Dünkü yazımızın sonunda bir âyet-i celîle vardı:
“Ey mü’minler! Sabır ve salât (namaz) ile (belâ ve musibetlere karşı Allah’tan) yardım isteyiniz. Şüphe yok ki Allah (Teâlâ), sabredenlerle beraberdir.” (Bakara Sûresi, 153. àyet)
Salâtın ilk mánâsı günde beş vakit eda ettiğimiz namazdır. Şair evliyâdan Leskofçalı[1] Gālib hazretleri, “Seyr-i mi’râc eyleriz feyz-i salât ile müdâm / Her şeb-i târîk Gālib, şâm-ı isrâdır bize” diyor bir beytinde.
Bugünkü dille mánâsı: “Namazlarımızın feyziyle mi’râca çıkarız daima, her gece yolumuz Galib, akşam-gece yolculuğudur (isrâdır) bize” “Namaz mü’minin mi’râcıdır” hadîs-i şerîf’inin çok güzel, harika bir şerhidir bu.
Salât aynı zamanda Peygamberimiz Hz. Muhammed’e (salât ü selâm olsun ona) sevgi ve saygı göstermek, övmek, şefâatine erişmek amacıyle okunan duâdır. Biz dahi şu cümlemizde, Peygamberimizin isminden sonra “selâm olsun ona” mánâsında (salât ü selâm olsun ona) dedik parantez içinde.
Bu duâ, “Allâhümme salli alâ Muhammed” (Allahım, Muhammed üzerine salât et) şeklinde olup muhtelif ilâvelerle genişletilmiş, hattâ Itrî gibi üstadlarca bestelenmiş salât-ı ümmiye gibi şekilleri vardır.
“Allāhümme salli alâ seyyidinâ Muhammedini’n-nebiyyi’l-ümmiyyi ve alâ âlihî ve sahbihî ve sellim” şeklinde teravih namazlarında da her dört rekâtte bir okunan, Buhûrîzâde Mustafa Itrî Efendi tarafından segâh makamında bestelenmiş salât-ı ümmiyye fevkalâde güzel bir duâdır, şefaate vesiledir.
Salât-ı ümmiyye, Süleyman Çelebi’nin mevlidinin okunuşu sırasında bahirler arasında ve özellikle velâdet bahri sonunda Hz. Peygamber’in (sallallahü aleyhi ve sellem) doğumu münasebetiyle hürmeten ayağa kalkıldığı sırada da okunur.
Ayrıca mi’râc bahrinin ortasındaki, “Yâ ilâhî hazretinden hâcetim / Budurur kim ola makbûl ümmetim” beytiyle bu bahrin sonundaki, “Ümmetin olduğumuz devlet yeter / Hizmetin kıldığımız izzet yeter” mısralarından sonra iki defa tekrar edilir, üçüncü defasında, “Allāhümme salli alâ seyyidinâ Muhammedini’llezî câe bi’l-hakkı’l-mübîn ve erseltehû rahmeten li’l-âlemîn” şeklinde değişik bir güfte ile biter.
Öz değerlerimizle yoğrulmuş millî mûsikîmizde, salât geniş bir yer tutar. Bayram ve cuma salâtları, cenâze salâtı, salât-ı ümmiyye gibi türleri olan bir beste türüdür aynı zamanda.
Dilkeşhâverân makamında Itri bestesiyle okunan sabah salâsı dışındakiler vakit ezanının makamında icra edilir. Cenaze salâsıyla aynı metindeki Cuma salâsı, “es-Salâtü ve’s-selâmü aleyk / Aleyke yâ seyyidenâ yâ Resûlallah // es-Salâtü ve’s-selâmü aleyk / Aleyke yâ seyyidenâ yâ habîbellah // es-Salâtü ve’s-selâmü aleyk / Aleyke yâ seyyide’l-evvelîne ve’l-âhirîn” (ve’l-hamdü lillâhi rabbi’l âlemîn)” şeklindedir.
Şimdilerde yalnızca Cuma geceleri ve Cuma namazı öncesi okunan, o mübarek eski zamanlarımızda, mü’minleri gece namazına kaldırmak için seher vakti (imsaktan iki saat evvel) de minârelerde okunan salâdır bu.
Sözlükte “duâ, tâzim, rahmet” gibi mánâları olan «salât» ve (çoğulu) «salavât»ın, esenlik, huzur, saadet mânasındaki selâm ile terkibi “salât ü selâm, aleyhi’s-salâtü ve’s-selâm” veya “sallallahü aleyhi ve sellem” şeklindeki duâ cümlelerini ifade ve işaret eder.
Muhterem okurlarım, bunları bilgilerimizi tazelemek maksadı yanında namazın ehemmiyetini anlatmak için de kaleme aldım.
Ecdadımızın Mevlid ve sair vesilelerle camilerdeki icraatleri, salât ü selâmları bestelemeleri hep İslâm’ı sevdirmek, gönüllerde tahkim etmek içindi.
İslâm dininin direği ise namazdır malûmâlileri.
Namazsız bir toplum olma yolundayız ki bu durum, üzerimize rahmet inmesine mani oluyor, bizi «selâm» yurdundan mahrum kılıyor.
Namaz mi’râcı ile Allah’ın rahmetine yükselemeyenler, Şeytanın attığı düğümlerle gaflet çukurlarına iner, Cehennem vartasına kadar yuvarlanırlar muhafazallah. 06.03.2022
[1] Leskofça veya Sırpça biçimiyle Leskovac Sırbistan’ın güneyinde yer alan bir şehirdir.
YORUMLAR