Çok kıymetli hemşehrilerim…
Bundan yaklaşık 1.5 ay kazar önce Azerbaycan seyahetimiz dönüşünde Türkçesi biraz zayıf bir hanım efendi aradı.
İzzet bey; “ Biz sizi, sizin haberiniz olmadan 3yıldır ‘denek’ olarak kullandık! Sizin ve takipçilerinizin neye meyilli olduğunu, neleri beğenip , beğenmediğini, sizin neleri beğendiğinizi ve sosyal medyayı nasıl kullandığınızıyapay zeka aracılığıyla takip ettik”
-Ben tabiî ki doğal olarak hemen afarlandım“ Siz benim haberim olmadan ve benim onayım olmadan nasıl beni denek olarak kullanırsınız” diyerek telefonun karşı tarafındaki hanım efendiyi bir güzel haşladım!
-Hanım efendi sözümü keserek ; “amabeni dinlerseniz size güzel bir teklifimiz olacak…” dedi.
-“Öfkeli bir şekilde buyrun sizi dinliyorum” dedim.
-Biz dünyanın en büyük sosyal şebekelerinden birisiyiz ( …..) Size ekonomik olarak iyi bir gelir sağlayacak bir teklifimiz var. Size mailden bilgilendirmeler yapacağız. İngilizce ve Türkçe olarak. Formu doldurup bize dönüş yaparsanız, bizi anlayacaksınız. Bizim İstanbul’daki ofisimize sizi bekliyoruz. Adresimiz(……………) şu dedi.
Telefonu kapattı.
Hanım efendi benim mail adresimi sormadan telefonu kapatmıştı.
Yıllarca insanları dolandırıcılara karşı korunmaları için uyarılarda bulunan bir haberci olarak kafamda bin bir tane soru işaretleri oluşmuştu. Ya bunlar dolandırıcıysa.! Yada gerçekse diye…!
-İstanbul’da büyük bir firmada yazılım mühendisi olan yeğenim bana bir süre önce şunu demişti; “ Amca cep celefonuna ve mailine gelen her linke tıklama.Korsan yazılımlar var ve çeşitli bahanelerle sana gönderilen maillerle virüs gönderiyorlar ve sosyal medya hesaplarını ele geçiriyorlar vs.” diye beni uyarmıştı.
Bunun da etkisiyle ben bu telefon konuşmasını çok ciddiye almadım.
Uzun bir süre mail adresimede her hangi mail falan da gelmedi. Bundan 10 ün kadar önce bir mail geldi. Ben bu maili virüs korkusuyla açamadım.(!) Daha sonra benim yazılım mühendisi yeğene sordum ve o inceledi; “ Amca bu iyi bir şey, milli piyango ikramiyesi gibi bir şey bu vs.” dedi.
-Peki yeğen; ne yapacağız şimdi diye sordum. Bence İstanbul’daki ofisine beraber gidelim ve bir dinleyelim senden ne istiyorlar, neler yapacaksın, onların istediklerini sen yapabilecekmisin vs.
Kaç gündür gözümde uyku yok.
-Nihayet geçtiğimiz hafta içi İstanbul’a gittik ve davet edilen adreste görüştük.
Uluslararası dünya devi firma beni 3 yıldır yapay zeka ile takip ediyormuş. Ben farkında olmadan onlara göre ; sosyal medyayı doğru kullananlardanmışım(!)
Benden ilk başta Kastamonu ve çevre illerden ve daha sonra Türkiye genelinde ve daha sonra Balkan Ülkeleri ve devamında da Türk Cumhriyetleri’nden içerikler üretmemi istiyorlar.
Üstelik yanıma bir tanede yardımcı verececeklerini de görüşmede söylediler.
-Eylül ayında yine İstanbul’da gerekli eğitimleri vereceklerini söylediler.
Evet kıymetli hemşehrilerim; Kastamonu’da 1982 yılında başladığım bu meslekte tam 40 yıldır inandığım gibi yaşadım ve inandığım doğrularımdan asla şaşmadan , çok şükür başımızı aşağıya eğmeden bugünlere geldik.
Allah bizi bundan sonrada gereç çoluk çocuğumuza , ailemize ve siz değerli Kastamonulu hemşehrilerimize karşı mahçup durumlara düşürmesin.
-Eylül ayındaki eğitimlerden sonra gelişmeler ile ilgili sizleri bilgilendireceğim.
-GELELİM UCUZ KAHRAMANLARA!
Bu sözü çok severim…
-Suskunluğum asaletimdendir .Her lafa verilecek bir cevabım var.Lakin bir lafa bakarım laf mı diye. Bir de söyleyene bakarım adam mı diye?”
Son zamanlarda biraz sivri çıkışlar yaptık ya; eeee malum çevreler tarafından sosyal şebekelerden isim verilmeden güya şahsıma aba altından sopa gösteriliyor!
Değerli hemşehrilerim; Ben 1982 yılında gazeteciliğe başladım. Henüz çocuk yaşta. Devamında sürekli kendimi geliştirerek çokşükür bugünlere geldik.
Kastamonu’da yayın yapan tüm yerel gazetelerin her kademesinde yer aldım(!) Muhabirlik, editörlük, yorumculuk, yöneticilik ve iş verenlik dahil her kademesinde yer aldım.
Bunun yanında Hürriyet, Türkiye, İHA ve Anadolu Ajansı gibi ulusal basın kuruluşlarda da hem vali hem bakanlık onayı ile bu görevleride yüzümüzün akıyla yerine getirdik.
O yıllarda gazetecilik karın doyurmadığı için ben Kastamonu Orman Bölge Müdürlüğü’ne memur olarak işe girdim. Sırasıyla Taşköprü findanlığı, Gölköy fidanlığı derken Kastamonu Orman Bölge Müdürlüğü Basın Halkla İlişkiler Müdürlüğü’nde (Basın danışmanı) olarak tam tamına 29 yıl çalıştım. Almış olduğum aile ve devlet terbiyesi ile her daim çevreme ve işime sıkı sıkı bağlı kaldım ve işlerimde de her zaman başarılı oldum.
-Son zamanlarda bizim eleştirilerimizden bazı çevrelerin etrafındaki arkadaşlarımız benim geçmişimi araştırarak bize sosyal medyadan belden aşağı vurmaya çalışıyorlar!
-Yahu kardeşim bulamazsınız…
İzzet Sarı’nın geçmişinde kirli ilişkiler, yasa dışı olaylar, hırsızlık, yolsuzluk devamında ailemin ve yakın arkadaşlarımın başını aşağı eğecek bir kusur bulamazsınız…
Bakın isim vermeden beni şöyle eleştiriyorlar… Lafı ortaya atıyorlar ve nereye giderse gitsin.
Ben üzerime alınmıyorum. Benim abdestimden asla şüphem yok.
Efendim neymiş ben geçmişte ben bankamatik memurluğu yapmışım. Efendim neymiş FETÖ’çü çevrelerdede görünüyormuşum(!)
Kavuklu gibi güleyim bari… Hah hah…
Yahu kardeşim benin şu Kastamonu’da her kesimle oturup kalkmışlığım vardır. Sağcısı, solcusu, ülkücüsü , her türlü tarikatlara yakın insanlarla ve devlet erkanıyla da oturup kalkmışlığım vardır. Burada bir şey bulamazsınız. Başka araştırmalar yapın!
Efendim neymiş ben Kastamonuspor’un tabela reklam işini yapmışım. Buradan kendime çıkar elde etmişim. Hah hah… Buna kargalar bile güler.
-ŞİMDİ İYİ OKUYUN…
Sizler yokken ben Kastamonuspor’unmenfaatleri için savaşıyordum.(!)
Yaptığım yayınlarla, haberlerle mahkemelerede çıktım! Çok şükür alnım açık, başım dik bir şekilde haklı olarak berat ettim.Şahsi bir durum değildi, memleket için feda olsun dedim.
-Kastamonuspor BAL ligindeyken; O dönem benim ortağım olan kulüp başkanı Mahir Altıkulaç ile Amasyaspor deplasmanına gittik. Amasya stadının etrafı reklam tabelaları ile doluydu. Mahir abi bana dediki; “ Ya İzzet bey bizim statta bir tane bile reklam tabelası yok. Bu işi bize organize edermisin? Bana bu konuda yardımcı olurmusun?” Dedi.
-Bende elimden geleni yaparım abi dedim. Yanımızda şahidimizde vardır!
Kastamonu’ya gelince ertesi günü Mahir abi beni ofisine çağırdı ve detaylarını konuştuk. İki dönem BAL ligi ve 3.Ligde gecemizi gündüzümüze katarak (Hepsinin sözleşmeleri duruyor.Hepsinin fotoğrafları ve tüm belgeleri, Gençlik ve İl Müdürlüğü’nde ne kadar vergi yatırıldı, reklam tabelacılarına ne kadar ödenmişse arşivlerdedir) Ve kulübe ne kadar katkımızın olduğu kayıtlarda mevcuttur.
Devamında aynı dönemlerde yine Kastamonuspor’a gelir olsun diye bir de takvim yapmışlığımız da vardır.Bunuda araştırın!
Bunun dışında iki sezon yaşanan şampiyonluğu taçlandırmak adına
“ Kastamonuspor” dergisi çıkarttık.(Bunu da araştırın)
Kulakları çınlasın Levent Özbek döneminde hem eleştirdim hemde yanıma gazetecilerden bir ekip kurarak kapı kapı dolaşarak yardım toplamışlığım… Devamında takımı Bergama deplasmana götürmüşlüğümde vardır.(Bunudaeliştirin)
Takım şampiyonluğa oynarken futbolculara prim vermişliğim de vardır(Bunuda araştırın)
Bunu tüm Kastamonu halkı ve taraftarlar iyi biliyor. Biz bunu yaparken İstanbul’larda kapı kapı dolaşırken bir alın teri akıtırken sahi o zorlu yıllarda sizler neredeydiniz?
-Beni eleştiren arkadaşlarımızdan birisi o dönem Kastamonu’ya yeni gelmişti ve bana (Mahir Abi’yle konuşuver de maçların kamera çekim işini ben yapayım, bana refarans konusunda yardım edermisin?” diyordu.Veyaptıda…(!)
Hey yavrum hey…
Siz daha yolun başındasınız ben inişteyim!
Bir başkası diyorki ; Hodri meydan gibi güya bizim için içi boş üçüncü sınıf meydan okumalar vs.Aklı sıra isim vermeden bize meydan okumaya falan kalkışmışJ
Bak sevgili kardeşim; Benim ne sizinle nede diğer yorum yapan arkadaşla hiçbir işim yok. Ben Kastamonuspor ligekatılamacağı için yaşanan kaos ortamında yerel yönetimlere ve Aygün ailesine eleştiri yaptım. Size hiçbir zaman saldırıda bulunmadım.
Size ne oluyor?
Benim beklediğim yerden ses gelmedi(!) farklı yerlerden ses geliyor. Sanırım bu yazdıklarınızı ikiniz de aynı kanaldan paylaştığınıza göre birileri yazıp elinize tutuşturdu!
Geçin bunları…
İzzet Sarı’nın Orman Bölge Müdürlüğü’nde 29 yılından hiçbir şey çıkartamazsınız. Evelah alnım açık başımız dik. Orada ilimizin değerli valilerinin yazılı onayı ve Orman Bakanlığı’nın yazılı onayı ile habercilik yaptım. Bunu böyle bilin! (Onaylar hala arşivlerimde saklı duruyor) O dönemlerde bu memlekette haberci yoktu. Sadece ve sadece 3(üç) kişiydik.
Ordan size ekmek çıkmaz.
Başka araştırmalar yapın!
-Kastamonuspor ile benim bağımı araştırıyormuşsunuz! Sonuna kadar araştırmayan namerttir.!
Ben Sayın Mahir Altıkulaç ile çalıştım ve elimden geldiği kadar yardımcı da oldum ve katkı da sağladım. Bunun gizli saklı hiçbir yeri yok. Biz kamu oyuna açık çalıştık. Gençlik ve Spor İl Müdürlüğü arşivlerine girin. Kaç reklam sözleşmesi yapılmış, kaç para kazanılmış, kulübe ne kadar verilmiş.
Hodri meydan!
-BİZDE SÖZ NAMUSTUR…
-Ben bir önceki yazımda Sayın Cengiz Aygün’ün uzattığı zeytin dalına sadık kalacağıma dair söz verdim. Bizde söz namustur.
Devamında ne demiştim… Sataşma olursa bizde kendimizi ifade ederiz. Bizim avukata ihtiyacımız olmadan kendimizi ifade edebilecek bilgi birikim ve tecrübemiz çok şükür var.
Haşunu da sakın unutmayın.
Ben bugün itibariyle bu konuları kapatıyorum. Neden çünkü uluslar arası bir iş teklifi aldım ve bu konuda imajıma zarar gelmemesi için işi kişileştirmemek adına söz verdiğim üzere kapatıyorum. Sakın ucuz kahramanlığa soyunmayın.
Bizde araştırmaya başlarsak altında ezilirsiniz haberiniz olsun!
GÜNÜN SÖZÜ
“Yavuz hırsız, ev sahibini bastırırmış!”
(Ata Sözü)
YORUMLAR