Hikmet-i Hükûmet

Cumhuriyet yazarlarından Özdemir İnce Bey ile dünya görüşlerimiz taban tabana zıt olsa da, (diğer bazı yazarlarla da böyledir...

Şub 18, 2022 - 06:09
Hikmet-i Hükûmet

Cumhuriyet yazarlarından Özdemir İnce Bey ile dünya görüşlerimiz taban tabana zıt olsa da, (diğer bazı yazarlarla da böyledir) fikir bazlı birçok meselede aynı yolda olabiliyoruz. En azından benim için durum böyle, zátıâlilerini bilemem.

15 Şubat günü «Devlet aklı değil, hikmet-i hükûmet» başlıklı bir yazı kaleme almış ve sonunu da “Recadır” diyerek şöyle bitirmişti:

“Böyle netameli konularda, edebiyat alanında 60 yıldır, basın âleminde de 30 yıldır yalnız bırakılmaya alıştım artık. Bi zahmet, böyle önemsiz işlere başkaları da tenezzül etsin artık” demişti Özdemir Bey.

Sayın İnce’nin, ince bir îmâ ile bahsettiği, doğru dil ve düzgün ifadeleri bendeniz de mühim mesele addederim. Esasen dili bozuk olanın düşüncesi de bozuk, en azından karışıktır. İşte Özdemir Bey ile burada tamamıyla mutabık kalıyoruz.

Kendini yazar sanan, yazarlık işini oldukça hafife alan nice zevàt-ı kirâma bakarsanız böyle işler ve “da, de mi, mu, midir, mudur” gibi bazı kelime eklerinin ayrı yahut bitişik yazılmasına kadar dil ve dilbilgisi kurallarını ince eleyip sık dokumak mánâsız. Bunlara sorsan işlenen bu dil cinayetlerinin hiçbir mánâsı yok, nasılsa okur anlıyordur...

Hayır anlamıyor efendi. Ya da zátıâlilerine şöyle anlatayım, belki bir şeyler anlıyor ama onları da yanlış anlıyor!. Yàni onca emek verip hazırladığınız yazınızla vermek istediğiniz mesajı (meram-ı hakikiyi) anlamıyor, onlara kendince bir mánâ yüklüyor.

Özdemir İnce Bey kadar olmasa da, bendeniz de kırk yıldır yazıyorum ve okurlarımın beni yanlış anlamasını istemem. Büyük nisbette doğru anlıyorlar zaten. Zira şükür ki echel-i cühelâ gibi ifade-i meramda ve yazımın dilbilgisinde göz çıkaran kafa yaran hatalar yapmıyorum.

Esasen hiçbir yazar bunu temenni etmez, etmemiştir de.

Bakınız Türklerin en büyük şairi Fuzûlî bile nasıl dert yanıyor:

Kalem olsun eli ol kâtib-i bed-tahrîrin
Ki fesâd-ı rakamı sûrumuzu ( سور ) şûr ( شور ) eyler
Gâh bir harf sukûtuyla kılar nâdiri ( نادر ) nâr ( نار )
Gâh bir nokta kusûruyla gözü ( كوز ) kör ( كور ) eyler

Muhterem okurlarımdan özür dileyerek söylemek zorundayım:

Büyük şair Fuzûlî’ye ait bu nefis hiciv manzumesini okurken mánâyı belki hissediyorsunuz lâkin Osmanlıcayı hiç bilmeyenlerin bu dört mısrada fevkalâde bir incelikle ortaya serilen edebî üstünlüğü de görmeleri muhal.

Muhal zira onlar yazılışları oldukça benzer olan fakat «sin» harfi yerine «şın»ı kullanan kötü, çirkin, özensiz yazan bed-tahrîrin (kâtibin, yazıcının) fesâd-ı rakamını (yanlış harf kullanarak yazmasını) göremez.

Yine o zengin ve asil, bin yıllık Kur’ân harfli öz yazımızdan bihaber arkadaşlarımız nadir ile nar arasındaki (d) harfi eksikliğini belki zekâ yoluyla anlar ancak dal harfi eksikliğini bilemez, göz ile kör kelimelerinin Osmanlıca yazımındaki bir nokta eksiğini de idrâk edemezler.

«Hikmet-i Hükûmet»ten yola çıktık nereye geldik. Evet Özdemir İnce ile bu hassasiyette zevkle buluşuyorum ve bu náçiz makalemle de inşá’allah «reca»sını karşılamış oluyorum.

Ha unutmadan, «Hikmet-i Hükûmet»e asıl mánâsı; hikmeti kendinden menkul, sinsi, “ben yaptım oldu” demeye getiren cebrî idare şekline «devlet aklı» anlamı yüklemek suretiyle kutsallık, yücelik atfetmeye çalışan dil eşkiyası nádân takımına da “aklınıza tüküreyim” demeyi vicdanî bir görev addediyorum.

CUMA'NIZ MÜBAREK OLSUN MUHTEREM OKURLARIM.18.02.2022