Dün de “Son gülen iyi gülermiş…” başlığı altında yeniden söyledik:
Altılı (ya da yedili) sinek kaybetti. Bu millet PKK’nın siyasî uzantısı HDP militanlarını ne masaya kabul eder ne sandığa…
Binaen’aleyh 14 Mayıs için «Atlantik Ötesi» (AÖ) iyi çalışırsa, sinek misâli mide bulandıracaklar ve halkımız kahir ekseriyetle Erdoğan ve ekibini yeniden seçemeyecek!.
Ve Allah korusun böyle bir sonuç ülkemizi belki 60’lı yıllara kadar geri götürebilecek. Yàni yarım asırdan fazla zaman kaybetmiş olacağız. (Tam olarak: 62 sene)
Neden böyle diyorum? Türkiye’nin siyasî hayatı (binaen’aleyh ekonomisi ve tüm afiyeti) koalisyonlarla kâbusa döndü. Anlaşmazlıklarla geçen koalisyonlar döneminde hiçbir alanda başarı sağlanamadı.
Bundan 62 sene önce, 1961’de CHP-AP arasında Türkiye’nin ilk koalisyon hükûmeti, darbecilerin Çankaya Protokolü dayatmasıyla kuruldu. Ömrü ise 7 ay sürdü.
Bundan sonrasında da, vesayetçilerin koalisyonlarda siyasî krizleri kullanması adeta moda haline geldi. 80 darbesinde de Kenan Evren ne demişti darbelerini ilân ve gûya meşruluğunu ifade ederken?
“Bir cumhurbaşkanını bile seçemediler” demişti. Yàni “ne yapalım görüyorsunuz işte, mecbur kaldık” diyordu. Bugünkü gibi kulaklarımda.
Muhterem okurlarııma, hálâ aklı başında kalabilmiş Türkiyeli seçmene ısrarla ifade etmek isterim: Allah aşkına şu akıl tutulması furyasına dahil olmayın. Koalisyonlar gelirse mahvoluruz.
Şu anda bile depremler dolayısıyla 100 milyar dolar maddî zararımız var. Elbette ölen (hükmen şehid) kardeşlerimize baha biçilemez ve o yüzden onları söylemiyoruz bile.
CB sayın Erdoğan keşke yerine birini yetiştirmiş olsaydı. O zaman çok daha berrak bir seçim sath-ı mailine (seçim dönemine) giriyor olacaktık.
Ramazan sonrası (22 Nisan) daha bayramın ilk günü başlayacaklar yaygaraya. Zira bir aydan kısa bir zaman kalıyor sandığa.
(İkinci yazı) Yılmaz Özdil’i bile harcadılar…
Gazeteci Yılmaz Özdil, 2014 yılından bu yana köşe yazarlığı yaptığı Sözcü gazetesinden ve kuruluşu sayesinde yapılan Sözcü Tv’den ayrıldı.
Özdil, ayrılığı duyurduğu Twitter paylaşımında “Sözcü gazetesinde buraya kadar… Uğruna mücadele ettiğimiz insanlar tarafından taşlanmayı göze alarak, kalemin namusunu savunmak için elimden geleni yaptım, kariyerimi ortaya koyarak doğru bildiğimi dosdoğru anlattım, anlatmayı beceremediğimi hayat mutlaka anlatacak, hoşçakalın” ifadelerini kullandı.
Kısa bir süre önce yayın hayatına başlayan Sözcü TVnin genel müdürlüğünü üstlenen Özdil, bu görevi de televizyonun yayın hayatına başlamasından bir hafta sonra bırakmıştı. Özdil, bu ayrılıkla ilgili “Çok muhabbet tez ayrılık” başlıklı bir yazı kaleme almıştı. Bu yazı aynı zamanda Özdil’in Sözcü gazetesindeki son yazısı oldu.
Bu hadiseyi mühimsiyorum. Zira bu takımın yàni millet düşmanlarının ne mal olduklarını en güzel gösteren bir delildir bu.
Birini kullanıyorlar, sonra sayesinde milyonlar kazanacakları adamı bile bir çırpıda harcayıveriyorlar. Gel de “bu işte bir iş var” deme.
Atlantik ötesi böyle karar vermiş demekki. İşin aslı bu kadar basit muhterem okur. Gerisi lâf u güzaftır. 10.03.2023
YORUMLAR