Anayasa her şeyi halleder mi?

Mısır devletinin anayasasında “Devletin dini İslâm’dır” diye yazılı ama o kardeş ülkede İslâmcılarla devlet savaş h...

Oca 24, 2022 - 03:15
Anayasa her şeyi halleder mi?

Mısır devletinin anayasasında “Devletin dini İslâm’dır” diye yazılı ama o kardeş ülkede İslâmcılarla devlet savaş halindedir.

İslâm’a ve Müslümanlara zarar veren bu savaş İbn Teymiyye’nin, Muhammed ibn Abdülvehhab’ın, selefî ve aktivist İslâmcıların, terörü maksada ulaşmak için vasıta kabul eden vurucu kırıcı metodlarıyla sona erdirilemez.

Hazret-i Mevlânâ, Muhyiddin ibn Arabî gibi İslâm büyüklerinin yumuşak metodu ile barış sağlanabilir, Müslümanlar arasında orta yol bulunabilir, Muhammedî hakikatın nuruyla herkes aydınlanır ve sonuçta bu barış yalnız İslâm âlemine değil, tüm insanlığa bile örnek olabilir.

Darbe anayasası elbette değişsin ama her şeyin yeni anayasa ile hal’lü fasl olabileceğini de düşünmeyelim.

Dünyanın en ideal anayasasını bile yapsanız, meselâ İsviçre Anayasası'nı tercüme ettirip alsanız, bu eğitimsizlikle, bu «hukuk kıyıcı» vesâyet zihniyetiyle, bu paramızı yutan beyaz Türklerle, bu cehaletle, bu Lisevari üniversitelerle yine batmaya devam ederiz.

Anayasamızı değiştireceğiz, değiştirmeliyiz fakat eskisinde olup da tatbikatı olmayan hususları ne yapacağız? Hazır elimiz değmişken onları da mı kaldırsak?

Meselâ işkence hem mevcut anayasamızda hem kanunlarda yasaktır ama birçok yerde güvenlik güçlerinin işkence yaptığı hálâ yapılmaya devam ettiği geliyor kulağımıza.

Yine Diyanet İşleri Başkanlığı bir Anayasa kuruluşudur. Toplumumuzu din konusunda aydınlatmak ve ibadet yerlerini yönetmek üzere kurulmuştur. Bu kurum, hizmetlerini yaygınlaştırdığı ve güvenilir olduğu ölçüde zararlı dinî akımlar zayıflayacaktır.

Bunu bilen ve emelleri devlet yıkıcılığına kadar uzanan bazı sapık kişiler kurdukları örgütlerle sistemli bir şekilde Diyanet müessesesinin aleyhinde bulunuyor, yöneticilerini yıpratmayı amaçlıyorlar...

Anayasa kuruluşu olan DİB’nı Anayasa koruyamıyor? Yenisi olsa ne yazar? Tamam değiştirelim, artık küflenmiş olan ekmeği kim yer? Fakat yenisinin de tek başına sadra şifa olmayacağının bilinci ile değiştirelim.

Allah’ın beşeriyete (her işte tatbik edilsin diye) nazil etttiği ilâhi Anayasası Kur’ân-ı Kerîm bile hakkıyla mer’iyette olamıyorsa, hangi yeni anayasa hangi ülkeyi; o millet halini düzeltmedikçe sahil-i selâmete çıkarabilir?

Anayasalar büyü manzumesi değller ki...

(İkinci Bahis) Atamalar

Biz tayin derdik, şimdi atama diyorlar. Üniversitelerde yine tasfiyeye gidileceği, birçok öğretim görevlisinin değişeceği, yerlerine yenilerinin atanacağı yolunda rivayetler var.

Galiba bu işleri zamane Sıddık (Zındık) Sami’ler planlıyor!. 27 Mayıs (1960) darbesinden sonraki terör ve zulüm devrinde bir ara Ali Fuad Başgil hocayı, önce sıkıyönetim komutanlığının Harbiye binasında yerin iki kat altındaki bodrum hücrelerinden birine atmışlar, orada bir müddet “terbiye” ettikten sonra askerî hapishâneye göndermişlerdi.

Merhum Ali Fuad Başgil kimdi? İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi Anayasa Hukuku kürsüsünün başkanıydı. Şimdi kaldırılmış olan “Ordinaryüs Profesör” unvanına sahipti.

Akademik kariyerin doruğuna çıkmış, Türkçe ve Fransızca eserler vermiş, binlerce talebe yetiştirmiş, Türkiye’ye samimiyetle hizmet etmiş bir ilim adamıydı.  Böyle ömrünü ülkesine vermiş yaşlı bir ilim adamının tutuklanması, zindana atılması hainlik değil miydi?

İstanbul Üniversitesinde başka bir profesör daha vardı. Sıddık Sami Onar isimli bu adam, idare hukuku sahasında uzmandı. O, yıkılan Menderes iktidarına düşman olduğu, ihtilâlin meşruiyetine fetva verdiği için, derbecilerin şeyhülislamı gibiydi. Darbecilerden her devirde çok çekmiş Müslüman halk bu yüzden ona Sıddık değil Zındık demişlerdi.

Dikkat edelim, ágâh olalım, yalnız üniversitelerde değil, tüm makamlarda gönderilenler merhum Ali Fuad Başgil hoca türü yeri doldurulamaz kişiler olmasın. Darbeciler artık piyasada değiller ama kolları uzundur o mel’ûnların. Allah zalimlere, zındıklara fırsat vermesin. Amin. 24.01.2022