Eşit Vatandaşlık...

Ağu 25, 2025 - 14:17
Eşit Vatandaşlık...

EŞİT VATANDAŞLIK…

Bildiğiniz gibi eşit vatandaşlık uzunca bir süredir ülke gündemimizi işgal etmektedir. Özellikle de, açılım söylemi gündeme geldiğinde.

Tabii bu kavram yani eşit vatandaşlık söz konusu olduğunda bir kısım yazar hemen: “Eşit değil miyiz? Çeşitli makamlara gelirken kimsenin Kürt, Türk, Alevi, Sünni, Hristiyan, Rum, Yahudi olduğuna bakılmamaktadır. Daha başka ne istiyorsunuz?” gibisinden yakınmakta, kendilerince bu türden talepte bulunanlara karşı normalde ulus devlette olması gereken ilkeleri açıklamaya çalışmakta ve “Bak, hepimiz aynı haklardan yararlanıyoruz.” türünden savunmalarla etnik farklılıklarını öne çıkarmak isteyenleri iknaya çabalamaktadırlar.

Ancak iş o kadar basit değil.

Bu yazarlarımız, henüz konuyu anlamamış olsalar da ulus devleti savunma anlamında söyledikleri doğru. Neden mi? Şunun için: Herhangi bir ülkede pek çok etnik, dini, mezhepsel kimlikler bulunabilir. Bunda yadsınacak herhangi bir şey yok. Ama ulus devlet mutlaka bir bağımsızlık savaşı ya da işgale karşı direnişle ortaya çıkan ülkede bu mücadeleye önderlik eden, kurucu önderlik etrafında toplanılarak kurulur. Bu kurulma aşamasında da ulus olma çabasını zora düşürebilecek, ayrımcılığa neden olabilecek etnik ve dini, mezhepsel kimliklerin öne çıkmasına izin verilmez.

Bu nedenle ulus olma sürecinde aynı topraklar üzerinde yaşayan insanların bir araya gelmesi için iki konu çok önemli olup işin olmazsa olmazıdır bile denilebilir. Bunlardan biri, ulus devletin tüm din ve tarikatlardan bağımsız olabildiği laiklik; bir diğeri de üzerinde yaşadığı toprakta bir arada olmayı, birlikte üretmeyi, yaşanılan yeri geliştirmeyi, yabancı müdahale, düşmanlık ve işgale karşı koyabilmek adına aynı dille anlaşan, birlikte mücadele edebilmeyi de sağlayan ulus bilincidir.

Hem zaten ulus devlet,  toplumda bu birlikteliği bozabilecek, etnik, dini, mezhepsel farklılıkların ön plana çıkmasına yol açabilecek girişimlere izin vermediği gibi, devlet içinde farklı bir kimlik ve otorite de oluşturabilecek, paralel yapılanma özelliği olabilecek hiçbir etnik ve dini örgütlenmeye de izin veremez.

Neyse sadede gelelim. İşte birilerince sıklıkla gündeme getirilen eşit vatandaşlık kavramı, ulus devlet içindeki bireysel olan yurttaşların eşitliği değildir. Önce bunu net olarak belirtmemiz gerekiyor.

Burada kastedilen eşit vatandaşlık, kimliklerin eşitliğidir. Hani birilerinin “Osmanlı Millet Sistemi” dediği şey de aslında tam olarak budur. Gerek Eşit Vatandaşlık kavramı, gerekse Osmanlı Millet Sistemi, emin olun aynı kapıya çıkmakta olup ekonomik, siyasi, neoliberal politikalarla birlikte yürütülmektedir.

Çünkü emperyalizm ekonomik ve siyasi olarak bağımsız ulus devlet istemiyor. Bu sadece BOP içinde İsrail’in karşısında olması anlamında değil, dünyanın hiçbir yerinde ekonomik ve siyaseten bağımsız ulus devlet istenilmemektedir. Çünkü ulus devlet olmak, güçlü bir birliktelik anlamına geldiği gibi, kendi pazarına hâkim güçlü bir ekonomi anlamına da gelmektedir.

Yani birilerinin Türk kimliğini yok ederek tüm kimlikleri eşit olarak gördüğü, “ Türk, Kürt, Arap” söylemiyle açıklamaya çalıştıkları “çok kimlikli, çok dilli, çok hukuklu Osmanlı Milleti” ile birilerinin Türk ulus kimliğini yine yok sayarak tüm etnik ve dini kimlikleri eşit kabul ettikleri “çok kimlikli, çok dilli, Eşit vatandaşlık” da aynı kapıya çıkmaktadır.

Her ikisinin de ortak amacı Türk ulus kimliğini ortadan kaldırarak ülkeyi emperyalizmin talepleri doğrultusunda parçalayıp ulus olmaktan çıkararak etnik ve dinsel kimlikler federasyonuna dönüştürüp ulusal pazarı yok ederek ülkeyi sömürge yapmayı amaçlamaktadır.

Demek istediğim,

Ya emperyalizmin dayatmalarına boyun eğerek Osmanlı Millet Sistemi ya da Eşit Vatandaşlık adı altında çok parçalı, federatif, küçük, zayıf devletçikler haline geleceğiz ya da ulusal kimliğimizi ekonomimizle birlikte koruyup ulus olmaya devam edeceğiz.

Ortası yok.

    21-08-2025

 Nusret KEBAPÇI