YAŞ BİR SAYIDIR…
Anne rahmine düştüğümüzde başlar yaşam. Nereye geldiğimizi bilmeden açarız gözlerimizi hayata… Bir taraf sevinirken biz ağlıyoruzdur. Zaman geçer büyürüz. Bebeklik, çocukluk, ergenlik, gençlik derken bir bakmışız yaş almış gidiyor. Gençliğimizin en güzel yılları okul hayatıyla geçiyor ve biz nasıl geçtiğini anlamıyoruz. Sonra kimimiz evliği tercih ederken kimimiz yalnız yaşamayı seçiyor. Kimimiz hayatın koşuşturmacası içinde kaybolurken, kimimiz anın tadını çıkartıyor. Kimimiz ayrıntılarda boğulurken kimimizde, olursa olur olmazsa olmaz kafasında yaşıyor. Lakin hayatın bir matematiği var. Her ne kadar farklı yaşamlar yaşasak ta hayat bir denge içerisinde. Dünya gelip geçici, insanlar konargöçer. Ve biz bize kalmayacak bu dünyada o kadar gereksiz şeylere kafa yoruyoruz ki… Örneğin yaşa takılanlar var. Yaş bir sayıdır. İnsan yaş aldıkça olgunlaşır, yaşına göre davranması gerekir ve bu beklenirde. Lakin aldığı yaşın ağırlığına takılıp ta ruhunun, kalbinin ne istediğini, ne hissettiğini umursamadan yaşayan ve o yaşa takılıp ölüm korkusuyla yaşayan insanlar var. Kendini sınırlayan kendine baskı kuran. Oysa ki, hayata bir kez geliyoruz ve her anımızı bir kez yaşayacağımız bu dünyada hiçbir sayı bizi esir etmemeli kendine. Aldığımız yaş içimizdeki çocuğu öldürmemeli. Ruhumuzu bir kenara atmamalı. Çünkü insan ruhunu bir kenara attığında robottan farkı kalmıyor. Geçenlerde mahalledeki parkın oradan geçerken yaşıma aldırış etmeden salıncağa binip sallandım. İçimdeki çocuğu dinledim. Çokta güzel oldu
Valhasıl; sayılar okul kitaplarında kalsın, hayatın matematiğinde… Yaş aldıkça o yaşın ağırlığını değil, bilgeliğini alarak hissettiğimiz gibi yaşayalım. Ne demişler; insan hissettiği yaştadır… Hayatı hissederek yaşayın, hoşça kalın…
YORUMLAR