Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya

BÖYLE BİR DÖNEMDE BAKANLARI GÖREV YAPMAYA DAVET EDİYORUZ

İYİ Parti İzmir Milletvekili Müsavat Dervişoğlu, İYİ Parti İzmir İl Başkanı Hüsmen Kırkpınar ve parti temsilcileriyle İzmir Tarihi Havagazı Fabrikasında bir basın açıklaması yaptı.

İYİ Parti İzmir Milletvekili

 Dervişoğlu, açıklamasında Türkiye’nin coğrafyası gereği yangınlara, sellere ve yaşanabileceği önceden tahmin edilebilen diğer felaketlere karşı hazırlıklı olması gerektiğini bu konuda sorumlunun da hükümetin olduğunu söyledi.

Dervişoğlu, açıklamasında şunları söyledi:

“Böyle bir bölgede yaşıyorsanız devlet olarak tedbirlerinizi almak zorundasınız. Orman yangını olacağını bile bile, orman yangınına karşı tedbirsiz yakalanmak ciddi bir yönetim zafiyeti olarak algılandığında da kızmayacaksınız. Yaşadığımız yer belli, orman yangını çıkarsa neler olacağı belli, rüzgar şartına bağlı olarak kapsama alanını genişleteceği belli. Buna rağmen sizin bir tedbiriniz yoksa, bir eylem planınız yoksa bu eleştiriye açık hale gelir. Bunu eleştirenler de siyaset yapmış olmak için değil, bu eksikliklerin giderilmesi bakımından hassasiyet gösterdiklerinden eleştiriyorlar. Ama maalesef bilindiği gibi hükümet, ‘afetler üzerinden muhalefet siyaset tanzim ediyor’ suçlamasında bulunuyor. Oysa Türkiye’de herkes devletin gücünün ne olduğunu biliyor. Milletin tereddüt ettiği iktidarın niyeti. Bunun için feryat figan ediyor. Afet zamanı siyaset yapılır mı? Elbette yapılmaz. Sadece afet zamanında değil bazı bakanlıklar vardır Türkiye’de onalar hiçbir zaman siyaset yapmamalı. Hele atanmış bakanlar hiç siyaset yapmamalı. Böyle bir süreçte Tarım Bakanı siyaset yapmamalı. Böyle bir süreçte Bayındırlık Bakanı siyaset yapmamalı. Böyle bir süreçte görev yapmalılar. Biz de muhalefet olarak onları böyle bir dönemde görev yapmaya davet ediyoruz. Yaraların sarılması noktasında da muhalefet olarak yönetime her türlü desteği vereceğimizi taahhüt ediyoruz.”

Genel Başkanımız ve teşkilatlarımız ülke genelinde ziyaretlerini sürdürmeye devam ediyor. Esnaların sorunlarını, çiftçinin sorunlarını, çalışanların sorunlarını yerinde tespite gayret ediyoruz. Bu milletle buluşma çalışmalarını sürdüreceğiz. Sayın Genel Başkanımız hala Anadolu’da, bu ziyaretler esnasında bir takım provokatif olaylarla da karşı karşıya kalıyoruz. Eskiden bunları kimler yapıyor diye birtakım tereddütler yaşardık. Şimdi hükümet ve hükümetin sözcüleri başta Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın sözleri nazarı itibara alındığında bu tahriklerin merkezi ve menşei de ortaya çıkıyor. Bunlar bizi engelleyemez, boş yere uğraşmasınlar millet bizi çağırıyor biz de millete gidiyoruz, bunu gerçekleştirmeye devam edeceğiz.

TÜRKİYE BİR GÖÇ MERKEZİNE DÖNÜŞMEMELİ

Türkiye’de göç yönetiminden kaynaklanan ciddi sorunların yaşandığına değinen Dervişoğlu, Türkiye’ye gelen göçmenleri asla yadırgamadığını ancak bu durumun bir plan dahilinde düzenlenmesi gerektiğini dile getirdi.

Dervişoğlu, “Mağdur olan insanların başka coğrafyalardan ülkemize gelmelerini asla ve kata yadırgıyor değilim. Ama bunun bir plan çevresinde gerçekleştirilmesi lazım. Komşularımız içerisinde problemlerden düçar olan insanlar Türkiye’yi bir medet kapısı olarak görebilirler. Bu fevkalade normal bir şeydir. Ama bunun bir plan çerçevesinde gerçekleştirilmesi lazım. Sınır kapıları delik deşik olan bir ülke görüntüsü sergilememiz lazım. Bu iskanların doğru bir şekilde

gerçekleşmesi icap ediyor. Her isteyenin Türkiye’nin dışından gelip, istediği yere yerleşebilmesinin de önünün açılmaması lazım. Türkiye’nin bir göç merkezine dönüşmemesi lazım. Nüfus problemleriyle karşı karşıya kalmamız söz konusu olabilir. Devletin bu konularda uyanık olması lazım. Yani bu alanda da yaptığımız her uyarıyı sanki mazlum insanları ülkesinde istemeyen kişilermişiz gibi tarif edilmemizi de hükümetin terk etmesi lazım. Güçlü bir devletseniz elbette ki mazlum toplumlara da kollarınızı açacaksınız. Ama bunların yerleşim planlarını doğru yapmadan, iskan sorunlarını halletmeden, bunların uzun vadedeki işte eğitimleriyle alakalı tedbirleri almadan gerçekleştirirseniz. Burayı bir göç hendeğine dönüştürmüş olursunuz. Sosyal medyada her çıkana inanmıyoruz ancak olup bitenlerden de etkilenmediğimizi söylememiz mümkün değil. Hükümeti zor durumda bırakmak için söylüyor değiliz. Bu sorunların çözümü var. Türkiye yönetilemiyor. Türkiye’yi yönetmeye talip olduğumuzu söylemek için söylüyoruz. Bu alanda hazırlıklarımızı yapıyoruz. Onun için aklı selimle konuşuyoruz. Onlar bizi istedikleri dilden konuşturamıyorlar. Bizim kendi bir dilimiz var, biz millet ne istiyorsa onu konuşacağız. İktidar bizi istediği gibi konuşturamayacak. Algı yaratmak için kamuoyuna taşınan konuları pas geçeceğiz ama sizin sorduğunuz ne varsa onu da cevaplayacağız” dedi.

İzmir’in depremzedelerle ilgili de sorunların olduğuna ve depremzedelerin kendilerini ifade edemediğine dikkat çeken Dervişoğlu, iktidarı depremzedelerin sorunlarını çözmesi için onları dinlemeye davet etti.

AŞI KARŞITYARINI YADIRGIYORUM

 Dervişoğlu, yeni tip koronavirüs salgını sürecinin hala devam ettiğine dikkati çekerek aşı meselesinin ciddiye alınmasını istedi. Aşı karşıtlarını yadırgadığını dile getiren Dervişoğlu, “Kişi kendisiyle ilgili kararları kendisi verebilir ama salgın sürecinde başkasına zarar verecek şahsi kararlarının alınması hiç yerinde değildir. Aşı olmamışları aşı olmaya davet ediyorum.” dedi.

 İYİ PARTİ OLARAK HER TÜRLÜ SEÇİME HAZIRIZ

Dervişoğlu, açıklamasının ardından gazetecilerin sorularını cevaplandırdı.

Erken seçim hakkında değerlendirmelerinin sorulması üzerine Dervişoğlu, “Meydanlarda gördüğümüz tavır vatandaşın erken seçim beklediği yönünde. Siyasetçilerimizden daha çok vatandaşımız seçim hattına girmiş. Seçim zamanında yapılar ise Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın aday olup olmayacağı tartışmalıdır. Bir kesime göre Sayın Cumhurbaşkanı üçüncü kez yapılmış bir seçimde aday olamıyor. Bu tartışmanın önünü kesmek bakımından bu seçimin erkene alınacağı kanaatini taşıyoruz İYİ Parti olarak. Seçim kararını parlamentonun alması lazım Recep Tayyip Erdoğan beyefendinin tekrar aday olabilmesi için. O sebeple bunun takviminin sıradan gerekçelerle tanzim edileceği kanaatinde değilim. Bir strateji geliştireceklerdir. Seçim yapacağız derler ise erken ya da baskın muhalefet hiçbir seçimden kaçmaz. İYİ Parti olarak her türlü seçime hazırız” dedi.

GELDİKLERİ GİBİ GİDERLER

‘Seçimi kaybederlerse gitmezlerse, gitmemek için birtakım planlamalar yapıyorlarsa, bazı çevreler iç savaş projelerini hayata geçirirse’ gibi kaygıları konuşan bir ülke haline gelindiğine

dikkat çeken Dervişoğlu, “Ne demek gitmezse? Atatürk İngilizler için ne söylediyse ben de onu söylüyorum. Geldikleri gibi giderler!” dedi.

“İSTİFA ETSİNLER”

Orman yangınları sırasında çıkan yetki tartışmaları hakkında gelen soruya Dervişoğlu, “Vazifesini yapamayan bir Orman Bakanı var. Yerleşim birimleri belediyenin yetki sınırları içindedir, yerleşim alanlarında çıkan yangınların söndürülmesinde aktif rol belediyelere verilmiştir. Ancak şöyle bir şey var; yangın söndürme uçağınız var ama Orman Bakanlığı’nın izni olmadan kullanamazsınız. Belediyeler izin alabilirse yangın uçağı kiralayabilirler ama bunların orman yangınında kullanılması bakanlık ya da merkezi hükümetin iznine tabidir. Yangın yerlerindeki çoğu belediye Millet İttifakı başkanları tarafından yönetiliyor. Hükümet orman yangını bile olsa kendisine muhaliftir diye Millet İttifakı’na bağlı belediyelerle koordineli çalışma tercihinde bulunmuyor. Bunu, hangi bakan söyler ki? Orman yangınlarının söndürülmesi için uçağa ihtiyacımız var demek nasıl devleti aciz göstermek olarak tasvir edilir? Bu yangın Türk milleti devletin gücünden kaynaklarından emindir, emin olmadığı ve kaygılandığı tek bir şey var o da hükümetin niyetidir. Afet üzerinden siyaset yapmak insan olarak bana yakışmaz. Bu durumda siyaset yapan bakanın aynaya bakamaması lazım. Yunanistan’da oldu istifa etti. Bu yangın Japonya’da olsaydı harakiri yaparlardı. Biz onlara harakiri yapacak kadar Japon olsunlar demiyoruz ama hiç olmazsa istifa edecek kadar adam olsunlar” dedi.

BİZİM HEDEFİMİZ TÜRKİYE’NİN ÖNÜNÜ AÇMAK

Dervişoğlu, Cumhurbaşkanlığı adaylığı konusundaki gelişmeleri nasıl değerlendirdiği sorusunu şu sözlerle cevapladı, “İlan edilmiş tek aday var o da kendi kendini ilan etmedi. Bahçeli, Erdoğan’ı Cumhurbaşkanı adayı olarak ilan etti. Cumhur İttifakı’nın adayı belli. Ama Millet İttifakı, Cumhur İttifakı’ndan farklı bir model. İttifakı oluştururken her seçimin kendi şartları içinde ele alınmasını temin ederek ittifakı oluşturduk. 2018 seçimleri, 2019 seçimleri modelleri birbirinden farklıdır. İYİ Parti’nin şu ana kadar adaylığı açıklanmış ya da adaylığı söz konusu olan herhangi bir kişiye yönelik olumsuz bir beyanı yoktur. Kemal Kılıçdaroğlu, cumhurbaşkanlığı adaylığıyla ilgili; açık şekilde Millet İttifakı karar verirse böyle bir şey olabileceğini söyledi. Daha seçim sürecine girmeden Tayyip Erdoğan’a rakip seçme imkanı verecek kadar siyasi saflıktan da muzdarip değiliz. Her partinin genel başkanı cumhurbaşkanı adayı olmak ister ama benim genel başkanım farklı. Şahsen, Türkiye’nin önünü tıkayacak hiçbir adımı atmayacağının sözünü vermiştir. Türkiye’nin önünü açacak şey; iyileştirişmiş, güçlendirilmiş parlamenter sisteme dönmek. Bizim hedefimiz Türkiye’nin önünü açmak. İYİ Parti’nin mücadelesi hukuk, adalet ve demokrasi mücadelesidir.”

İZMİR, VERDİKLERİNİN KARŞILIĞINI ALABİLEN BİR KENT KONUMUNA TAŞINMALI

‘İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer’in çalışmalarını nasıl değerlendiriyorsunuz?’ sorusunu ise Dervişoğlu şöyle yanıtladı, “İzmir’in sorunlarının çözülmesi noktasında daha ciddi adımların atılmasın bekliyoruz. İzmir’de bir trafik sorunu var. Bu sorunun çözülmesi sadece belediyenin gayret ve performansıyla olabilecek iş değildir, kentte yaşayanların da buna katkısı gerekiyor. Projelerin ortak akılla, toplumsal kabulle yaşama geçirilmesi lazım. İzmir bu zamana kadar yönetildiği gibi yönetiliyor ama İzmir halkı, daha fazlasını hak ediyor. Bu kent, verdiklerinin karşılığını alabilen bir kent konumuna taşınmalı. Merkezi yönetim de İzmir’i ciddi

biçimde ihmal ediyor. Dolayısıyla İzmir, kendi imkanlarıyla, kaynaklarıyla, potansiyeliyle doğru bir yolculuğu sürdürmeye gayret ediyor”