Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Ramazan Ercan BİTİKÇİOĞLU

TERÖR VE GAFLET

(Gündüz Gazetesi – 28 Temmuz 1995 Cuma)

Polisimizin hali ayrı bir meseledir. Şüpheli gördüğü kişi­le­rin kimlik kontrolunü yapayım derken (bu teröristlerce) kurşun­la­nıp öldürülüyor. Kahramanlık ayrı şeydir, tedbirsizlik apayrı birşey. Teröristin ne vicdanı vardır ve ne de şakası.

Bazı mesleklerin acemilik devresi yoktur.. Amirler mai­yetlerin­deki toy polislerin babası mesabesinde olmalı. Bilgile­rini, tecrübelerini genç polis memurlarına ısrarla anlatmalı, sık sık tatbikatlar yaptırmalı, onlara zarar gelmesi halinde kahırların­dan ölmeli­dirler.

Fidan gibi delikanlılar göz göre göre hain ve melun kurşunların kurbanı oluyor­lar. Bu kadar vurdum­duy­mazlık, aymazlık olmaz. Sivil polis ekipleri ve araçları en ah­mak insanların bile teşhis edebi­lecekleri kadar aleni görev yapıyorlar!.. Sokaktaki ufak çocuklar dahi araç plakalarını ezberlemiş; “sivil polis amcalar geçiyor” diyorlar.. Biraz feraset,  biraz iz’ân lütfen.

Hasseten büyükşehirlerde, polis son derece uyanık ve her an tetikte olmalıdır. Görev, en az ikişer kişilik ekipler halinde yapılmalıdır. PKK güneydoğudan, kırdan, köyden, mezradan valizini top­lamış; kentlere, daha ziyade de büyük kentlere in­miştir. Kent teröristleri, PKK, mafya ve bilimum haşere birlikte hareket ediyorlar.

Başka ülkelerde bu tür hadiseler içişleri bakanlarını istifa et­tirir. “Yakalayacağız!..” En gıcık kaptığım laftır bu. Yakalayıp da ne oluyor ki? Kamera karşısında zafer işareti yapıp hava basıyor ve bir süre devlet misafiri olup, koğuş arkadaşlarından bilmediklerini öğrenip, yeni kurbanlarına yöneliyorlar…

Hümanist nutuklar: “İdamlar kalksın!..” Tefsiri, “Terörist öldürsün, vatandaş ağlasın, devlet seyretsin” değil midir bunun? Herşeyin bir bedeli vardır. Canın bedeli de can olmak gerek.

Genç polis çocukların gök ekinin biçildiği gibi hergün birer birer şehit olup gitmesi milleti ziyadesiyle üzüyor. Burada önemli bir uyarıda bulunmak istiyorum: Polise değer verilmez, polisin ölümüyle ülke çalkalanmaz ise, bir gün gelir polis yapa­cak namuslu vatandaş bulamazsınız! Polisliğe namussuz, haydut tiplerin müracat etmesi ise, bir ülke için en büyük zillet, felaket ve şerefsizliktir.

Polislerimizin uymaları gereken asgari kurallar vardır: Polis, yahut kolluk görevi yapan diğer birimlerin elemanları alkol denilen zıkkımı asla ve kat’a kullanamazlar! İster görev başında olsunlar, isterse istirahat yahut izinli oldukları günlerde, polislerin alkol kullanması felakettir. Zira bu insanlar izinli dahi olsalar, bulundukları yerde polis olarak tanındıklarından bun­ların alkol ile cürüm işlemeleri devletin itibarını sarsar. Bu tür sahnelerle çokça karşılaştım. Vatandaş zil zurna sarhoş bir polis müsveddesini gördüğünde “Allah belânızı versin, size mi namusumuzu emanet edeceğiz?” diye yakınıyorlardı.

Üstelik fikren ve zikren mahv-u perişan eden alkol, Allah’ın (c.c) gazabını da celb edeceği için bu görevlerdeki insanlar için fevkalade mühim olan rahmet ve korumadan da mahrum kalınır. Allah kendisine isyan edip duranları sevmez.

Asla uykusuz kalmamak gerekir. Sıhhate dikkat edilmeli, spor yapılmalı, dövüş sanatının, korunma usullerinin teknikleri iyi öğrenilmelidir.

Silahların kontrolü iyi yapılmalı, bakımları ihmal edilme­melidir. Silahın bir an tutukluk yapması fevkalâde büyük bir risk altına girmek demektir. Yere bir defa dahi düşürülmüş bir si­lahın gez ve arpa­cık ayarı bozulmuş olabilir. Derhal optik kont­role götürülmelidir.

Ayrıca silahın bir tehlike anında kolayca yerinden çıkabilecek şekil­de olmasına ve bu işi beceriklilikle yapmaya ihtiyaç vardır. Boş zamanlarda hızlı si­lah çekme an­tremanı yapılmalıdır.

Silahı çeker çekmez, görüntü küçültülüp (hasma az hedef teşkil edecek şekilde) hafifçe çömelmeli, göğüs hafifçe yana çevrilmeli ve tüm dikkat hasmın hare­ketlerine tevcih edilmelidir. Bu esnada “kımıldama, teslim ol” gibi söylenilecek şeyler yüksek bir ses tonuyla söylenmelidir. Böylece karşımızdaki terörist, hasım heyecanlanır ve kolayca itaat eder.

Gece görevlerinde gözler sürmelenir. Bu gözlerinizin ka­maşmasına mani olacaktır.

Göreve çıkarken değil, hergün evden çıkarken enaz bir kere “Ayet el Kürsî”[1] okumadan çıkmamak gerekir. Mümkün olduğunca abdestli olmaya gayret edilmelidir. Unutmayalım ki abdest de bir silahtır, bir zırhtır! Şehadet nasib ise, abdestli olmak nur üstüne nurdur.

Gece ve gündüz her an diliniz ve gönlünüz duâlı olsun. Kimsenin hakkına da bir kelimeyle olsun tecavüz de etmeyin ki, insanlar size hayır duâlarda bulunsun, ömürleriniz için bereket, afiyet dilesinler.

Elinizden geldiğince ve gücünüz nisbetinde sadaka verin ki, bu belâ ve musibetleri def-ü ref eder.

Mesleğinizle alâkalı yerli ve yabancı yayınları takip etmeye çalışın. Hadiseleri takip edip gereken dersleri çıkarın. Tecrübeli amirlerinize bilmediklerinizi sorup öğrenin, onların tecrübelerin­den istifade edin.

Ketûm olun. Çok konuşanın, sır saklamasını bilmeyenin başı dertten kurtulmaz!

İnsanları tanımaya, ferasetinizi arttırmaya çalışın. İnsanların simaları ruhlarının aynası gibidir.

Psikoloji bilgisi mesleğinizde mühimdir. Ses, göz bebekleri ve mimikler insanları ele verir. Profesyo­nel katiller, uzman teröristler bu konularda aktör kadar mahirdirler. Lâkin onları tanımanın da yolları vardır. İlimde sınır yoktur. “Hiç bilenlerle bilmeyenler bir olur mu?”[2] buyuruyor Allah (c.c).

* * *

Not: Makalenin orjinali budur, Hürriyet’in o tarihte yazmış oldukları ise, makaleden seçilmiş bazı cümlelerin kâh kesilerek, kâh çarpıtılarak verilmiş halidir. “Onlar” bunu hep yaparlar. Baksanıza haberi veriş şekillerine: “Polise İslâmcı Taktik…” Yine de iyi oldu diyordum, zira bu sayede birçok polisimiz yazımı merak edip okumuş ve istifade etmiş oldular. Belki orjinalini de temin edenler olmuştur. O tarihlerde internet bu günkü gibi gelişmemişti. Yazılarımı bilgisayarda yazıyor ve bilgisayar üzerinden fakslıyordum gazeteye. Bu bile büyük keyf veriyordu bana. Ve gazete yazarları içinde böyle yapan tek yazardım.

—————————————————–
[1] Bakara (2) 255. ayet, ayet-el kürsî olarak anılır.
[2] Zümer (39) – 9. ayet

YORUMLAR

Bir yanıt yazın

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER