Basında bazıları var ki sürekli olarak dine dindara saldırır. Bunlar áşikâr zındık ve/veya vazifeli köşe yazarlardır. Tetikçi demek, patronunun purosunu yakan, çantasını taşıyan eleman türü demek de mümkün.
Bazıları da vardır ki, hasbelkader kamu onları köşe yazarı olarak tanımıştır belki bir zamanlar hakikaten de İslâm duyarlığı ile yazmışlar fakat sonra köşe bulmakta zorlanıp dost-düşman ayırmadan bir yere kapak atmış, yeni yerlerinin sahiplerinin suyunda fakat eski duruşunu gûya muhafaza eder görünmek zorunluğu ile, bin takla atarak okurlarını kandırdıklarını zannederler.
İşte omurgasızlar bunlardır. Omurgasız yàni dik duramayanlar…
Köşe yazarlığı ekmek kapısı olduğu müddetçe bu böyle devam edecek, bazıları parayla dik durmayı tercih edecek fakat ilkesizlik bataklığında ancak bir sürüngen olabileceklerdir.
Evet para da adamı dik tutar ama omurganın dik tuttuğu gibi tutamaz. Para iyi bir hizmetçi ama kötü bir efendidir çünkü. Patron parayı verdiğine göre o ne yönde istiyorsa o yönde yazmak zorundadırlar.
Kıvırırlar bu yüzden. Hattâ o kadar kıvırırlar ki dansözler bu kadar oynaklığı şaşkınlıkla izlerler.
“İzmir’in (gâvurlardan) kurtarılamayışı” adiliğinden bahsedecekler meselâ. Ya üstü fena halde kapalı cümlelerle “ne şiş yansın ne kebap” kabilinden laflar ederler ya da «zulüm 1453’te başladı» namussuzluğuna bile iktidarın hatasıymış gibi yaklaşır patronlarına şirin görünürler.
“İzmir’in (gâvurlardan) kurtarılamayışı” adiliğinden kendileri de rahatsız olmuş bazıları da “bu kırılgan bir alan, fazla tepki verip heyecanlanmaya hacet yok” dercesine ve Çağdaş Yaşam Derneği’nin özrü kabahatinden büyük açıklamasına (!) hassasiyet göstergesi takdiriyle neredeyse bu rezaleti dimdik yazan bizleri suçlar gibi yazmışlardır.
Beni ziyâdesiyle üzen bu ikinci taifedir. Bunların omurgalarını kıran ise maalesef canına tükürdüğümünün parasıdır.
Adamcağızlar bu yaşlarından sonra limon satacak değiller ya, kırk yıldır yaptıkları işi yapmak zorundalar ve bizim gûya milliyetçi-muhafazakâr basın bunları bir süre yazdırmışsa da sonra iktidar yalakalığında yeterli görmedikleri için kapı dışarı etmişlerdir.
Yàni aziz dostlarım bu ikinci taifeyi omurgasızlaştıran bu bizden görünen medyadır, basındır. Müslümanlıkta mangalda kül bırakmazlar lâkin biz dahil dürüstçe ve dosdoğru yazan kimseye de bir ufak köşecik olsun vermezler. Suya sabuna dokunmuyorsan, biraz nurculuk, şuculuk buculuk yapıp okur getiriyorsan falan böyle kaldığın sürece yazarsın bunlarda. İttiretmişim öyle yazarlığı…
Bendeniz onlara yazar olup ne bir kuruşlarını alırım, ne de eyvallah ederim. Fakat dedim ya herkes biz değil. Şöhret meraklısı var, paraya fazla kıymet vereni var, tek maişet kaynağı yazarlıktan aldığı para olanı var. Kimseye kızamam, kimseyi hor göremem.
Allah kalemimizi dosdoğru yazmaktan uzaklaştırmasın. Bu dünyada sıkıntı çeksek de ahiret hayatımızı payidar eylesin. Allah omurgamızı en yaşlı halimizde dahi sağlam kılsın. Amin. 13.09.2021
YORUMLAR