Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya

Eksi Onsekiz derecede Yandık, Kavrulduk.

Nermin Balaban Yazdı…

Nermin Balaban Yazdı...

Eksi Onsekiz derecede Yandık, Kavrulduk

Dışarıda lapa lapa kar yağıyordu. Hava çok soğuktu. Sokak lambasının ışığında; bahçelerdeki ağaçlar, çamlar, kartpostal gibi görünüyordu balkonda… Ülkemizin her bölgesinde kar yağışı vardı. ‘’Bolluk bereketle gelsin, hayırlı kışlar olsun.’’ dedik.
Sabaha karşı felaket haberleriyle uyandık… Kahramanmaraş merkezli 7,7 şiddetindeki depremle, on bir şehir yerle bir olmuş. İnsanların çığlıkları, acı siren sesleri… Binalar adeta domino taşı gibi yıkılıyor. Etraf toz duman, kıyamet gibi… Gün ışıyınca felaketin boyutu anlaşılıyordu. Uykuda yakalanmışlar, canlarını kurtaranlar ise -17, -18 dereceye ulaşan soğuk karşısında donuyorlar. Şiddetli yağmurun, karın altında evlerinin enkazında elleriyle kazıyorlar… İçerden gelen ‘’Yardım edin!’’sesleri… Ve yaşanan çaresizlik… Bizler de ekran başında çaresizce izledik… Oturduğumuz koltuktan, yediğimiz ekmekten, ısındığımız evimizden, uyuduğumuz uykudan utandık… Bölgede aktif fay hatları vardı, uzmanlar her fırsatta hem yetkilileri hem de vatandaşları uyarıyorlardı. Ne yazık ki yetkililer tarafından yeterince dikkate alınmadı, gündeme getirilmedi, depreme hazırlık yapılmadı ve felaket göz göre göre geldi. Dokuz saat sonra annemin de memleketi olan Elbistan merkezli 7,6 şiddetindeki ikinci deprem yaşandı. Özellikle bu ikinci deprem, memleketim Darende ve Balaban’da çok şiddetli hissedildi. Balaban çevre mahalle ve köylerde özellikle kerpiç evlerde ağır hasara sebep oldu.
Dünyanın her yerinde çok şiddetli depremler oluyor ama ülkemizdeki deprem çok geniş bir alana etki etti ve çok yıkıcı oldu. Tam anlamıyla deprem ülkesi olmamıza rağmen yaşanan depremlerden ders almadık ve yine çok hazırlıksız yakalandık. On binlerce yaralı ve elli bine yaklaşan can kaybı oldu. Her doğa felaketinden sonra ‘’İşte, Allah bizi cezalandırdı’’ derler. ‘’Kader, takdir-i ilahi’’der, unuturuz. Deprembilimciler riskli bölgeleri, yerleşim yerlerini, fay hattı nereden geçiyorsa bildiriyor ama biz dinlemiyoruz. Yetkili, sorumlu olanlar da dinlemiyor. Sağlam zemine, sağlam binalar yapın diyorlar, deprem öldürmez ama bina öldürür diyorlar, anlamıyoruz. Yerin göğün yaradanı, insanları yaratmadan Dünya’yı yarattı. Depremler, volkanlar, milyonlarca yıl devam etti , rabbimiz yeryüzünü biz insanlara yaşanacak mekan haline getirdi. Doğal afetler her zaman olacak ama bizler de tedbirimizi alacağız. Japon deprem uzmanına depremi soruyorlar,” sizin Allah’ınız uyardı siz dinlemediniz” diyor. Bir ay geçti depremin üzerinden, hala yüreğimiz yangın yeri gibi. Bir kadın enkazdan bulduğu anahtarı göstererek ağlıyordu: ‘’Şu anahtar için az yedik, az giydik, az gezdik ama çocuklarıma mezar almışız.’’diyordu. Milyonlarca insanın yürekleri yaralı, herkesin acı bir hikayesi var ve bu acıları ömür boyu sürecek…
Sultan Süleyman’ın kendisini teselli etmeye çalışan Rüstem Paşa’ya “Paşa, Paşa! Ne evlat senin, ne devlet senin” dediği gibi… Ateş düştüğü yeri yakıyor. Türkiye olarak, millet olarak çok büyük felaket yaşadık. Kurtuluş savaşı ruhuyla tek yumruk olduk. Acılar taze, depremzedeler şokta, enkazlar kalkıp cenazeleri gömülünce, kargaşa bitince o zaman acılarının büyüklüğünü daha derinden yaşayacak ve hissedecekler… Yaşanacak yarınlar öldü. Hayata veda edenlerin umutları enkaz altında kaldı. Hayalleriyle gömüldüler. Yarım kalan ne çok şey var… Herkesin hikayesi yarım kaldı. Bundan sonra eskisi gibi olamayız, olmamalıyız da zaten…
Depremin yaraları öyle kolay sarılmaz. Bizi biz yapan değerlerimizle bir ekmeğimizin yarısını paylaşarak, Kurtuluş Savaşı’nda olduğu gibi tek yumruk olduk. Dayanışmayla, yardımlarla, desteklerimizle sarılacak bu yaralar… Bu da geçer geçmesine de, deler geçer. Başımıza gelen bu musibetten ders alarak çıkalım, bu acılar bir daha yaşanmasın. Bu enkazda, insan olan herkes kaldı. Allah’ın yardımıyla, inşallah hep birlikte çıkacağız. Söyleyecek çok söz var, yüreklerimiz yaralı..
Rahmetli Ozan Arif’in şiirinden bir dörtlükle bitireyim:
LAZ DA BENİM, ÇERKEZ DE BEN, KÜRT DE BEN,
BUNLAR AZA, BUNLAR EL KOL, TÜRK BEDEN,
AĞZI OLAN KONUŞMASIN BİLMEDEN,
BU MEMLEKET BİZİM, BU VATAN BİZİM.

Hayatını kaybeden vatandaşlarımıza rahmet, yaralılarımıza acil şifalar diliyorum.