Terör, Af ve Federasyon:Bop'un Son Perdesi mi?
TERÖR, AF VE FEDERASYON: BOP'UN SON PERDESİ Mİ?
Aslında biz, "terör örgütü mensupları suç işlemiş mi, işlememiş mi?" gibi laf salatası bir tartışmanın içine çekilirken ABD Senatosu, Suriye'deki PKK'nın kolu olan YPG'ye 2026 yılı için 130 milyon dolarlık yardımı kabul etti.
İsterseniz önce, ayrıntıya çok girmeden sıklıkla gündeme getirilen "suça bulaşmamış terör örgütü mensuplarına af" konusundan başlayalım. Sizce suç nedir?
Tahmin ediyorum ki burada kastedilen sadece öldürme eylemi... Oysa görülüyor ki asıl amaç; öldürmek dışında kalan yardım ve yataklık, bomba yerleştirmek, pusu kurmak, propaganda, örgüt üyeliği gibi eylemlerin suç olmaktan çıkarılmasıdır.
Buna dayanarak örgüt mensupları serbest bırakılacak, hatta işe bile yerleştirilebilecekler. Peki, biz kimin, hangi örgüt mensubunun suç işleyip işlemediğini ne kadar biliyoruz? Kesin bir bilgi mümkün mü? Elbette değil. Dolayısıyla asıl amaç, toplumu etkileyerek yıllardır hedeflenen Türk ulus devletini; "terörsüz Türkiye", "analar ağlamasın", "barış kardeşlik" nakaratlarıyla parçalayıp federatif bir yapıya hazırlamaktır.
Aslında bunları söylerken, birilerinin "ayakkabı numaralarına kadar biliyoruz" sözleri aklıma geldi. "Az kaldı, bitiyor, bitti" derken bir de baktık ki, terör örgütü sanki Türk ordusuna karşı savaş kazanmışçasına; anayasa değişikliği, anadilde eğitim, yerel yönetimlerde özerklik gibi pek çok dayatmada bulunabilmekte. Ne yazık ki, ülke yöneticileri de tüm bunlar için toplumu ikna edebilmek adına var güçleriyle çaba harcamaktadırlar.
Ama bu işin sadece görünen kısmı. Sahi, tüm bu toplumu ikna çalışmaları sürerken insanın aklına birden, "Acaba BOP bitti de haberimiz mi olmadı?" veya "Birileri BOP eş başkanlığından ayrıldı da gözümüzden mi kaçtı?" gibisinden düşünceler gelebilir. Ama emin olun, böyle bir şey yok.
Olay nedir biliyor musunuz? BOP, bölgedeki neredeyse tamamı Müslüman olan 22 ülkenin sınırları değiştirilerek parçalanmasıydı. Şimdiye kadar parçalananların tamamı, esas olarak ABD ve koalisyon güçlerinin fiziki saldırısı ve işgaliyle gerçekleşti. Bizim NATO üyesi bir ülke olmamız nedeniyle şimdilik böyle askeri bir operasyon gündemde değil.
Bu nedenle bu iş ancak; ulus devlet düşmanı olup ülkeyi tamamen küresel sermayenin açık pazarı yaparak, toplumda ulus bilincini ve ulusal birlikteliği oluşturan değerleri (başta Atatürk olmak üzere Türk kimliği dahil) yok etmeye çalışan; devletin hemen her kurumunu tamamen mezhepçi örgüt, tarikat ve cemaatlerle doldurarak, toplumu sözde ümmetçi bir ideolojiyle birleştirmeyi hayal eden bir siyasal İslamcı partiyle yapılabilirdi ki, şimdi o yapılmaktadır.
Aslında olay nedir biliyor musunuz?
ABD, bölgede kendi egemenliğini tehlikeye düşürebilecek, İsrail'in güvenliği için tehdit oluşturabilecek ulus devlet istemiyor. Bu nedenle bu dört ülkenin etnik ve mezhep temelli parçalanması ve bu parçalardan bazılarının daha sonra birleştirilerek ABD kuklası büyük bir Kürdistan kurulması amaçlanıyordu. İşte bu amaçla ABD bu dört ülkede aynı merkezden yönetilen örgütler bile oluşturmuştu.
Şimdi ülkemizi yönetenler, bu terör örgütlerinin ülkemizdeki uzantısının Suriye'nin kuzeyinde kurulacak devlete destek vermek için oraya gitmesini; sözde "tüm örgütün bittiği" algısı yaratarak, Türkiye’ye ancak teslim olma koşullarında uygulanabilecek federatif altyapı anlamına gelebilecek koşulları kabul ettirmeye çalışmaktadırlar.
Ama gerçekten sadece Türkiye'de değil, bölgede de terör bitsin, ulus devletler varlığını sürdürsün isteniyorsa, bunun yolu; ekonomide bölgesel eşitsizliği körükleyen neoliberal politikalardan vazgeçmek…
Ülkemizi yeniden ulusal tarım, hayvancılık ve sanayileşme programlarıyla kalkınma yoluna sokarak ulusal bilinci tüm ülkeye yaymak ve ABD emperyalizmini bölgeden kovmaktan geçmektedir.
Ama asla ABD kukla örgütlerini muhatap alıp taviz vermekten değil.