İZMİR – Meclis başkanı Sözlerine, geçtiğimiz günlerde ülkemizin en önemli savunma sanayi kuruluşlarından olan Türk Havacılık ve Uzay Sanayisine yapılan hain terör saldırısında şehit olan vatandaşlarımıza Allahtan rahmet, ailelerine ve milletimize başsağlığı dileyerek başladı.Devletimizin birliğine ve bütünlüğüne kasteden her türlü terörist girişimi lanetliyoruz dedi.
EKONOMİ
Ekonomimiz son birkaç yılda ne yazık ki büyük tahribata uğradı. Geçen yıl atılmaya başlanan rasyonel adımların nihayet çalışmaya başladığını, enflasyondaki gerileme ve cari açıktaki azalma başta olmak üzere, önemli göstergelerde izliyoruz. Ancak, ihmal edilmiş tehditleri temsil eden “gri gergedan metaforu” misali hayatımıza yeniden giren yüksek enflasyonun yarattığı derin travmanın etkilerini daha uzun süre üzerimizden atmamız kolay görünmüyor.Ekonominin tüm aktörlerinde büyük bir stres var ve bu stres, fiyatlama alışkanlığından yatırım iştahına kadar her şeyi negatif etkiliyor.Bu nedenle ekonomide günlük telaşın ötesine geçip üretim hayatımızı yüksek katma değer, ileri teknoloji ve sürdürülebilirlik ilkeleri çerçevesinde radikal bir dönüşümden geçirmemiz şart.Türkiye için tarladan sanayiye her alanda kalıcı bir iyileşmenin yolunun, ancak böyle bir değişimden geçtiğini asla aklımızdan çıkarmamalıyız.
CUMHURİYET
Cumhuriyetimizin 101. kuruluş yıl dönümünü her zamanki coşku ile kutladık.Cumhuriyet, bizim için sadece bir yönetim şekli değil, aynı zamanda tarihimizin en kapsamlı çağdaşlaşma hamlesi, toplumsal ve siyasal değişim projesidir.101 yıl önce ihracatımızın yüzde 80’ini tarım ürünlerinden oluşuyordu.Buradan sağlanan gelirle de art arda önemli sanayi hamleleri gerçekleştirildi.Bu ülke tarım ile ayağa kalktı; tarım ile yükseldi ve gelecekte de tarımla fark yaratacak; bundan eminim. Yeter ki doğru adımları atalım ve tarımı yeniden ülkemizin lokomotif sektörü yapalım.
SAYGI, ŞÜKRAN VE RAHMET
Bu vesile ile Türk tarımının babası, istiklâl mücadelemizin büyük önderi, Cumhuriyetimizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk ile silah arkadaşları başta olmak üzere bütün şehit ve gazilerimizi saygı, şükran ve rahmetle anıyor; Cumhuriyet Bayramı’mızı bir kez daha kutluyorum dedi.
İSTATİSTİKLER
Türkiye İstatistik Kurumu 2024 yılı bitkisel üretim ikinci tahminlerini geçtiğimiz günlerde yayınladı.Buna göre yem bitkileri hariç tarla ürünleri olan tahıllar ve diğer bitkisel ürünlerin üretiminin 2023 yılına göre yüzde 5,2 azalacağı; sebzelerde yüzde 6, meyveler, içecek ve baharat bitkilerinde yüzde 3,5 oranında artış olacağı tahmin edildi.Son 5-10 yılda olduğu gibi, bu yılda iklim değişikliğinin etkilerini tarımda çok net hissettik.
HAVA DURUMU
Birçok bölgemizdeki yetersiz yağışlar veya don ve dolu gibi hava olayları verim ve kaliteyi olumsuz etkiledi.Örnek vermek gerekirse tahıl üretimi kuraklıktan çok etkilendi.Zeytin üretiminde rekor bir yıl yaşasak da yetersiz yağışların sofralığa ayrılacak zeytin miktarını düşürdüğünü söyleyebiliriz.Bölgemizin önemli ürünlerinden çekirdeksiz üzümde son iki yıldır uzun yıllar ortalamasının çok altında bir üretimle karşı karşıyayız.Bu durumda iklim şartlarının önemli etkisi olduğunu biliyoruz.Kuraklığın etkisini bir diğer ürünümüz pamukta da hissettik.Borsamız koordinasyonunda gerçekleştirilen Ege Bölgesi 2024 yılı pamuk rekolte tahmin çalışmasının sonuçlarını geçtiğimiz günlerde açıkladık.Buna göre pamuk ekim alanlarının yüzde 10 artarak 115 bin hektar, ortalama kütlü verimin yüzde 5 düşüşle dekara 420 kilogram, kütlü üretimin ise yüzde 5 artışla 484 bin ton olmasını tahmin ediyoruz.Çırçır randımanının yüzde 39 olacağı öngörüsü ile de mahlıç pamuk üretiminin geçen yılın biraz üzerinde gerçekleşerek 188 bin ton olmasını öngörüyoruz.Özellikle üretimin yoğun yapıldığı Söke ilçesinde sulama imkanlarının yetersizliği nedeniyle, Aydın genelindeki verim düşüklüğü diğer illere göre daha yüksek oldu.
İklim değişikliği küresel bir sorun ve ülke olarak sadece bizim üstesinden gelebileceğimiz bir durum değil.
Bu nedenle, iklim değişikliği ile mücadele yanında olumsuz etkilerini azaltmaya yönelik çalışmalar yaparak “uyum” sağlamaya çalışmak da bir o kadar önemli.Kıt su kaynaklarının daha verimli kullanılması, toprak kalitesini artırıcı onarıcı tarım faaliyetleri, susuzluğa ve sıcaklığa dayanıklı çeşitlerin geliştirilmesi ve belki de en önemlisi israfının önlenmesi, iklim değişikliğine uyumda öne çıkan tarımsal önlemler.Bunları yaparken de teknolojiyi etkin bir şekilde kullanmamız gerektiğini düşünüyorum.
ÖNEMLİ SORUNLAR
Tarımsal üretimde olduğu kadar, ürün piyasalarında da önemli sorunlarla karşı karşıyayız.Üreticilerimizin birçoğu fiyatlardan, dolayısıyla kazançlarından memnun değil.Bu duruma birkaç üründe örnek vermek istiyorum.Bölgemizin önemli ürünlerinden olan sanayi tipi domatesin geçen sezonki ortalama kilogram fiyatı 2,9 lirayken, bu sezon çok küçük bir artışla 3 lira olarak gerçekleşti.Geçtiğimiz yıl Ekim ayında ortalama 12,1 lira olan sütün kilosu bu yıl sadece yüzde 16 artış ile ortalama 14,3 olarak işlem görüyor.2023 yılı Temmuz ayında Borsamızda ortalama 8,2 lira olan TMO’nun müstahsilden buğday alım fiyatı bu yıl aynı ayda sadece yüzde 8 artış ile ortalama 8,8 lira olarak gerçekleşti.Fiyatlardaki memnuniyetsizliğinin temel sebebi üretim maliyetlerinin yüksek olması, hayat pahalılığı ve geçim sıkıntısı.Eylül ayı itibariyle Tüketici Fiyat Endeksinin yıllık yüzde 50, tarımsal girdi fiyat endeksinin ise Temmuz ayında yıllık yüzde 42 olduğunu düşündüğümüzde üreticimize hak vermemek elde değil.Kendi işim olan pamukta da fiyatlar üreticimizi memnun etmedi.Geçtiğimiz sezona ortalama 18,7 liradan başlayan çiğitli pamuk fiyatları bu sezona ortalama 23,5 liradan başladı.Artış oranı yüzde 25 olmakla birlikte son iki yıldır fiyatların üretim maliyetinin altında kalması ve az önce bahsettiğim enflasyon oranları göz önüne alındığında, üreticimizin pamuk üretiminde vazgeçebileceği endişesini beraberinde getiriyor.Üreticilerimiz tarımsal üretimden para kazanmalı, geçimini devam ettirebilmeli ki üretime devam etsin.Ekilmeyen tarım arazilerimizin artması, köylerimizin boşalması, ortalama çiftçi yaşının yükselmesi, gençlerin bu sektörde gelecek görmemesi tarımdaki kazançların istikrarsız olmasından kaynaklanıyor.Tarım ve gıdayı stratejik bir sektör olarak tanımlıyorsak, üreticiyi tatmin edecek gelir seviyesinin oluşmasını da sağlamak durumundayız.Ekonomide sıkıntılı bir dönemden geçtiğimizin, kaynaklarımızın yetersiz olduğunun farkındayız ama gıda güvencesini temin etmek için çiftçimize pozitif ayırımcılık yapmak durumunda olduğumuzu düşünüyorum.Bu anlamda desteklemeler büyük öneme sahip.2024 yılı için Merkezi Yönetim Bütçesinden tarımsal desteklemeler için yaklaşık 91 milyar lira pay ayrılmıştı.Mecliste görüşmelerine başlanan 2025 yılı bütçesinde ise desteklemeler için yüzde 48’lik artışla 135 milyar lira ayrıldığını görüyoruz.2025 yılı sonu itibariyle hedeflenen enflasyon oranının Orta Vadeli Programa göre yüzde 17,5, piyasa beklenti anketlerine göre yüzde 25-30 aralığında olduğunu düşünürsek destekleme bütçesinde önemli bir artış öngörüldüğünü söyleyebiliriz.Ancak toplam bütçe kadar ürünler bazında verilecek destek, hatta bu desteğin ödeme zamanı da çok önemli.Örneğin pamukta son üç sezondur kilo başına 1,6 lira olarak verilen prim miktarı özellikle bu sezon için üreticimizin beklentisinin çok altında kaldı.Gelecek yıl pamuk primi ne kadar olacak?Gerçekten üretimi ve üreticiyi teşvik edecek bir destekleme yapabilecek miyiz?İlk defa uygulanacak yeni bitkisel üretim destekleme modeli ile tüm bunları 2025 yılında görmüş olacağız.
Kıymetli Üyeler,
İzmir Ticaret Borsası olarak, yaptığımız çalışmaların, gerçekleştirdiğimiz projelerin takdir edildiği güzel bir gelişmeyi 16 Ekim Dünya Gıda Gününde yaşadık.Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü FAO her yıl belirlediği bir kurumu yaptığı çalışmalar ve sektöre sağladığı katkılar nedeniyle ödüllendiriyor.Bu yıl “Daha İyi Bir Yaşam ve Daha İyi Bir Gelecek İçin GIDA HAKKI” mesajıyla kutlanan Dünya Gıda Günü ödülü; tarım sektörünün sürdürülebilirliği ve rekabetedebilirliği adına tedarik zincirinin tüm aşamalarında sektöre öncü olan katkılarından dolayı Borsamıza verildi.Bu başarının elde edilmesinde tüm üyelerimizin, meslek komitelerimizin, meclisimizin, Yönetim Kurulumuzun ve çalışanlarımızın önemli katkısı bulunuyor.Emeği geçen herkese teşekkür ediyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Sözlerime, geçtiğimiz günlerde ülkemizin en önemli savunma sanayi kuruluşlarından olan Türk Havacılık ve Uzay Sanayisine yapılan hain terör saldırısında şehit olan vatandaşlarımıza Allahtan rahmet, ailelerine ve milletimize başsağlığı dileyerek başlamak istiyorum.
Devletimizin birliğine ve bütünlüğüne kasteden her türlü terörist girişimi lanetliyoruz.
Kıymetli Üyelerimiz,
Ekonomimiz son birkaç yılda ne yazık ki büyük tahribata uğradı.
Geçen yıl atılmaya başlanan rasyonel adımların nihayet çalışmaya başladığını, enflasyondaki gerileme ve cari açıktaki azalma başta olmak üzere, önemli göstergelerde izliyoruz.
Ancak, ihmal edilmiş tehditleri temsil eden “gri gergedan metaforu” misali hayatımıza yeniden giren yüksek enflasyonun yarattığı derin travmanın etkilerini daha uzun süre üzerimizden atmamız kolay görünmüyor.
Ekonominin tüm aktörlerinde büyük bir stres var ve bu stres, fiyatlama alışkanlığından yatırım iştahına kadar her şeyi negatif etkiliyor.
Bu nedenle ekonomide günlük telaşın ötesine geçip üretim hayatımızı yüksek katma değer, ileri teknoloji ve sürdürülebilirlik ilkeleri çerçevesinde radikal bir dönüşümden geçirmemiz şart.
Türkiye için tarladan sanayiye her alanda kalıcı bir iyileşmenin yolunun, ancak böyle bir değişimden geçtiğini asla aklımızdan çıkarmamalıyız.
Değerli Üyeler,
Cumhuriyetimizin 101. kuruluş yıl dönümünü her zamanki coşku ile kutladık.
Cumhuriyet, bizim için sadece bir yönetim şekli değil, aynı zamanda tarihimizin en kapsamlı çağdaşlaşma hamlesi, toplumsal ve siyasal değişim projesidir.
101 yıl önce ihracatımızın yüzde 80’ini tarım ürünlerinden oluşuyordu.
Buradan sağlanan gelirle de art arda önemli sanayi hamleleri gerçekleştirildi.
Bu ülke tarım ile ayağa kalktı; tarım ile yükseldi ve gelecekte de tarımla fark yaratacak; bundan eminim.
Yeter ki doğru adımları atalım ve tarımı yeniden ülkemizin lokomotif sektörü yapalım.
Bu vesile ile Türk tarımının babası, istiklâl mücadelemizin büyük önderi, Cumhuriyetimizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk ile silah arkadaşları başta olmak üzere bütün şehit ve gazilerimizi saygı, şükran ve rahmetle anıyor; Cumhuriyet Bayramı’mızı bir kez daha kutluyorum dedi.
İzmir Ticaret odası Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Bülent Uçak,
Ekilmeyen tarım arazilerimizin artması, köylerimizin boşalması, ortalama çiftçi yaşının yükselmesi, gençlerin bu sektörde gelecek görmemesi tarımdaki kazançların istikrarsız olmasından kaynaklanıyor” dedi.
İTB Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Bülent Uçak, sözlerine TUSAŞ’a yönelik terör saldırısını kınayarak başladı. Son birkaç yılda ekonominin büyük tahribata uğradığını söyleyerek sözlerine devam eden Uçak, “Geçen yıl atılmaya başlanan rasyonel adımların nihayet çalışmaya başladığını, enflasyondaki gerileme ve cari açıktaki azalma başta olmak üzere, önemli göstergelerde izliyoruz. Ancak, ihmal edilmiş tehditleri temsil eden “gri gergedan metaforu” misali hayatımıza yeniden giren yüksek enflasyonun yarattığı derin travmanın etkilerini daha uzun süre üzerimizden atmamız kolay görünmüyor. Ekonominin tüm aktörlerinde büyük bir stres var ve bu stres, fiyatlama alışkanlığından yatırım iştahına kadar her şeyi negatif etkiliyor” ifadelerini kullandı. Uçak, “Bu nedenle ekonomide günlük telaşın ötesine geçip üretim hayatımızı yüksek katma değer, ileri teknoloji ve sürdürülebilirlik ilkeleri çerçevesinde radikal bir dönüşümden geçirmemiz şart” diye konuştu.
Türkiye İstatistik Kurumu 2024 yılı bitkisel üretim ikinci tahminlerini geçtiğimiz günlerde yayınladı.
Buna göre yem bitkileri hariç tarla ürünleri olan tahıllar ve diğer bitkisel ürünlerin üretiminin 2023 yılına göre yüzde 5,2 azalacağı; sebzelerde yüzde 6, meyveler, içecek ve baharat bitkilerinde yüzde 3,5 oranında artış olacağı tahmin edildi.
Son 5-10 yılda olduğu gibi, bu yılda iklim değişikliğinin etkilerini tarımda çok net hissettik.
Birçok bölgemizdeki yetersiz yağışlar veya don ve dolu gibi hava olayları verim ve kaliteyi olumsuz etkiledi.
Örnek vermek gerekirse tahıl üretimi kuraklıktan çok etkilendi.
Zeytin üretiminde rekor bir yıl yaşasak da yetersiz yağışların sofralığa ayrılacak zeytin miktarını düşürdüğünü söyleyebiliriz.
Bölgemizin önemli ürünlerinden çekirdeksiz üzümde son iki yıldır uzun yıllar ortalamasının çok altında bir üretimle karşı karşıyayız.
Bu durumda iklim şartlarının önemli etkisi olduğunu biliyoruz.
Kuraklığın etkisini bir diğer ürünümüz pamukta da hissettik.
Borsamız koordinasyonunda gerçekleştirilen Ege Bölgesi 2024 yılı pamuk rekolte tahmin çalışmasının sonuçlarını geçtiğimiz günlerde açıkladık.
Buna göre pamuk ekim alanlarının yüzde 10 artarak 115 bin hektar, ortalama kütlü verimin yüzde 5 düşüşle dekara 420 kilogram, kütlü üretimin ise yüzde 5 artışla 484 bin ton olmasını tahmin ediyoruz.
Çırçır randımanının yüzde 39 olacağı öngörüsü ile de mahlıç pamuk üretiminin geçen yılın biraz üzerinde gerçekleşerek 188 bin ton olmasını öngörüyoruz.
Özellikle üretimin yoğun yapıldığı Söke ilçesinde sulama imkanlarının yetersizliği nedeniyle, Aydın genelindeki verim düşüklüğü diğer illere göre daha yüksek oldu.
İklim değişikliği küresel bir sorun ve ülke olarak sadece bizim üstesinden gelebileceğimiz bir durum değil.
Bu nedenle, iklim değişikliği ile mücadele yanında olumsuz etkilerini azaltmaya yönelik çalışmalar yaparak “uyum” sağlamaya çalışmak da bir o kadar önemli.
Kıt su kaynaklarının daha verimli kullanılması, toprak kalitesini artırıcı onarıcı tarım faaliyetleri, susuzluğa ve sıcaklığa dayanıklı çeşitlerin geliştirilmesi ve belki de en önemlisi israfının önlenmesi, iklim değişikliğine uyumda öne çıkan tarımsal önlemler.
Bunları yaparken de teknolojiyi etkin bir şekilde kullanmamız gerektiğini düşünüyorum.
Değerli Üyeler,
Tarımsal üretimde olduğu kadar, ürün piyasalarında da önemli sorunlarla karşı karşıyayız.
Üreticilerimizin birçoğu fiyatlardan, dolayısıyla kazançlarından memnun değil.
Bu duruma birkaç üründe örnek vermek istiyorum.
Bölgemizin önemli ürünlerinden olan sanayi tipi domatesin geçen sezonki ortalama kilogram fiyatı 2,9 lirayken, bu sezon çok küçük bir artışla 3 lira olarak gerçekleşti.
Geçtiğimiz yıl Ekim ayında ortalama 12,1 lira olan sütün kilosu bu yıl sadece yüzde 16 artış ile ortalama 14,3 olarak işlem görüyor.
2023 yılı Temmuz ayında Borsamızda ortalama 8,2 lira olan TMO’nun müstahsilden buğday alım fiyatı bu yıl aynı ayda sadece yüzde 8 artış ile ortalama 8,8 lira olarak gerçekleşti.
Fiyatlardaki memnuniyetsizliğinin temel sebebi üretim maliyetlerinin yüksek olması, hayat pahalılığı ve geçim sıkıntısı.
Eylül ayı itibariyle Tüketici Fiyat Endeksinin yıllık yüzde 50, tarımsal girdi fiyat endeksinin ise Temmuz ayında yıllık yüzde 42 olduğunu düşündüğümüzde üreticimize hak vermemek elde değil.
Kendi işim olan pamukta da fiyatlar üreticimizi memnun etmedi.
Geçtiğimiz sezona ortalama 18,7 liradan başlayan çiğitli pamuk fiyatları bu sezona ortalama 23,5 liradan başladı.
Artış oranı yüzde 25 olmakla birlikte son iki yıldır fiyatların üretim maliyetinin altında kalması ve az önce bahsettiğim enflasyon oranları göz önüne alındığında, üreticimizin pamuk üretiminde vazgeçebileceği endişesini beraberinde getiriyor.
Değerli Üyeler,
Üreticilerimiz tarımsal üretimden para kazanmalı, geçimini devam ettirebilmeli ki üretime devam etsin.
Ekilmeyen tarım arazilerimizin artması, köylerimizin boşalması, ortalama çiftçi yaşının yükselmesi, gençlerin bu sektörde gelecek görmemesi tarımdaki kazançların istikrarsız olmasından kaynaklanıyor.
Tarım ve gıdayı stratejik bir sektör olarak tanımlıyorsak, üreticiyi tatmin edecek gelir seviyesinin oluşmasını da sağlamak durumundayız.
Ekonomide sıkıntılı bir dönemden geçtiğimizin, kaynaklarımızın yetersiz olduğunun farkındayız ama gıda güvencesini temin etmek için çiftçimize pozitif ayırımcılık yapmak durumunda olduğumuzu düşünüyorum.
Bu anlamda desteklemeler büyük öneme sahip.
2024 yılı için Merkezi Yönetim Bütçesinden tarımsal desteklemeler için yaklaşık 91 milyar lira pay ayrılmıştı.
Mecliste görüşmelerine başlanan 2025 yılı bütçesinde ise desteklemeler için yüzde 48’lik artışla 135 milyar lira ayrıldığını görüyoruz.
2025 yılı sonu itibariyle hedeflenen enflasyon oranının Orta Vadeli Programa göre yüzde 17,5, piyasa beklenti anketlerine göre yüzde 25-30 aralığında olduğunu düşünürsek destekleme bütçesinde önemli bir artış öngörüldüğünü söyleyebiliriz.
Ancak toplam bütçe kadar ürünler bazında verilecek destek, hatta bu desteğin ödeme zamanı da çok önemli.
Örneğin pamukta son üç sezondur kilo başına 1,6 lira olarak verilen prim miktarı özellikle bu sezon için üreticimizin beklentisinin çok altında kaldı.
Gelecek yıl pamuk primi ne kadar olacak?
Gerçekten üretimi ve üreticiyi teşvik edecek bir destekleme yapabilecek miyiz?
İlk defa uygulanacak yeni bitkisel üretim destekleme modeli ile tüm bunları 2025 yılında görmüş olacağız.
Kıymetli Üyeler,
İzmir Ticaret Borsası olarak, yaptığımız çalışmaların, gerçekleştirdiğimiz projelerin takdir edildiği güzel bir gelişmeyi 16 Ekim Dünya Gıda Gününde yaşadık.
Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü FAO her yıl belirlediği bir kurumu yaptığı çalışmalar ve sektöre sağladığı katkılar nedeniyle ödüllendiriyor.
Bu yıl “Daha İyi Bir Yaşam ve Daha İyi Bir Gelecek İçin GIDA HAKKI” mesajıyla kutlanan Dünya Gıda Günü ödülü; tarım sektörünün sürdürülebilirliği ve rekabet
edebilirliği adına tedarik zincirinin tüm aşamalarında sektöre öncü olan katkılarından dolayı Borsamıza verildi.
Bu başarının elde edilmesinde tüm üyelerimizin, meslek komitelerimizin, meclisimizin, Yönetim Kurulumuzun ve çalışanlarımızın önemli katkısı bulunuyor.
Emeği geçen herkese teşekkür ediyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum dedi.