DİN Mİ KÜLTÜR MÜ ?
Toplumların varoluşlarından beri biriktirdikleri insanın insanla işişkisi, insanın doğayla olan ilişki ve işleyiş biçimleri o toplumun kültürünü oluşturur. Öyle ki insanların yeme içme, oturma kalkma, evlenme, diğer törenler gibi hayata dair her şey kültür ürünüdür.
Sosyolojide kültürün öğelerine baktığımızda dil, bir toplumun en önemli kültürel öğesidir. Gelenek görenekler ki bunlar çoğunlukla yazılı olmayan kurallardır. Sanat, tarih ve dünya görüşü de kültürel kimliğin bir parçasıdır.
Sosyolojik olarak din de kültürün önemli bir öğesidir. Dinin sosyo- kültürel bir sistem olarak ele alındığında evet söylenebilir. Çünkü din toplumların ahlaki değerlendirmelerinde hem bir ölçü hem bir motivasyon aracı ola gelmiştir.
Ancak dinin kültürel bir öğe sayıması dini yerelleştirir. Oysa din evrenseldir.
Ali –imran suresi 19 da ‘ Şüphesiz Allah katında din İslam’dır…….’ Önceki tüm tevhidi ilahi dinler de islam olarak anılır. Kuranı kerime göre onlar da Müslümanlardandır.
Gelmek istediğimiz nokta din eşittir İslam olduğuna göre din toplumun kültürel bir öğesi değildir. Din kaynağı ilahi olan tüm insanlığa gelmiş ödül ve ceza üzerine kurulmuş kurallar sistemidir.
Kültürün içinde varsayılan oluşumlar aslında din değil sadece o toplumun inanış biçimleridir. Bu haliyle din ile kültür iç içe geçmiş kurallar oluşturmuştur. Öyle ki ders kitapları dahi “Din kültürü” başlığıyla ele alınmaktadır. Peki, ne sakıncası vardır?
Dini yani İslamiyet’i kaynağından öğrenmeme kültürü nedeniyle kültürel ve dini kurallar ayırt edilemez olmuştur. Bazı kültürel öğeler dini bağlamda değerlendirilmiş, temel dini prensipler ise kültürün içinde kaybolmuştur. Bu toplum tarafından o kadar içselleştirilmiştir ki hala din sayılan oysa sadece kültürel bir inanış biçimi olan mevzular tartışma – ihtilaf konusu olmaktadır.
Din bir değerdir ve değerler ölçütleriyle vardır. Örneğin ahlak değerinin ölçütü iyi ve kötüdür. Sanat değerinin ölçütü güzel ve çirkindir. Dini değerin ölçütü ise günah ve sevaptır. Buna göre bir tutum ve davranışın dini olup olmaması günah sevap değerinin olup olmamasıyla ölçülür. Nereden vahyin kaynağından ve rol modeli peygamberinden. Zira Hz. Ayşe (ra) Hz, Peygamberin ahlakı sorulduğunda ‘ Siz Kuran okumuyor musunuz? Onun ahlakı Kuran’ dı “ diye yanıt vermiştir. Öyleyse tartışma ve ihtilafa girmeden önce kaynağa gidilerek dinin gereği yapılmalıdır.
Kaynakta bulunmayan tüm tutum ve davranışların ise günah ve sevap değerinin olmadığı düşünülerek toplumsal, kültür bağlamda sosyolojik olarak değerlendirilmelidir. Bu güne kadarki birikimlerinizle örnekler bulup din mi kültür mü ? Ayrımını yapma becerisini kazanmak her Müslümanın borcudur.
Selam ve saygılarımla
YORUMLAR