Oval Ofis’te Trump ve Avrupa’nın Mutsuz Öğrencileri
Bu platformda yayımlanan köşe yazıları, yazarların kişisel görüşlerini yansıtır. www.baskentpostasi.com, bu içeriklerden sorumlu tutulamaz.
Oval Ofis’te Trump ve Avrupa’nın Mutsuz Öğrencileri
Bazen tek bir fotoğraf, sayfalar dolusu analizin yerine geçer. Oval Ofis’teki o kare, aslında Rusya–Ukrayna savaşının sadece cephelerde değil, masalarda da sürdüğünü anlatıyor. Masanın ardında oturan Donald Trump, bir öğretmen edasıyla AB liderlerini karşısına almış; sandalyelerde dizili liderler ise sanki sınıfta ders dinleyen öğrenciler. Fotoğrafın kendisi, transatlantik ilişkilerin bugünkü ruhunu bütün çıplaklığıyla resmediyor.
Geçtiğimiz hafta Putin’le görüşen Trump, ardından Zelenski’yle buluştu. Ukrayna’ya yalnızlık hissi yaşatmamak için Washington’a giden AB liderleri, Oval Ofis’te adeta bir sahneye çıkmış oldular. Fakat bu sahnenin yönetmeni Trump’tı. Onlara Ukrayna’nın kaybettiği toprakların Rusya’da kalmasını ve Kiev’in NATO’dan vazgeçmesini dayatan Trump, masanın düzeniyle bile “esas patron” olduğunu ilan etti.
Emlak Pazarlığı Gibi Barış Planı
Euronews’in ifadesiyle, Trump’ın yaklaşımı bir “emlak pazarlığı” havasında. Parsel parsel toprak konuşuluyor; Ukrayna’nın şehirleri birer kira kontratı, sınırları bir tapu senedi gibi masaya sürülüyor. Bu yaklaşımda Avrupa’ya düşen rol sadece dinlemek. Karar Trump’ta, AB liderleri ise edilgen öğrenciler misali oturuyor.
Avrupa’nın Tahammül Eşiği
Al Jazeera’nın dikkat çektiği gibi, Avrupa artık ABD’ye bu kadar bağımlı kalmaya tahammül edemiyor. Macron’un elini cebine koyması, Oval Ofis disiplinine karşı küçük bir meydan okuma; Meloni’nin gözlerini devirmesi ise ironik bir protesto. Psikolojik olarak bu jestler huzursuzluğun dışavurumu; sosyolojik açıdan ise Avrupa’nın bağımsızlık arzusunun kırıntıları. Ama hepsi sessiz, güçsüz ve sonuçsuz.
Sandalyeler ve Harita: İki Sembol
Liderlerin sıkışık sandalyelerde oturması, Oval Ofis’i bir konferans değil, bir dersliğe çeviriyor. Bu sahne, Batı ittifakındaki güç asimetrisinin çıplak sembolü: ABD öğretmen, Avrupa öğrenci. Duvarın yanındaki büyük Ukrayna haritası ise, bütün jestlerden daha gürültülü bir şekilde bağırıyor: Burada tartışılan şey bir ülkenin kaderi, bir halkın çıplak hayatı. Hannah Arendt’in dediği gibi, siyasetin soğuk hesaplarının ötesinde mesele varoluşun ta kendisi.
Hizaya Getirme Stratejisi
Trump’un üstencil dili ve Oval Ofis koreografisi, sadece Avrupa’ya değil, dünyaya da mesaj niteliğinde: “Hattı ben çizerim, siz uyarak dinlersiniz.” Bu kare, Avrupa liderlerini etkisiz, bağımlı ve edilgen bir pozisyona indirgerken, ABD’nin tek taraflı gücünü sahneye koyuyor. Fakat bu gösteri, Avrupa kamuoyunda her geçen gün daha olumsuz yankılanıyor. Çünkü her kare, her jest, her harita; Avrupa’nın bağımsızlığının hâlâ Washington’un gölgesinde olduğunu hatırlatıyor.
Sonuç: Oval Ofis’te çekilen bu fotoğraf, bir toplantının ötesinde bir pedagojik sahnedir: Trump öğretmen, Avrupa öğrencidir. Ama mesele ders kitabı değil, Ukrayna’nın kanlı coğrafyasıdır. Ve Avrupa, bu fotoğrafta yalnızca bir seyirci değil, kendi geleceğinin edilgen figüranı olarak görünmektedir.