Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Yücel Can

NE ÖNEMİ VAR….

Sizi mutlu eden gelişmeler karşısındaki mutluluğunuzu paylaşmak için Kaleme sarılıp sohbet halkasının seyrinde bazı şeyler boğazınızı tıkarcasına birden frenler sizi!

Ama siz ne olursa olsun, türünüzün son örneği de olsanız inandığınız insana hizmet yolunda bütün zorluklarla karşı karşıya kalıp bir kişi bile kalsanız, bir kişiyi feda etmeden hizmet etmek, mücadele etmek zorunda kaldığınızı unutmadığınızdan aşkla, şevkle yolunuza devam edersiniz.

Bilirsiniz ki sağlam olup sayı olarak bir de olsa kalite önemli olduğunda sayı olan o bir, yığınlar karşısında çok anlam ifade eder.

Ve Sizin birilerini tatmin etmek, birilerine yaranmak, birileri için konuşmak, birileri için de susmak diye bir derdiniz olmadığından dünya bomba olup patlasa bile sizi hiçbir korku sarsmaz, endişe içinizi kemirmez. Çünkü Siz, “…bir insanı kurtarmanın bütün insanlığı kurtarmak olduğunun bilincindesinizdir…”

Karşıda alevleri göklere yükselen bir yangında yanan bir evlat karşısında bir taşla sendelenmenin ne önemi ola ki!

Karma karışık tablolar, can çekişen insanlık, pazarda haysiyetin alıcı bulmaması, dünya önünde feryadı figan karşısında kibir ve dünyevileşme, “kendisi tok iken aç olan bizden değildir.” Çağrısına gönlün, kulağın, aklın, gözün kapalı olması…

…İşte hal buyken etrafta yaşanılanlar birden yüreğinize iniyor ya!

Aslında bunlar hepimizin pek çok kez şahit olduğu şeyler…

Bakıyorsunuz makamların, rakamların sefasında kendini şişirenler ve etraftaki yalakaların suni solunumlarındaki afakî büyümeler, gazlar karşısındaki heybetli, ihtişamlı bir şekilde caka satmalar!

Bir kişi emeğiyle, yüreğiyle, meşakkatle, diz çürüterek, bilek yorarak, göz yorarak bir yerlere gelmişse eyvallah der, şapka çıkartırsınız. Ama bir kişi vasıfsızlığına rağmen, durumu idare ederek, cambaza bak metodu ile iki arada bir derede üstelik kendine ait olmayan meziyetlerle, referanslarla üstelik hediyelerle bir yeri bağlıyorsa ne kötü değil mi?

 Durumdan paye çıkarana mı yanarsınız, yoksa hakkı olmayan ikramlarla meziyetleri gölgeleyenlere mi yanarsınız?

Boşuna denilmemiş işi ehline vereceksiniz, liyakatli kişilere yer vermek gerekir diye!

Liyakat elbette çok önemli ama tek başına liyakat da yeterli değil.

Bu milletin değerlerine ters düşmeyen, vatana, millete bayrağa, kutsal değerler önem veren, hissiyatı ölmemiş, gönül adamlığını ön planda tutan, sıcak bir dokunuşun kalbe uzandığı hizmetkârlıktan gocunmayan yöneticilere, bürokratlara, dahası insanlara çok ama çok ihtiyacımız var…

 Bazılarının ağzında güzel sözler düşmez; zannedersiniz inci taneleri… Yazıyor yazıyor; o kadar… Sosyal medya söz ve resim kahraman kalıntıları ile dolu…

 Onun için emanetin ne anlama geldiği bir bilinse, liyakat da meziyetler de anlam kazanır. Çünkü can da emanet, mal da makamlar da…

Hüznünüzü bir kat daha arttıran daha çok olaylar film şeridi gibi gözünüzde canlanır, canınızı sıkar.

Bir büyük düşünür der ki on kişinin bulunduğu bir gemide dokuz cani için bir masum feda edilemez diye!

Ortadoğu kan kaynıyor, belki de geleceğin inşasını yapıyor. Zulmü yok etmek için Kaddafi’yi öldürüyorsunuz, dünyanın huzuru için Ladin’i, Saddam’ı öldürüyorsunuz. Filistin’i, Myanmar’ı, Hocalı’yı, Bosna’yı, Doğu Türkistan’ı öldürüyorsunuz: Türkiye’yi, Mısır’ı… İslam Alemini karıştırıyorsunuz. Utanmadan adına Arap Bahar’ı deyip insanlıktan çıkıyorsunuz.

Yetmiyormuş gibi bir insanı Türk, Kürt, Zaza, Arap… Alevi, Sünni… ayırıyorsunuz. Unutmayın İlahi nidanın mayası tutacak ve birliktelik, kardeşlik galip gelecektir.

İyi de onları öldürürken masım yavrulara, o sabiler nasıl kıydınız! Hem Kaddafi de Ladin de Saddam, Mübarek, Hafız Esat, Şaron gibi Siz Avrupa’nın; Amerika’nın ürünü değil mi?

Doğru ya Siz Ortadoğu’nun selameti için, insanlık için dünyanın ta bir ucundan gelip Iraktaki masum yavruları öldürmüştünüz, insanları insanlıktan utanacağınız bir hale getirmiştiniz.

Sevinçlerimiz çok güzel ama bir de hüzünlerimiz olmasa! Havalar ne olursa olsun, nerede yaşanılırsa yaşanılsın bir başkasının hüznünü hissedebilmek, üşümek var ya!

Kimse öküzün altında buzağı aramasın. Adaletsizlik, liyakatsizlik, zulüm, kin, katillik sorunu ta dünyanın kuruluşundan beri var. Mesele yeni ve taze değil yani.

İşte mesele şekilden öte insan olabilmek! Fırat kenarında kurda yem olan kuzudan kendini mesul tutabilmektir. Çünkü Ömer bir doğdu, bedenen de öldü ama sanatı, eserleri ölmedi, ölmeyecek yaşıyor, yaşayacak da. Ne demiş Yazar;

“…Yeryüzünde riya, inkâr, hıyanet altın devrini yaşıyor… Diller, sayfalar, satırlar Ebu Leheb öldü diyorlar; Ebu Leheb ölmedi, Ya Muhammed; Ebu Cehil, kıtalar dolaşıyor!

…Ne doğruluk ne doğru Ne iyilik ne iyi…Bahçende en güzel dal, unuttu yemiş vermeyi…

Günahın kursağında haramların peteği!

Vicdanlar, sakat çıkmadan, Ya Muhammed, yarına; İyiliklerle gel, güzelliklerle gel Adem Oğullarına!” diyerek kutlu doğum ile Sevgililer Sevgilisini bir kez daha yad ederek yarına ümitle, umutla ve her zamankinden daha çok sevgi gözlüğü ile bakmak dileği ile…

YORUMLAR

Bir yanıt yazın

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER