Bir hadîs-i şerîf’te “lezzetleri mahveden (kökünden söken) ölümü çokca hatırlayın.” buyurulmaktadır.
Ölüm hayatın ölümsüz gerçeğidir. Mahşer günü Allah (c.c), koç suretinde getirilen ölümü de öldürecek, o zamana kadar ölüm baqi.
Çoğu gafil insàn habersiz geldiğini sanır ölümün. Oysa ölüm defalarca haber verir de gaflet perdeleri o haberleri sansürler. Baban ölür, anan ölür haberdir, hısımların ölür, mahalleden birileri ölür hep haberdir.
Dün merhum amcamın büyük oğlu Bekir kardeşim dar-ı fenadan dar-ı bekaya göçtü. Allah gani rahmet eylesin, taksiratını afveylesin mekânı Cennet olsun.
Ani ölümler ürkütücü gelir. Oysa ne hastanelerde eziyet çekmiş, ne de ölümcül bir hastalık pençesinde aylarca inleyip durmuştur. Ürkütücü gelse de ölen imanla göçmüşse bu bir bahtiyarlıktır bence.
Kur’ân’da Cenâb-ı Allah ne buyuruyor? Müslümanlar bir ölüm haberi aldıklarında veya kendilerine bir musibet, sıkıntı dokunduğunda hangi âyet-i celîleyi okur?
Peygamberimiz (sallallahü aleyhi ve sellem) tarafından da tavsiye edilen âyet-i celîlede, “«Biz (dünyâda) Allah’ın (teslim olmuş kulları)yız ve biz (âhiretde de) ancak ona dönücüleriz» buyurulur.
İllâ ki öleceğiz. Baqi olan yalnızca Allah’tır. (Bu hakikati kabirlerin hece taşlarına yazdırdığımız kadar idrâkimize de yazmış olsak ya).
Mühim olan hayatımızın ölüme imanla birleşmesidir. Ne mutlu o kişiye ki son nefesini de iman şuuruyla Allah’ı anarak verir.
Muhterem okurlarım, bendeniz beş vakit (namaz sonu mutad duâlarımda) Yusuf Sûresi 101. àyetini de hasseten okur, duâlarıma ilâve ederim:
“…fâtira-ssemâvâti vel-ardi ente veliyyî fî-ddunyâ vel-âḣirah, teveffenî muslimen ve elhiknî bi-ssâlihîn” Meâlen; “Ey gökleri ve yeri yaratan… Sen, dünyâda da, âhiretde de benim (velimsin) yârimsin. Canımı müslüman olarak al, beni salihler (zümresin)e kat».
Tavsiye ediyorum. Ezberlemesi de kolay. Kur’ân okumayı bilenler için çok daha kolay ve daha doğru bir ezberleme olacaktır. Bu duâ ölüme mü’min kalbini hazırlayacak en güzel bir niyaz ve zikir mahiyetindedir.
Mü’mine en güzel dost, en hayırlı veli, yâr ve yardımcı ancak Allah’tır. Hayatı da ölümü de yaratan Allah. O hâlde her daim O’na (c.c) yönelip kalplerimizi Allah’ı zikrederek tatmin etmeli, ölümü çokca anarak ahiret hayatı için Rabbimizden bizi salih kulları zümresine katmasını dileyelim.
Gençler ölümü pek anmazlar. Bu fıtrîdir. Bu yüzdendir camilerin daha ziyâde ihtiyarlarla dolu olması.
Bu nedenle Hz. Ömer (radiyallahü anh) hazretleri kendisine maaşlı birini tutmuştu gençlik döneminde. Adamın işi hergün bir kez gelip “ya Ömer, ölüm var unutma” demekmiş.
Lâkin Hz. Ömer bir gün yine böyle geldiğinde adama “senin işine son veriyorum, artık gelmene gerek kalmadı” demiş. Adamın şaşkınlıkla baktığını görünce de ona bir bahşiş vererek, “bugün sakalımda bir ak gördüm, artık habercimi üzerimde taşıyorum” demiş.
Herifin saçı sakalı aklar içinde, pir-i fani olmuş ama oralı değil. Günümüzde öyle tipler var ki, yaşlı görünmemek ve yaşlı hissetmemek için saçını sakalını boyuyor, kılık kıyafetini de gençlere benzetiyor!.. Galiba böyleleri için heteroseksüel diyorlar. Yàni karşı cinse ilgi duyan. Kısacası adam (veya kadın) “hayır ben yaşlı değilim, ben hálâ her haltı yerim” demek istiyor.
Bazıları da “nasısa öleceğiz” diye dünya hayatıyla ilgilenmiyor, maişetini temin için olsun, çalışmıyor. Bu da İslâmî olmayan bir hayattır. Müslüman bugün ölecekmiş gibi dinini yaşar, hiç ölmeyecekmiş gibi dünya meseleleriyle de ilgilenir. Elbette meşru ve hayırlı işler için.
Yine adalet denilince hemen akla gelen ünlü ikinci halife Hz. Ömer’in (r.a) yüzüğünde de “nasihat olarak ölüm yeter” (kefa bil mevti vaizan) yazdığı malûmâlileridir. 28.12.2021
YORUMLAR