“Kıymetli okurlar, bu hafta sizlere eğitimci yazarlara kıymet veren yöneticilerimizden bahsedeceğim. Bu yazı için bize ilham olan Altındağ İlçe Milli Eğitim Müdürü Oğuz YILMAZ başta olmak üzere öğretmen yazarlara destek veren tüm yöneticilerimize eğitim camiamız adına teşekkürü borç bilirim. Aslında alışılagelmiş üzere teşekkürler yazı sonlarında edilir. Ama ben en başta teşekkür ederek dikkat çekmek istedim. Zira öğretmen yazarlara destek veren değerli yöneticilerimiz her zaman başımızın tacıdır.
Salgın sürecinde il ve ilçe milli eğitim müdürlüklerimiz düzenlemiş oldukları eğitim akademileri ile eğitime destek verdiler. Bu süreçte eğitim akademilerine en çok destek verenlerin ise öğretmen yazarlar olduğunu gördük. Hem öğretmenlik yapan hem de yazıp üreten kıymetli meslektaşlarımız bu zorlu süre zarfında emek vererek umutları yeşertti. Çocuklarımızın daha önce hiç karşılaşmadıkları bu belirsizlik motivasyonlarını alt üst ettiğinde öğretmen yazarlar sahnede yer alarak gönüllere girdiler. Gösterilen çabanın farkında olan değerli yöneticilerimiz öğretmen yazarlarımızın kitaplarını alıp okutarak büyük bir incelik göstermişler, gönüllere girmişlerdir. Öğretmenlerimizi yazmaya teşvik etmek için eğitimci yazarların kaleme aldığı eserlerin sesi olan değerli yöneticilerimizin su gibi çoğalmasını istiyoruz. Neden mi? Bir öğretmen yazarın sesini size ileterek cevap vermiş olalım.
“Bir eseri yazıp kitap haline getirmek de okuyucuyla buluşturmak da kolay iş değildir. Kolay iş olmadığını ancak kalem tutan el bilir. Hele de ülkemizdeki okuma alışkanlığı sorgulandığında, emeğinizin nasıl da karşılıksız kalacağı aşikardır herhalde. Bu noktada insan kendini anlayanların varlığına ihtiyaç duyuyor. İnsan yazdığı eserin, emek vererek ortaya koyduğu değerin okuyucuya ulaşmasını istiyor. Yazarken yalnız olmak ister her yazar ama son noktayı koyduğunda, yazılanlar bir eser haline geldiğinde kendisine kanat olacak birilerinin varlığını istiyor yanında.”
İşte yukarıdaki paragrafta öğretmen bir yazarın kalbinden dökülenleri okudunuz. Öğretmen yazarlara destek verenlerin neden çoğalması gerektiğini umarım anlatabilmişizdir.
Okuma sevgisi ve alışkanlığı kazanma bakımından eli kalem tutan eğitimcilerin ülkemize katkısının büyük olduğunu yadsınamaz bir gerçek. Toplum olarak ‘kitap okuma’ alışkanlığımızın ne yazık ki istenilen düzeyde olmadığı da ortada. Burada yeni nesillere bu alışkanlığı kazandırmada pek tabi ki hepimize büyük görevler düşüyor. En başta biz eğitimcilere. Yazılı kültür, kültürel miras ve müşterek kültür doğrultusunda okuma kültürü kazanımını nitelikli hâle getirmeliyiz. Bunun için her şeyden önce öğretmenlerimizin ve okul yöneticilerimizin okuma kültürünün geliştirilmesine yönelik çalışmalar yapmaları gerekiyor. İşte o zaman okuduğunu anlayan ve düşünen birey, okuyan toplum, okuyan şehir ve okuyan Türkiye bir hayal olmaktan çıkacak, gerçeğe dönüşecektir.
Millî Eğitim Bakanlığımız yazar ve şair öğretmenlerimizin eserlerini kültür dünyamıza kazandırmak ve seslerini duyurmak amacıyla çok önemli bir adım attı. Bu kıymetli adımı takip etmek ülkemizin değerlerini yeşertmek adına çok önemlidir. Okuma ve yazma eğitimin destekleyici bir parçası değil aslî unsurudur. Türkiye’de öteden beri edebiyatımıza önemli eserler kazandıran, edebiyatın sesini okullarda yükselten ‘öğretmen yazar’ geleneği oldukça güçlüdür. Kültüre ve sanata katkı sunan bu geleneğin birçok örneği sıralanabilir. Bunun devamının sağlanması, okullardaki suskun kalemlerin sesinin duyurulması ise ayrı bir önem taşıyor.
Biz de öğretmen yazarların sesi olan yaptığı projelerle eğitimci yazarlara destek veren tüm yöneticilerimize camiamız adına teşekkür ederiz”