Bir milyon kişinin ölmesi… İstanbul’daki can kaybının, yaralıların, çöküntünün ülkeyi felç etmesi.
17 Ağustos 1999 depreminde resmî ağızlar 19 bin vatandaşın öldüğünü söylemişlerdi, sonra büyük bir bürokrat ağzından kaçırdı, “40 bin kişi ölmüştür” dedi.
Beklenen zelzele bir kâbus bulutu gibi hálâ başımızın üzerinde dolaşıyor… K. Maraş merkezli zelzelede ölü sayısı yüz bini (100.000) bulabilir diyor uzmanlar. Ya Allah korusun İstanbul olursa?
Korku ve dehşeti pompalamak değil gayem. Allah için, bu milletin selâmeti için hızla tedbir alınmasını istiyorum.
Lâkin bunun da neredeyse imkânsız olduğunu görüyorum.
Neden? Zira kimse şunca badireye rağmen hálâ harekete geçmiş değil.
Ve İstanbul istiâb haddini çoktan aştı.
İstiâb, içine alma, içine sığma, içine sığdırma demek.
İstanbul 30 milyon nüfusu istiâb edemez. Bu şehre en fazla beş (5) milyon insan yerleştirilebilir.
Belki sıkış tepiş milyonlarca insanı daracık sokakları olan, çürük binaları haddinden fazla olan bu şehirde bir yerlerde iskân edersiniz. Ancak bu; iskân değil, düşkün yàni zavallı, perişan mekânlara yerleştirme olur.
Büyük bir coğrafyası, 783.562 km² toprağa sahip Türkiye’mizin meskûn mahal yapılabilecek onca (deprem kıstaslarına da uygun) yeri varken, İstanbul’a sıkışmanın âlemi ne?
Allah korusun bir âfet sonrasında ne kurtarılmayı bekleyin, ne yaşasanız bile iflah olmayı umut edin İstanbul’da.
Kahramanmaraş merkezli ve 9 saat arayla gelen dehşetli iki deprem (7,7 – 7,6) ve bunlar arasındaki 6,6 şiddetine varan nice artçıları olan bir depreme bile gerek yok.
99’da gördük ne hale geldiğimizi. Tek 7,4 İstanbul’u korkunç bir sarsıntı ile sallamış ve Avcılar gibi bazı semtlerde binlerce insanımız ölmüştü.
Korkuyorsak behemahal tedbir alalım.
Kimin parası var da evini yeniden yaptıracak? İşte burada devlet devreye girer.
Nasıl Maraş’ın yaralarını sarıyorsak, bunun için kesenin ağzını açtıysak, daha olmamış fakat gerçekleştiğinde kıyametimiz olacak bir deprem için de aynı şekilde devlet imkânlarını seferber edebiliriz.
Sismik izolatörlü TOKİ binalarını süratle yaptırmalıyız. İstanbul nüfusunu Konya’ya doğru yaymalıyız.
Nice müsait., şipşirin kasabalarımız var. Bu kasabalarımızı büyütüp, il haline getirebilir, yepyeni ve harika şehirler inşá edebiliriz.
İstanbul’da oturmak ruhsata tàbî olmalıdır. İstanbul Avrupa ve Asya arasındaki kadim transit ticaret merkezidir.
Fabrikalar çalışanlarıyla birlikte acilen şehir dışına çıkarılmalıdır. Halktan da serseriler, işsizler yeni şehirleri inşá işinde çalıştırılır.
Devlet burada biraz despotluk yapmış olur ama bu çok hayırlı bir despotluk olur, istikbâlimiz kurtulur. Başka çare ve çözümler varsa bunlar da ciddî ve âcil şekilde masaya yatırılmalıdır.
Vakit varken, kıyamet kopmadan hemen paçaları sıvayalım. 13.02.2023
YORUMLAR