İran’da Devlet İçinden Gelen Suikastlar: Korunaklı Ölüm
İran’da art arda yaşanan suikastlar artık yalnızca dış müdahaleler değil; içeriden gelen izinlerin, sistem içi çatlakların kanıtı haline geldi.
Son yıllarda İran’da öldürülen isimlerin ortak özelliği;
1. Devletin en korunaklı bölgelerinde olması
2. Halk tarafından “dokunulmaz” sanılan figürler olmaları.
3. Öldürülenlerin hepsi nokta atışıyla ve büyük bir istihbarat koordinasyonuyla ortadan kaldırmaları.
Bu tür olaylara artık bir isim verilmeli:
Korunaklı ölümler. Ya da sipariş edilen suikastler.
Hedefe Giden Yol İçeriden Açılıyor
Kasım Süleyman : İran’ın en popüler ve güçlü askeri liderlerinden biri. Bağdat Havalimanı’nda ABD tarafından düzenlenen suikastla öldürüldü. Yer ve zaman bilgisi sanki taktik haritadan alınmış gibi netti. Peki bu bilgi kimin üzerinden gitti?
Muhsin Fahrizadeh : İran'ın nükleer programının beyni. Güvenlik konvoylarıyla dolaşıyor, güzergâhı gizli tutuluyordu. Ama yine öldürüldü. Ve saldırı, sadece teknolojiyle değil, içeriden bir organizasyonla mümkün oldu.
Hizbullah bağlantılı lider: İran’ın en güvenli askeri bölgelerinden birinde, adeta "sığınakta" suikasta uğradı. Bu odanın konumunu kim biliyordu? İsrail mi? Yoksa içeriden biri mi fısıldadı?
Bu ölümler, sadece dış operasyon değil; aynı zamanda içeriden verilmiş bir izin, bir “göz yumma”, hatta önceden verilmiş bir sipariş kokusu taşıyor.
İran’daki Görünmeyen Devlet: “Pers Gladio”
İran’da resmi olarak bir cumhurbaşkanı, meclis, kabine vardır. Ama bu seçilmiş yapının yanında, seçimle gelmeyen ve kimseye hesap vermeyen bir yapı daha var: Derin İran, ya da halk arasında bilinen adıyla Pers Gladio.
Pers Gladio’nun özellikleri :
1. Petrol gelirlerinin önemli kısmını kontrol eder,
2. Kendi ordusu olan Devrim Muhafızları üzerinden hareket eder,
3. İçeride istihbaratı elinde tutar,
Bu yapı, seçilmiş hükümetin güç kazanmasından, halkın bir lidere güven duymasından rahatsız olabilir. Çünkü bu figürler, onların alanına müdahale potansiyeli taşır. Ve belki de bu nedenle, ölümle susturulmaları sağlanıyor.
Gerçek Soru: Bu Suikastlar Neden Hep Aynı Tarafa Yöneliyor?
1. Halk tarafından seçilmiş insanlar olması,
2. Meşru görünen figürler olması,
3. Devletin içinden ama derin yapının dışından gelen isimler olması.
Bu noktada “sipariş edilen ölümler” ifadesi, sadece bir metafor değil.
Çünkü bazı ölümler yalnızca düşman istihbaratının başarısı değil, içeride birilerinin “olur” vermesiyle mümkün hale gelir.
Korunaklı Ölüm, Aslında Kimin Korumasız Olduğunu Gösteriyor
Eğer bir komutan, bilim insanı ya da siyasetçi; en güvenli bölgede, en gizli saatte, en sınırlı çevresiyle öldürülebiliyorsa...
Orada zaaf yoktur; orada iç işbirliği vardır.
Suikastlar artık cephe hattında değil; karar odalarının içinde planlanıyor. Ve bazen tetikçi dışarıdan gelir, ama hedef listesini içeriden alır.
Sonuç:
Devlet mi Yönetiyor, Yoksa Sipariş Veren mi?
İran’da yaşanan bu olaylar bir gerçeği netleştiriyor:
Devleti yöneten ile suikastların kaderini belirleyen aynı değil.
Seçilmiş hükümet sadece halkın gözündeki vitrin. Asıl güç, görünmeyen ellerde.
Korunaklı ölümler artık bize şunu söylüyor:
“İran’da koruma altındaki herkes güvende değildir. Eğer derin yapı istemezse, güvenlik sadece bir illüzyondur."
İran’daki suikastlar artık devletin zaafını değil, derin yapının gücünü ortaya koyuyor. Korunaklı olanlar değil, içeriden destek almayanlar korunaksız. Bu, sadece istihbarat savaşı değil; bir iç hesaplaşmadır.
Sonuç
İran kendi içindeki GLADİO’yu yani derin devleti temizlemeden, dış tehditleri de asla tam olarak durduramaz.
Selam ve saygılarımla