Anne, Yüce Allah’ın “Hâlık” ve “Rahim” isimlerinin tecellisine mahzar olup, İlahî emaneti yüklenendir. Onlar faziletin, sevginin, iffetin, yolumuzu aydınlatan ışığın güneşidir. Cennet’e giden bütün yollar onun ayakları altından geçer. Bir annenin evladına emeği, acısı ve çilesi her şeyin üzerinde. Bir candan bir can ancak anneden meydana gelir. Sebep ne olursa olsun her anne her zaman her koşulda bir annedir. Anne; bir öğretmenin, savcının, polisin, askerin de bir teröristin de annesi. Bunun içindir ki hiçbir annenin acısı ve değeri ne olursa olsun küçümsenemez ve yok sayılamaz. Anne kendisinden bir parça olan hayırsız evladı; vücudunu dilim dilim doğrasa, ciğerlerini ve kalbini göğsünden çıkarıp toprağa, çamurların içine atsa da, her şeye rağmen sevgiyle dolu kalbi yavrusunu yine de sever ve onun için atmaya devam eder. Buna en güzel örnek çocuklarının dağa kaçırılmasından HDP’yi sorumlu tutan Diyarbakır Annelerinin 3 Eylül 2019’da başlattığı oturma eylemi ve direnişidir. Diyarbakır ve Anneler sözcüklerini birbiriyle örtüştüren 448 gün. Dile kolay 448 gün! Bir anne için evladından ayrı geçirmiş olduğu onlarca gün, ay, yıl! Evlatlarının terör örgütü PKK tarafından kaçırılıp dağa götürüldüğünü iddia eden Diyarbakırlı Anneleri bekleyişlerini istikrarla sürdürüyor. Aralarına geçtiğimiz hafta iki anne daha dahil olmuştu. Çocuklarını bin bir türlü emekle büyütüp gelecek hayalleri kuran anneler, umutlarını çalanlara karşı öfkelerini diri tutuyor. Vazgeçmeden bıkmadan usanmadan çocuklarının yolunu gözleyen Diyarbakır Anneleri HDP binası önündeki bekleyişlerini iklim koşulları nedeniyle çadırlara taşımıştı. Bu süreçte bedenlerini soğuktan korumak için çadırda beklemeye karar veren annelerin yürek yangınını söndürmeye hangi mekân değişikliği çözüm olabilir? Hangi duvarlar onları ısıtabilir? Hangi sular yüreklerindeki ateşi söndürebilir ki? Çocukları daha kalem ile olan bağlarını oturtamamışken siyasi ideolojilerin ve kapitalist dünya düzeninde ellerine zorla silah verilip dağa sürülmüşken. Evlatlarının akıbeti konusunda endişeli bekleyişlerini sürdürürken kim bilir akıllarından neler geçiyor. Kızlarının saçlarını tararken onların güzel bir geleceğe sahip olmasını hayal ettikleri zamanlardan, yaşıyor mu, öldü mü noktasına taşınan hayatlar. Oğlunu okula bırakırken mezuniyet umudu taşıyan annelerin ellerinden geleceğe dair hayallerini ve umutlarını çalmakla kalmayıp çocuklarının yaşam hakkını ipotek eden bebek katili PKK terör örgütüne karşı devrimin adıdır Diyarbakır Anneleri. Terör örgütüne ve benzer zorba yapılanmalar adına tarihsel bir örnek teşkil ediyor annelerin direnişi. Evlatları uğruna büyük bir cesaret örneği sergileyen Diyarbakır Anneleri bir bakıma kandırılmaya müsait diğer çocukları da korumuş oluyor. Evlatlarının fotoğrafları arkasında kocaman yürekleriyle terör örgütüne meydan okuyorlar. Kaçırılan çocuklar devletin çocukları. Ellerine silah tutuşturulup siyasi kirli oyunlara alet edilen parmaklar, bu zalim ve hainlerle tanışana kadar her biri annelerinin kınalı kuzuları, Türkiye Cumhuriyeti’nin ise gelecek beklediği fidanları. Kalemle yazılması gereken hayatlar mermilerle söndürülüyor. Anne olmak Diyarbakır Annesi olmak saksıya dikilen mermilerden fidan yeşertmeye çalışmak da demek aslında. PKK terör örgütünün kanla ateşe verdiği kirli oyunlarını Diyarbakır Anneleri gözyaşlarıyla söndürmeye çalışıyor. Evlatlarının yaşadığını ve bir gün muhakkak döneceğini umut ederek çıktıkları bu oturma eyleminde istikrarlı duruşlarıyla PKK terör örgütüyle soğuk bir savaş sürdüren Diyarbakır Anneleri… Her canlı ağlar, analar ağladığı zaman yürekten ağlar, gönülden ağlar. Yavrusu için ağladıkça yüreği, ciğerleri, bütün uzvu kezzap içmiş gibi yanar. Ciğerinin paresi oğlu, kızı okul yerine dağa giden anne ise her gün ağlar. Diyarbakır Annelerinin bebek katili PKK’nın zorla aldıkları çocukları için akıttığı gözyaşlarını toplarsan bir göl haline gelir, deryaları taşırır. Bu annelerin bir kısmı 30 yıl bir kısmı 20 yıl bir kısmı beş yıldır, çocuklarını ve muratlarını göremiyor. Bu direnişte umutsuzluk diye bir durum yok. Anneler bu direnişten sonra evlatlarına kavuşan onlarca aileyi görünce her an umut yüklüdürler. Son evlat devletin emin ellerine teslim olana kadar bu direniş devam edecektir. Dileğim o ki anne yüreği bu sıkıntıyı en güzel aydınlatacak yürektir. Bu direnişin Diyarbakır anneleri güldüren bir netice ile sonuçlanmasını canı gönülden diliyorum.
Dr. İmbat MUĞLU
YORUMLAR