1945 yılında Amerika Birleşik Devletleri’nin San Francisco şehrinde bir araya gelen Birleşmiş Milletler Konferansı, Çin ve Brezilya delegelerinin teklifi ile dünya sağlığının daha çok geliştirilmesi amacıyla sunulan Uluslararası Sağlık Örgütü’nün kurulması oybirliğiyle kabul edilmiştir.Bunun için Prof.Dr.Rene Sard başkanlığında 15 kişiden oluşan bir komite oluşturulmuştur.Bu komite kısa bir süre sonra bir toplantı gerçekleştirip Uluslararası Sağlık Örgütü’nün kurulması için anayasa taslağını oluşturarak bunun için gereken kararları almıştır ve 19-22 Temmuz 1946 yılında Amerika Birleşik Devletleri’nde gerçekleştirilen Uluslararası Sağlık Konferansı’nda, Birleşmiş Milletler’e üye 51 ülkenin temsilcileri ile çeşitli uluslararası kuruluşların temsilcilerinin girişimleriyle Dünya Sağlık Örgütü’nűn anayasası oluşturulmuştur.Dünya Sağlık Örgütü anayasasının 26 üye ülke tarafından resmen kabul edilmesi sonucu anayasa yürürlüğe girmiştir.Bu süreç içerisinde Dünya Sağlık Örgütü’nün işlevlerini yerine getirmek amacıyla iki yıl boyunca bir ara komisyon kurulmuştur.Bu ara komisyon ise Prof.Dr.Andrija Stampar başkanlığında iki yılda görevini tamamlayarak örgütün işlevlerini 26 üye devletin kabulü ile 7 Nisan 1948 yılında yürürlüğe koymuştur.Bu nedenle 7 Nisan günü, Dünya Sağlık Örgütü anayasasının yürürlüğe girdiği tarih olarak her yıl ‘Dünya Sağlık Günü’ olarak kutlanmaktadır.Dünya Sağlık Örgütü Genel Kurulu, 24 Haziran 1948 yılında İsviçre’nin Cenevre kentindeki Birleşmiş Milletler Sarayı’nda 48 üye ülkenin temsilcileriyle toplanarak örgütün yıllık programı, personeli ve bütçesi belirlenmiştir ve bu toplantıda İcra Kurulunu oluşturan 18 üye belirlenmiştir.Ayrıca Dünya Sağlık Örgütü Genel Direktörlüğü’ne de Kanadalı Dr.Brock Chisholm getirilmiştir ve bölgesel örgütlenme görüşülerek komisyonun gerçekleştirdiğ faaliyetler neticesinde bölge ofislerinin de oluşturulması karara bağlanmıştır.Dünya Sağlık Örgütü, sağlıkĺa ilgili herhangi bir problemde uluslararası arenayı bilgilendirmek, problemi en az hasarla atlatabilmek için gerekli bütün önlemleri almak ve üye ülkelerin de bu konuda kendi sınırları içerisinde tedbirlerini almak için bu ülkeleri bilgilendirmeyi sağlamakla görevlidir ve Dünya Sağlık Örgütü’nün daha birçok görevi bulunmaktadır.Günümüzde Dünya Sağlık Örgütü’ne üye 194 ülke vardır.Dünya Sağlık Örgütü’nün merkezi Cenevre’dedir ve Başkanı ise Tedros Adhanom Ghebreyesus’tur.Dünya Sağlık Örgütü’nün Türkiye ile ilişkilerini değerlendirecek olursak;Türkiye, Dünya Sağlık Örgütü’ne üyeliğinin ardından hem Dünya Sağlık Örgütü hem de Birleşmiş Milletler’in diğer kuruluşlarıyla sağlık alanındaki ikili ilişkilerini arttırmak ve geliştirmek için 19 Ekim 1950 yılında imzalanan “Teknik Yardım Antlaşması” ile sağlık alanında çeşitli projeler geliştirmiştir.Dünya Sağlık Örgütü’nün Türkiye’de projelerini geliştirmek ve ülke sathına yayabilmek için Ankara’da bir merkez ofisi ve Gaziantep’te ise bir saha ofisi bulunmaktadır.Bu kapsamda Türkiye’nin Dünya Sağlık Örgütü ile ilişkileri ve sağlanan koordinasyon iki yılda yapılan “İki Yıllık İşbirliği Antlaşması” ile gerçekleştirilmektedir ve 2016-2019 yılları arasında Türkiye Halk Sağlığı Kurum Başkan Yardımcısı Dr.Bekir Keskinkılıç Dünya Sağlık Örgütü İcra Kurulu Üyeliği görevini yürütmüştür.Ayrıca İstanbul’da kurulması planlanan “İnsani ve Sağlık Acil Durumlarına Hazırlıklılık Teknik Uzmanlık Ofisi”nin kurulması için uzlaşılan “Ev Sahibi Ülke Anlaşması”, 2 Mayıs 2017 yılında imzalanmıştır.Son dönemde ortaya çıkan koronavorüs illetinin hem Türkiye hem de dünyaya yaptığı etkilerini değerlendirmek gerekirse;Bu illet, Türkiye’yi gerek ekonomik gerek sağlık gerekse diğer tüm alanlarda olumsuz etkilemiştir.Yani bu illet, birkaç ay Türkiye’de her alanda kapanmanın yaşanmasına sebep olmuştur.Bu da Türkiye’ye büyük maliyetler ödetmiştir.Ayrıca bu virüs, diğer ülkelerde de büyük olumsuzluklara neden olmuştur.Yani bütün ülkelerin bu süreç içerisinde yıllık olarak büyümelerine olumsuz etki etmiştir.Bu da tüm ülkelerin her alanda zorluk yaşamalarına neden olmuştur.Ama çıkarılan koronavirüs aşıları, bu olumsuz etkileri bir nebze de olsa azaltmıştır.Bu vesileyle Dünya Sağlık Örgütü’nün uluslararası alandaki etkinliğinin artmasını, Türkiye ile ilişkilerinin sağlık alanında daha çok geliştirilmesini, gerek Türkiye’de gerekse diğer ülkelerde koronavirüsün yarattığı bu olumsuz etkilerin sona ermesini ve Türkiye’nin diğer ülkelerle gerek ekonomik gerek sağlık gerekse diğer tüm alanlarda ilişkilerinin artarak devam etmesini temenni ederim.
Diyaeddin ULUCAN
Dünya Sağlık Örgütü ve Türkiye ile İlişkileri
YAZARLAR
TÜMÜ
YORUMLAR