Bakmayın öyle “taciz ediyoruz” pozlarına…
Malûmâlileri bendeniz mesleğin içindenim. Eskişehir 112. Filo ve Malatya 173. Filo’da; F4 (Phantom – hayâlet isimli Amerika yapımı) uçaklarında uçmuştum.
Doğu Akdeniz Yunan tacizini hatıralarımla misâllendirip yorumlayım: Öyle ki onların ne denli korkak ve çaylak eğitimli, bizim pilotların ise ne denli cesur ve eğitimi yüksek olduklarını iyice anlayın:
Yunanlı korkak ve çaylaktır. Tàbîî pilotu, bahriyelisi, tankçısı topçusu… tüm askerleri de. Korkaklık belki izafidir ama çaylaklıkları kesindir. Zira onlar askerlik mesleğini bizim gibi sevmez, ilk fırsatta sivil işlere kaçarlar.
Yunanistan hükûmetleri de çaylaktır çoğu kez. Darbeler, sık değişen hükûmetler… Binaen’aleyh, Yunanistan’ın Türkiye’den yediği nice tokatları hatırlamazlar.
Her yeni hükûmet, ilk iş Türkiye’ye diklenip gûya halkına argo tâbirle hava atmak ister. Pilotlarına hakiki mühimmat yüklü olarak bizimkilerle dalaşmaları emredilir. Gûya bizi korkutacaklardır ama kendileri korkudan neredeyse altlarına yaparlardı.
Ne zaman Ege’ye (Adalar Denizimize) çıksak bunlar adalardaki üslerden kalkıp bizi taciz etmek isterlerdi. (Tokatlamaya ara verdik zâhir, şımarıp Doğu Akdeniz’e kadar gelmeye cüret etmişler)
Türkü Türke anlatmak abes. Bizim bu tacizlere dün de bugün de nasıl cevap verdiğimizi tahmin ediyor, belki detayları bilmiyorsunuzdur. Onu da biz anlatalım:
Seksenli yıllardı. 112. Filo uçucusuyum. Bir keresinde, saat gecenin 03:00 suları. Biz scramble nöbetindeyiz. Radar bize uçuş bildirdi. Yàni bu Yunan itleri bizim hava sahamızı ihlâl etmişlerdi.
Övünmek gibi olmasın, 8 dakika içinde havalandık, bölgeye intikal ettik. Hava oldukça kapalıydı ve bulut altından ilerliyorduk Ege’de.
Eskişehir’den Ege’ye doğru uçunca istikamet Atina’ya oluyordu tàbîî… Ve bunların yürek Selanik. Doğu Akdenizde geçen gün yaptıkları gibi Atina Tanagra meydanından ve sair üslerden onlarca uçak kaldırıp bize radar kilidi attılar…
Onlar belki on onbeş uçak, biz hepi topu iki uçağız. Yàni Allah’tan başka yardımcımız yok. Bırakın geri kaçmayı bilakis onlar saldırmadan biz saldırdık… Birine angaje olup sinesini çekiyor, bırakıp diğerine… Hepsinin kıçından sine çekiyorduk.
Uzun sürmeyen bir it dalaşı sonrası bunların yegan yegan kıçlarından sine’lerini çektik. Sine (sinema), uçak hedef kamerasıyla çekilen kısa video yahut foto.
Pilotlar bunları illâ çeker ki, filoya döndüğümüzde “hayır sen arkama geçemedin” gibi tartışmalara mahal kalmasın. Al sana fotoğrafın der geçersin…
İt dalaşı veya köpek dövüşü… Askerî havacılıkta, yakın mesafede, en az iki savaş uçağı arasında, rakibin arkasına geçme esaslı (çoğu akrobatik avcı manevralarıyla) hava-hava muharebesi (cedelleşmesi). Otoyollarda serserilerin yaptığı makası biz havada diklemesine yapardık… Tá ki uçak tutunamaz, kuyruk kayması başlardı…
Neticede komşu (!) Yunan pilotu arkadaşlar, aldıkları talimatla istedikleri sonuca da ulaşamadan çekip gitmek zorunda kalmıştılar…
«İt dalaşı» hava-hava füzelerinin menzili kadar bir sahada olur (5-10 NM). Malûm, köpekler dalaşırken birbirinin etafında döner. Uçakların sadece makineli tüfek ve makineli top kullandıkları dönemlerde (1 ve 2. Dünya Savaşı) hasmın arkasına geçmek gerekiyordu. Bugün füzelere rağmen önemini koruyor bu manevra.
Uçak performansı da pilot yeteneği kadar mühim bu işte. Dönüş yarıçapı kısa, dar alanda dönebilen uçak avantajlıdır. Dezavantajlı uçağın sınırları zorlaması gerekir. Tehlike de burada. Amma ve lâkin sen gel bunu bizimkilere anlat.
Bir defasında birlikte tatbikat yaptığımız günlerde bir ABD F-15’i ile bizdeki hantal va ağır F4… İt dalaşı yaptık ve coni binbaşıyı haklayamasak da arkamıza geçmesine mani olmuştuk. Yunan kim, uçağı ne yahu? 24.08.2022
YORUMLAR