Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya

Konaklar Kenti Kastamonu Gülsen Kırbaş, Turizmci

Türklerin 12. yüzyıldan beri

Türklerin 12. yüzyıldan beri iskan etmiş olduğu Kastamonu, özellikle Osmanlı döneminde sancak beyliği ve eyalet merkezi olmuştur. 16. Yüzyıldan itibaren, ticaretin ve zenaatlerin gelişmesiyle müreffeh bir şehir olarak büyümüş ve bu zenginliğin yansıması sivil mimaride kendini göstermiştir. Bir yandan idari açıdan artan önemi gereği birçok görkemli yönetim yapıları yapılırken, diğer yandan da büyük dini yapılar, camiler, külliyeler ve sivil yapılar, ev ve konaklar şehri donatmıştır. 18. ve 19. yüzyıllarda şehir merkezinde yapılan görkemli eşraf evleri, Türk-İslam sivil mimarisinin ve Karadeniz ev mimarisinin seçkin örneklerini oluşturur.
Bugün de Kastamonu tarihi şehir merkezini yürüyerek gezerken, sokaklar boyunca sıralanan yüzlerce tarihi ev ve konak sizi kendine hayran bırakacaktır. Üstelik bu yapıların büyük çoğunluğu çok iyi durumda ayaktadır ve içlerinde oturulmaktadır. Tarihi şehir merkezi koruma altında olduğu için bu yapıların hepsi tescillidir ve Belediye’nin restorasyon ve sokak sağlıklaştırması programı çerçevesinde adım adım restore edilmektedir.

Kastamonu evleri, mimari yapılarıyla diğer illerdeki Türk evlerinden ayrılmakla birlikte, tek bir prototipe bağlı değildir; birçok farklı tipte ev görmek mümkündür. Bir Türk evinin, konak sıfatını hak edebilmesi için, kalabalık bir aileyi (2-3 kuşak bir arada) barındıran, haremlik ve selamlık bölümleri ayrı olan ve bunu mimarisinde de gösteren (her iki bölümün ayrı girişi gibi), görkemli bir yapı olması gerekir. Daha mütevazı boyutlarda ve tek girişli olanları ise sadece “ev” olarak nitelendirilir. Bu evlerin hemen hepsi taş örme bir duvarla çevrili bir bahçe içindedir ama ön cephesi sokakla ilişki kurar.

Osmanlı döneminde Kastamonu ev ve konaklarında yaşam, geleneksel geniş Türk ailesinin yaşam tarzına uygun kurgulanmıştı. Genellikle üç katlı olan evlerde, zemin kat, tamamen sokağa açık ve evin hanımının günlük kullanım ihtiyaçlarına cevap verecek şekilde düzenlenmişti. Burada odunluk, depolar, kilerler, mutfak, vb. bulunurdu. Orta kat, ailenin yaşam alanı, en üst kat ise, konukların, özellikle hatırlı ve “yatı” konuklarının misafir edildiği alandı.

Anne, baba, çocuklar, büyükanne, büyükbaba, hatta hala, teyze gibi aile büyüklerinin de dahil olduğu büyük ailenin toplanma, yemek yeme, birlikte vakit geçirme alanı, orta kattaki büyük sofaydı. Evin evli oğlu ve gelini için özel bir bölüm veya oda ayrılmıştı. Ama yemekler hep birlikte yenir, aile ortak mekanlarda birlikte vakit geçirirdi. Modern toplumdaki çekirdek aileye geçişle birlikte, konaklardaki yaşam da şekil değiştirmiştir. Bugün Kastamonu’da içinde yaşam süren konaklarda, genellikle çekirdek aileler yaşamaktadır.

Yaşayan Konaklar 

Kastamonu’da halen fiziki varlığını sürdüren ve çoğunda ikamet edilen 550 civarında tescilli ev ve konak vardır. Bunlar, sahibi olan köklü ve geniş ailelerin ismiyle anılırlar. Örneğin: Keskinler Konağı, Uğurlu Konağı, Oğuzlar Konağı gibi. Ortalama yaşları 100-200 yıl arasında değişen bu tarihi ahşap yapıların çoğu, son derece ince zevkle yapılmış, orta büyüklükte veya heybetli “Kastamonu Evleri”dir. Bunlar mimari özelliklerini korumuş olmakla birlikte, içlerinde modern yaşamın gereklerine uygun değişiklikler yapılmıştır. Bugün Kastamonu’da en çok tarihi ev ve konak, Kale çevresinde ve Kale altından başlayarak, şehrin tarihi meydanı olan Nasrullah Meydanı’na ve çarşıya doğru yelpaze gibi açılan bir bölgede yer almaktadır. Karaçomak Deresi’nin karşı kıyısında da eski evlerden oluşan mahalleler hala mevcuttur. 1960’larla birlikte başlayan imar hareketleri sırasında, “modernleşme” gerekçesiyle, kente tarihi görünümünü veren çok sayıda konak yıkılmış ve yerlerine yüksek beton binalar yapılmıştır. Son yıllarda gelişen koruma bilinci ve özellikle Kastamonu Valiliği’nin ve Belediye’nin başlattığı ‘Tarihi Canlandırma’ atılımıyla, birçok tarihi bina tescillenmiş ve restore edilmiştir. Bu yapıların çoğu kamusal işlevler yüklenmişlerdir. Sivil toplum da, kendine ait yapıları giderek konut, işyeri, vb. gibi sivil işlevlerle yeniden canlandırmaya başlamış, bu süreçte pek çok sivil mimar örneği yeniden hayat bulmuştur.

Restorasyon Çalışmaları 

Kastamonu Valiliği, 1998 yılından başlayarak, bir dizi tarihi konağı aslına uygun olarak restore ederek, değişik kamu hizmetlerine kazandırmıştır. Geçmiş yıllarda bu restorasyonlar, Valilik tarafından kurulan “Mimar Vedat Tek Anı Sanat ve Restorasyon Merkezi” tarafından gerçekleştirilmiştir. Türkiye’de bir ilk olan bu örnek kurum, tarihi eserlerin restorasyonunu, teknik ekibi ve uygulama atölyeleriyle, mükemmel bir şekilde gerçekleştirmiştir.

Günümüzde de, yine Kastamonu Valiliği’nin ve Belediye’nin girişimleri, T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın hibe destekleri veya başka kredi destekleriyle ve özel sektör ve sivil toplum kuruluşlarının giderek artan ilgisi ve çabalarıyla, hızla artan sayıda tarihi bina ve konak, başarıyla restore edilmekte ve yeni işlevlere kavuşmaktadır. Bu işlevler arasında kamu hizmetleri ve turizm yapıları ön sırayı almaktadır. Valiliğin ve Belediye’nin bazı hizmet birimleri, bazı kadın kooperatifleri ve dernekleri, bazı eğitim ve sosyal amaçlı kuruluşlar, bu tarihi konakları verimli bir şekilde kullanmaktadırlar. Kastamonu Belediyesi son birkaç yıldır başarılı bir şekilde “Sokak Sağlıklaştırması” projelerini uygulamaktadır. Bu şekilde tamamen tarihi görünümüne kavuşan cadde ve sokaklar, Şeyh Şaban-ı Veli caddesi, Saylav sokak ve İbni Neccar sokak, Atabey sokak, Kefeli sokak… Yeni bölge ve sokaklar da bunları izleyecektir.

Örnek bir turizm uygulaması: Uğurlu Konakları

1998’de başlayan konak restorasyonları bazı konakların turizm tesisi olarak işlevlendirilmesine imkan tanıdı. Bu amaçla restore edilen Toprakçılar Konakları, kamu tarafından 2003 yılında İstanbul’lu turizmci Gülsen Kırbaş’a işletmesi için kiralandı. Kastamonu’daki ilk butik otel örneği olan bu işletme, konak turizminin öncüsü oldu ve arkasından başka örnekler de geldi. Gülsen Kırbaş 2009 yılında satın alıp restore ettiği Uğurlu Konakları’nı da işletmeye açtı. İki konaktan oluşan bu kompleks, daha sonra ek bir yapıyla büyütülerek, 3 binada 35 oda ve 80 yatak kapasitesiyle Kastamonu’nun en büyük butik otel kompleksi olarak faaliyetine devam etmekte. Kastamonu kalesinin tam altındaki konumuyla tarihi şehrin merkezinde yer alıyor ve tüm tarihi ve turistik noktalara yürüme mesafesinde. 11 yıldır Kastamonu’da kültür turizmine hizmet eden Uğurlu Konakları, kente gelen birçok kültür gezginine, yabancı gruplara, gurmelere ev sahipliği yaptı. Uğurlu Konakları kompleksinin en eski yapısı olan tarihi konak, 200 yıla yakın yaşıyla Kastamonu konak yaşamını gözler önüne seriyor. Geniş orta sofaları, çok pencereli ferah odaları, yüksek tavanlarıyla misafirlere hem konfor sunuyor, hem de kendine hayran bırakıyor. Ağaçlar ve çiçeklerle süslü geniş bahçesi, yaz aylarında kent merkezinde adeta serin bir vaha gibi. Yöresel mutfağının zenginliğiyle de ünlü olan konak, özellikle dışarıdan gelen misafirlere Kastamonu’nun pek çok özgün lezzetini tatma imkanı sunuyor. Konukların yöresel yemek pişirme deneyimine katılabildikleri atölye çalışmaları da düzenlenen konak, Kastamonu’da yöresel mutfağın adeta bir merkezi konumunda. Uğurlu Konakları, ulusal ve uluslararası birçok ödülün de sahibi. Kastamonu’da bu tür konakların sayısının artmasıyla, butik otelciğin yaygınlaşması ve katma değeri yüksek kültür turizminin gelişmesi uzak görünmüyor.