.

Konda  kamuoyu araştırmalarında katılımcıların %71i, Türkiyenin sınır ötesi operasyonlarını gerekli ve haklı bulmuştur.() Areda Survey araştırmalarında katılımcıların % 82.5’i  sınır ötesi operasyonlarını gerekli görmüştür. (7) 

Ancak uluslararası aktörlerin bu operasyonlara yönelik eleştirileri, çoğu zaman Türkiye'nin güvenlik kaygılarını yeterince anlamaktan uzak bir perspektifle şekillenmiştir.

Sonuç: 

Bir Mücadele, Üç Cephe

Türkiye, hem ulusal güvenliğini sağlamada hem de uluslararası alanda haklılığını ortaya koymada önemli bir rol oynamıştır. Bu strateji üç temel cephede yürütülmektedir:

  1. Askerî Cephe: Sahada yapılan operasyonlarla terör yapılarının fiziki varlığı azaltılmıştır.
  2. İstihbarî Cephe: Lider kadrolara yapılan nokta operasyonlarla örgütün yönetim yapısı zayıflatılmıştır.
  3. Diplomatik Cephe: Uluslararası platformlarda YPG'nin meşruiyet arayışları kırılmıştır.

Selam ve saygılarımla.

📚 Kaynakça


[¹] T.C. Milli Savunma Bakanlığı. (2019). Barış Pınarı Harekâtı Bilgilendirme Notu.
[²] Suriye Görev Gücü. (2020). Güvenli Bölgelerin Sosyal Etkileri”, ORSAM Raporu.
[³] Anadolu Ajansı. (2022). "MİT'ten Ayn el-Arab'da nokta operasyon: Mahmut Ağca etkisiz hale getirildi."
[] TRT Haber. YPGnin sözde istihbarat sorumlusu Metin Dinç'e operasyon. (2023)
[] NATO Vilnius Zirvesi Sonuç Bildirgesi. (2023)
[] Konda Araştırma.  Sınır Ötesi Operasyonlara Toplumsal Bakış, Kamuoyu anketi (2020)

[7]Areda Survey Araştırma  sınır ötesi operasyonlarına yönelik kamuoyu desteğini gösteren (2022)