Bugün 9 Haziran…
Bugünün ne anlama geldiğini İnebolular ve Kastamonulular çok iyi biliyor…
Ülkenin işgal edildiği, İngilizlerin İstanbul’u, yine İngiliz destekli Yunanlıların da İzmir’i dahası Polatlı’ya kadar dayandığı o kara günler.
İşte o kara günleri, aydınlığa çevirmek için tüm hayallerinden , canından dahası bebesinden bile vaz geçen , binlerce kağnı gibi oda cepheye ,cephane çekerken donarak şehit düşen Şerife Bacı var ya…
İşte o kadın kahramanımızın şehit oluşunun 100’ncü yılı…
Ülkenin gök kubbesinde alsancağımız dalgalansın diye…
Askerimizin tüm yorğunluğuna ve halkımızın tüm yoksulluğuna rağmen dünyaya meydan okuyarak zaferle o, kara günleri geçip ülkeyi barışa, huzura ve dahası özgürlüğe kavuşturan Gazi Mustafa Kemal ve silah arkadaşları var ya…
Erzurumlu Nene Hatun, Tarsuslu Kara Fatma, Kastamonulu Şerife Bacı ve daha onlarca , yüzlerce ve cephede kahramanca savaşarak canlarınından vaz geçen kahraman Mehmetçiklerimiz, bizler huzurlu, barış içinde ,varlık içinde özgürce yaşayalım diye hayallerinden vazgeçtiler…
Onlar var ya onlar… İşte o kahramanlar için,
Bu hafta Kastamonu’da çok sayıda etkinlik düzenlenerek o, kahramanlarımız anılmakta.
İnebolu’dan başlayan İstiklal Yolu yürüyüşü, yine hafta sonu İnebolu’dan başlayacak olan İstiklal Yolu Sürüşü, Kastamonu Üniversitesi’nin düzenlediği çok sayıda konferans ve paneller…
Kastamonu Üniversitesi’nin düzenlediği ve oturum başkanlığını da Fen Edebiyat Fakültesi Dekanı Prof.Dr.Mehmet Serhat Yılmaz’ın yaptığı “ Geçmişten Günümüze, İstiklal Yolu’nun Tarihi” konulu panele bende davetliydim.
Büyük bir onur ve gururla katıldım…
Kastamonu’dan, Çankırı’dan, Trabzon’dan ve İstanbul’dan çok sayıda alanında uzman olan akademisyenlerin sunumu ve anlatımı ile o kara günlere yeniden gittik… Yeniden o günkü koşullara ve o günkü zor doğa şartlarını ve milli coşkuyu hep birlikte yaşadık…
Emeği geçenlere çok teşekkür ediyorum.
Bu anlamlı günde bende biraz “Yüzleşelim” istedim…
Son günlerde cami açılışlarında, sosyal medyada ecdadımıza bir hakarettir gidiyor.
-Dün bir tarikat lideri çıktı; “Keşke Yunan kazansaydı” dedi.
-Devamında camii açılışlarında Mustafa Kemal ve silah arkadaşlarına hakaretler…
-Devamında Sosyal medyada, dar bir kesim tarafından yayılmaya çalışılan, başta Mustafa Kemal Atatürk ve ecdadımıza, ne dinimizin ne de töremizin kabul etmeyeceği küfürler ve hakaret videoları.
-14 asır önce yüce Allah’ın Peygamberimiz aracılığıyla insanlara ulaştırdığı Kur’anı kerimin ilk kelimesinde ne diyordu.
OKU…
Tüm cemaat ve dini grupları tabiî ki kasdetmiyorum… Namuslu ve vatanseverler başımız üstüne…
Eyyy yobaz iyi oku…
Kulaktan dolma yalan yanlış bilgileri değil, tarihi iyi oku… Dönemin yabancı basınını ve İstanbul’da yayınlanan dönemin gazetelerini iyi oku… İyi oku ki anlayasın… Satır aralarını da iyi oku…
-İngilizlerin ünlü The Times gazetesi 5 Mayıs 1919 tarihli nüshasında Türk kıpırdanışını şöyle manşet atıyordu; “ Bütün cihanın kuvvetine karşı, milli bir hareket yaratmak… Ne çocukça bir hayal!”
Dönemin yazarlarından Refik Halit Karay ise , Milli Mücadele’nin başlamasını alay ederek karşılıyor ve ;” Bir patırtı, bir gürültü, beyannemeler, telgraflar. Sanki bir şeyler olacak…
Ayol şuracıkta her işimiz, her kuvvetimiz meydanda. Dört tarafımız açık. Dünya vaziyetimizi biliyor. Hülyanın, blöfün sırası mı? Hangi teşkilat, hangi kuvvet, hangi kahraman? Hülyanın bu derecesine, uydurmasyonun bu şekline bende dayanamayacağım. Bari kavuklu gibi bende sorayım; Kuzum Mustafa sen delimisin ?
-O, Anadolu’nun vefalı , asil halkını çok iyi biliyordu.
-Çıktı önce Samsun’a, taktı milleti peşine… Halk Mustafa Kemal’e inanmıştı bir kere…
-İnebolu’dan Anakara’ya kadar aşılması imkansız olan o zorlu dağlar binlerce kağnı gıcırtısı ile inledi, inledi ve taaa ki Zafere ulaşana kadar inledi…
-Polatlıya kadar dayanan zalim İngiliz destekli Yunan ordusuna karşı kahraman Mehmetçiğimiz cephanesiz kalmasın diyerek kağnısı ile cephane çekerken zorlu kış şartlarından çocuğuyla birlikte donarak şehit düşen Kastamonulu Şehit Şerife Bacı’yı da…
-“Benim çocuğuma, devletim bakar” diyerek cepheye koşan Erzurumlu Nene Hatun’u da…
-Erkek kılığına girerek yıllarca cephede Halim takma adıyla savaşan Kastamonulu Gazi Halime Çavuş’uda…
-Ruslara Kafkasları dar eden Türk İslam Ordusu komutanı Nuri Paşa’yı da…
-Mekke’deki kutsal emanetlerin İngilizlerin ayakları altında pas pas olmasın diye korumak için İstanbul’a getiren Taşköprülü Fahrettin Paşa’yıda…
Devamında…
Bizlere yüce dinimizi öğreten ve anlatan Peygamber efendimizi de…
Bu ülkeyi , Ermeni , Rum çetelerinden , Yunan ve İngiliz’den kurtaran ve özgür kılan Gazi Mustafa Kemal ve silah arkadaşlarını da…
Dahası
Vatan için canını seve seve veren binlerce vatan evladı Mehmetçiklerimizi de… SE-Vİ-YO-RUZ…
Bu ülke ,öyle üç-beş paçozun kulaktan dolma anlattığı gibi kurulmadı. Bu ülkeyi İngiliz sömürgesinden, Yunan, Ermeni ve Rum çetelerinden kurtarmak için bizim ecdadımız hayallerinden vazgeçti, dahası gençliğinden ve canından vazgeçerek kurdu bu vatanı…
Milli Mücadele yıllarında , Kastamonu Nasrullah Camii’nde verdiği o meşhur vaazında ne diyordu Milli Şairimiz Mehmet Akif; “Sakın millî hareket aleyhine olanların sözlerine kulak asmayınız. Çünkü onlar halkımızı köle haline getirmek istiyorlar. İçimizde yer yer çıkan isyanlar hep mel’un düşmanların parmağıyla olmuştur. Allah rızası için aklımızı başımıza toplayalım. Çünkü böyle düşman hesabına çalışarak elimizde kalan bir avuç toprağı da verecek olursak, çekilip gitmek için arka tarafta bir karış yerimiz yoktur.”
Avazı çıktığı kadar bağırıyordu üstat…
“Milletler, orduyla, uçakla yıkılmaz… Milletler ancak aralarındaki ilişkiler çözülerek herkes kendi başına, kendi derdine, kendi havasına , ve de özellikle kendi çıkarına(!) çıkar kaygısına düştüğü zaman yıkılır.
-Üstat iki elini havaya kaldırarak vaazını şu dua ile sonlandırıyordu;
“Ya ilahi bize yardımcı ol.
-Amin
Doğru yol hangisidir bu aziz millete göster.
-Amin
Diyerek manzum duasına başladı ve şöyle bitirdi;
“Müslüman yurdunu her yerde felaket urdu,
Bir bu toprak kalıyor dinimizin son yurdu,
O’da çiğnendimi, çiğnendi demek şer’i mubin,
Hakisar eyleme ya rab onu olsun”
Amin…
-Vatan severlere ve bu yüce milletin birliğine ve dirliğine hizmet eden hiçbir kişi ve kuruma sözüm yok…
Sözüm O’na…
Ey melun…
Üst aklın yine bu milleti nifak tohumlarıyla ayrıştırmanı emretmiş olmalı ki; Çünkü senin üst aklın ondan besleniyor. Dün topla , tüfekle yıkamadıkları bu milleti senin gibi yobazlarla ve senin gibi dört duvar arasına sıkışarak, dini kullanarak halkı ayrıştırmaya çalışanlara bu yüce millet ne dün ne bugün pirim vermemiştir ve de vermeyecektir… (Nokta)
GÜNÜN SÖZÜ
“Cahil duyduğuna, zeki ve akıllı ise araştırarak öğrendiğine… ” inanır.
YORUMLAR