Otobüste iki genç şakalaşıyordu. Biri diğerinin lafına cevap bulamayınca, “ne diyon lan” dedi.
Elbette bu çağın veletlerinden merhum Mehmed Şevket Eygi gibi konuşmalarını beklemem. Öyle mükemmel bir İstanbul beyefendisi gibi hareket etmek, artık biz yaştakiler için bile neredeyse muhal (imkânsız) hale geldi.
67 yaşında kalkıp yaşlı bir bayana yer veriyorum ama yanımdaki zıpır genç (en fazla 16 yaşında) kulağına tıkmış bir álet müzik dinliyor, oralı bile değil. Belki bana da “enayiye bak tá Mecidiyeköy’e kadar ayakta gidecek” demiştir içinden…
Bazilari medeniyet, ilerleme denilince asfalt otoyollarını, havaalanlarını, uçakları, otomobilleri, hızlı tiren ve lüks gemileri, gökleri delen betonarme bina ve meskenleri, pahalı akılsız telefonlarını, lüks ev ve büro dekorasyonunu, televizyonu, düsünüyor.
Din, yazılı edebî lisan, sanat, mimarlik, hukuk, adalet, güvenlik, yardımlasma, şehircilik gibi değerler medeniyet içinde mündemictir (içinde dürülüdür, saklıdır).
Türkiye’de eskilerin âdab-ı muaşeret dedikleri görgü, terbiye, nezaket kaldi mı? Varsa da, çok yetersiz; her geçen gün de azalıyor, erozyona ugruyor. Medenî ülkelerde en çok konusulan kelimeler “Teşekkür ederim… Bir şey degil… Affedersiniz…” gibi sözler iken bunlar bizde ne kadar az sarfediliyor.
Etiler’de, Nişantaşı’nda veya Bağdat caddesinde veya bunlar gibi gözde ve zengin semtlerde oturan gençlerin bir kısmı ne kadar sorumsuz, ipsiz sapsız yetişiyor… Gösterişe yönelik çok pahalı elbiseler, ayakkabılar. Pahalı ve lüks otomobiller, motosikletler, ceplerinde bol harçliklar ve bir sürü serserilik. Şımarıklıkları, terbiyesizlikleri yüzünden nice cana bile kıydılar…
Son otuz sene içinde ülkemizde bir sürü yeni zengin, türedi peydahlandı. Kimileri prestij ve çevre edinmek maksadıyla birtakım kulüplere aza olabilmek için mültimilyarlar veriyor, kimisi gösteriş, caka satmak için pahalı ve lüks otomobiller ediniyor, kimisi şehrin mutena semtlerinde milyonlarca dolara mülk alip, bunları yine astronomik paralar harcayıp sözde dekore ettiriyor.
Kalite, sanat, incelik, medeniyet yok. Bunlari yakalamak, elde etmek o kadar kolay degildir. Önce bilmek gerek, elde etmek ondan sonra olur. İlim, irfan, sanat, kültür, hikmet, görgü, nezaket, kibarlık, manevî asalet, zarafet para ile satın alinmaz.
Gençlere konusurken “Aha oha, lan, ulan” gibi lafların ayıp olduğunu öğretmek gerek. Otobüslerde, uçaklarda, trenlerde, vapurlarda, camilerde cep telefonlarının kapalı tutulması, yaşlı veya hamile bayanlara, hasılı ayakta durması münasip olmayan her kişiye yer verilmesi öğrenilmeli.
Kizlara ve kadinlara karşı terbiyeli, nazik olmak gereği hasseten gençlere güzelce öğretilmeli. Piknik yerlerini, dağları, kırları temiz tutmak icab ettiği, Türkiye’nin çöplüğümüz değil, vatanımız olduğu kafalara yerleştirilmeli.
Ticaret, alışveriş ahlâkı hakkinda faydali, tesirli küçük broşürler yayınlanabilir. Daha nice işler yapılabilir ama bunları mühim gören kalmış mıdır? Sanmıyorum.
Devlet de millet de böylesi işlerin en az fabrikalar, sanayi, inşaat ve sair işler kadar hattâ onlardan çok daha mühim olduğunu kabullenmedikçe medeniyet lafta kalır.
Ortalık sürüyle maganda, mafya bozuntusu, eşkıya tipli, kereste, yaşca genç lâkin ruhen en âciz tiplerle dolar. Ha unutmadan bir de erkekimsi LGBT tiplerle doluyor sokaklar. Vah ki ne vah. İstikbâlimiz? 16.08.2022
YORUMLAR