Dış Politika/Haber-Yorum – Muhsin AKIL
Batının Türkiye üzerindeki 100 yıllık amacı fiyaskoyla sonuçlanmıştı. Artık karşılarında boyun eğen, diz çöken, her dediklerini yapan o eski Türkiye yoktu. Yani, kukla, taşeron ve uydu Türkiye değil bağımsız, kendi ayakları üzerinde durabilen ve büyümüş-gelişmiş bir Türkiye vardı.
Bilhassa Türkiye’nin son 20 yıl içinde siyasi, ekonomik, teknolojik ve askeri alanda büyümesi, gelişmesi ve uluslararası arenada adından söz ettirmeye başlaması batıyı olağanüstü rahatsız ediyordu. Bu yüzden BATI, Türkiye’yi sürekli tehdit ediyor, baskı altında tutuyor ve ambargo uyguluyordu. Ta ki son NATO Zirvesi’ne kadar…
Türkiye’nin son NATO Zirvesi öncesine kadar ABD, Fransa ve Yunanistan başta olmak üzere bazı AB ülkeleri, İsrail ve Suud-i Arabistan ilişkileri sürekli sorunlu geçmişti. Ne zamanki Rusya-Ukrayna Savaşı patlak verdi işte o günden sonra küresel arenada Türkiye’nin adı gündemden düşmedi.
NATO, ABD ve AB ülkeleri, Türkiye’nin jeopolitik, stratejik değerini/önemini Rusya-Ukrayna Savaşı patlak verince anladı. Elbet ki Türkiye ile arası bozuk olan İsrail, Suud-i Arabistan ve bazı ülkeler de zamanla Türkiye’nin ne kadar önemli bir ülke olduğunu anlamaya başladılar.
Türkiye, Rusya-Ukrayna Savaşı’na seyirci kalmadı ve arabuluculuk konusunda her iki ülke arasında mekik dokuyarak diplomasi de bir hayli olumlu adımlar attı. Türkiye’nin bu çabaları hem ABD hem de Rusya tarafından takdirle karşılandı.
Arkasından Finlandiya ve İsveç’in NATO üyeliği tartışılmaya başladı. Çünkü Finlandiya ve İsveç’in NATO’ya üye olabilmesi için Türkiye’nin VETO engelini aşması gerekiyordu. Son NATO Zirvesi’nde Türkiye’nin şartlarını kabul eden Finlandiya ve İsveç rahat bir nefes aldı.
Çünkü Finlandiya ve İsveç NATO üyesi olabilmesinin yolu Türkiye’den geçiyordu. O yüzden Türkiye’nin şartlarını yerine getireceğine söz vermişti. Türkiye de her iki ülkenin sözlerini yerine getirip-getirmeyeceği konusunda takipçisi olacağını açıkladı.
Nihayet PKK/PYD ve FETÖ ilk defa ‘terör örgütü’ oldukları tescillenerek NATO arşivine girmiş oldu.
Türkiye’nin NATO’dan zaferle çıkması geleceği yönelik umutları artırmıştı. Artık BATI, Türkiye’yi her konuda ciddiye almak zorundaydı. Türkiye’nin doğu-batı arasındaki dengeli, adil ve cesur politikası, haklarını tavizsiz savunması, uluslararası arenada söz sahibi olduğunu ispatlamaya yetiyordu.
Türkiye sahadaki (Irak, Suriye, Akdeniz vs.) başarısını son NATO zirvesiyle masada da batıya kabul ettirmiş oldu. Ne yazık ki batının Türkiye içindeki siyasi uzantıları bu durumu bir türlü hazmedemediler! Her şey bir yana da keşke Türkiye’nin çıkarları doğrultusunda bir duruş sergileyebilseler.
Son günlerde Türkiye’ye baskı, tehdit ve ambargo uygulayan ABD ve bazı AB ülkeleri ile birlikte İsrail, Suud-i Arabistan daha şimdiden Türkiye ile ilişkilerini düzeltmek için yeşil ışık yakıp olumlu sinyaller verdiler. Geriye bir tek Yunanistan kaldı diyemeyeceğiz çünkü Yunanistan’a gaz veren, kışkırtan ABD ve Fransa da ne yapıp-edip Yunanistan’ı yola getirmek zorundalar!..
Şu anda Türkiye’nin yegane sorunu hayat pahalılığı ve enflasyon. Türkiye, nasıl ki uluslararası sorunları çözebildiyse inşallah küresel ekonomik sorunlardan kaynaklanan hayat pahalılığı, enflasyon sorununa da çözecektir.