Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Hüseyin Benek

GENÇLİK BAYRAMINDA, GENÇLİĞİN GELECEĞİ!!

GENÇLİK BAYRAMINDA, GENÇLİĞİN GELECEĞİ!!

(Gençleri Nefessiz Bırakmayalım)

Ülke ve Başkenti İstanbul işgal edilmiş, işgalciler mevcut yönetime istediğini yaptırıyorken, bir bölüm vatansever bu durumu kabullenememiş ve 19 Mayıs 1919 da bu duruma karşı milli direnişi örgütlemek ve vatanı işgalden kurtarmak için Samsundan Anadolu’ya, yani milletine güvenen bir komutan, halkına doğru büyük bir adım atmış… Bu adımın atıldığı gün olan 19.Mayıs, bu adımı atan önderi anma ve bu adımı gerektiğin de atacak olan gençliğe armağan edilen bir bayram günü olmuş… Bu adımın atıldığı gün… Biz gençliğin bugün ki haline bakalım, ne kadar bayram yapılır hal var ona bakalım mı? Gençliğimiz geleceğinden ne kadar umutlu, bu dudum onlara nasıl yansıyor?

Hepimiz hayatın içindeyiz, bizde genç olduk, bu sıkıntıları en katmerli haliyle yaşadık, öte yandan yeğenlerimiz, kardeşlerimiz, akrabalarımız, komşularımız olan gençler var, bunlar ne yapmaları gerekirken, ne yapıyorlar? Gelecekten umutları, beklentileri nedir? Bu gençleri egitmekle sorumlu olan ve onlarla daha çok zaman geçirdiği için onları daha iyi tanıyan bu hocamızdan gençlerin yaşadıklarını dinleyelim mi?

Geçenlerde beni bir öğrencim aradı hocam bunalıyorum, nefes alamıyorum dedi, hocamız kafasında öğrencisini canlandırdı, fiziki hiçbir rahatsızlığı yoktu acaba neden nefes alamıyordu? Hoca, hocalığını yaptı ve öğrencisi genci dinledi, ciddi şikâyetleri vardı…  Öğrencisinin anlattığına göre tüm yollar tıkanmıştı, hoca bu kadar cıvıl cıvıl, neşeli gencin bu hale gelmesine dayanamamış gözlerinden yaşlar gelmeye başlamış bana anlatırken de gözleri doldu…

Egitim almıştı, okulunu hatırı sayılır bir derece ile bitirmiş, stajlarını yapmış, meslegini edinmiş, tam da hayata atılacakken evde kalmıştı… Evin duvarları üstüne üstüne geliyormuş… Neden acaba acaba? Bu soruyu ülkeyi yönetenlere soralım, bu gençler, 5 yıl ilkokulda 3 yıl ortaokulda, 3 yıl lisede, 4 yıl üniversite de okuyarak, içinde yaşadıkları topluma meslekleriyle katkılar sunmak istegiyle mezun oluyorlar… Bunun için 16 yıl okuyorlar, bu nedenle hayattan beklenti içine giriyorlar, bu beklentilerin en azı bile karşılanmazsa, gençler nasıl nefes alsınlar…  Hocam öğrencisi olan bu genci arıyor soruyor ve sanki bir ana baba gibi ilgileniyor, kendisine teşekkür ederiz… Başka gençler ne yapıyor, üç genci yakından inceleyelim mi?

Birinci genç, yukardaki on altı yılı sınıf tekrarı yapmadan egitim fakültesi TDEB mezun oldu, KPSS den hatırı sayılır bir puan aldı 3 yıldır evde kaldı.. Neden acaba, ülkeyi yönetenleri hep alkışlayacakmıyız, yoksa böyle eksigi, gedigi, sorunları hatırlatacakmıyız? Şunu diyemiyecekmiyiz, bu gençlerin hali ne olacak, onlar nasıl nefes alacak?

İkinci genç, meslek lisesini bitirdi askerligini yaptı iş bulmak için iş kurumuna kayıt oldu, 5-6 yıldır haber cıkmadı, evde kaldı.. Neden acaba? Bu genç geleceğe nasıl umutla baksın, bu soru ülkeyi yönetenlerin düşüncelerinden hiç gitmemeli, degil mi?

Üçüncü yakından baktığımız gençler, gençliğin verdiği hormonlarla daha kolay aşık olarak genç, aşk ve sevgi sözleriyle severek evlendiler, bir de nur topu gibi çocukları oldu…. İyide gelirleri 4200 liraydı, kira 2.500 lira, anne olan genç çocuğuna bakmak zorundaydı, baba olan genç çalışıyor sadece 500 liraya yakın yol parası veriyordu…  2.500 kira, 900-1000 faturalar, 900-1000 lira mutfak masrafı, 900-1000 lira faturalar derken çocuklarına mama, bez, süt alamıyorlardı.. Bu gençlerin sevgisi evliliklerini kurtaramadı… İkisi de istemeye, istemeye ayrıldılar, geri ailelerinin yanlarına döndüler, baba emekli, anne ev hanımı onlarında durumu pekiyi değildi. Ama evlat kapıda bırakılmazdı buyur edildi… Azıcık aşlarını paylaşmaya devam ettiler, hatta çocuklar kırılmasın, üzülmesin diye hiçte laf etmediler, ama çocuklara bu ev dar geliyor, bu şartlar elem veriyor ve çocuklar nefes alamıyordu… Anne olan genç çocuğunu da alıp ana evine gelmişti, onun durumu biraz daha zordu, hem kendi ihtiyaçları hemde çocuğunun ihtiyaçları görülmesi gerekiyıordu… Durum zordu, anne bırakın geleceğe doğru umutla bakmayı, nefes almada zorlanıyordu, anne nefes alamazsa çocuk nasıl nefes alabilirdi ki? Anne zorda olsa nefes almaya devam etti, geleceğin belirsizliği omuzlarına büyük bir yük bindiriyordu… Bu gençlere önerim, sabırlı olun, aile ve devlet desteklerinden yararlanın ama bu durumu kanıksamayın çıkış arayın iş arayın, bu arada sürekli sorunu düşünerek kendinize işkence etmeyin öneririm.. Bizde umutsuzluğa kapıldığımız anlar oldu, her şeye rağmen bu şartları aştık, şahsen ben yeterki sağlık olsun, aşılamayacak sorun yok diye düşünenlerdenim… Ayrıca bu bayram spor bayramı, spor hem saglıklı yaşamak, hem güçlü olmak, hem ruhsal acıdan dingin olmak için insana destek olmaktadır, yaşam için gereklidir… Hem de kariyer yapma acısından bir çıkış yolu, nefes alma yolunuz olabilir… Yolunuz acık olsun diyerek, devam edecek olursak…

 Devam edelim mi, gençlerin hayatına mercek tutmaya, yok etmeyelim çevremizde bu tür sorunları yaşayan gençlere, yargılamadan yardımcı olalım… Asıl yardımcı olması gereken yönetimlere de görev ve sorumluluklarını hatırlatalım, anlatalım…

Öncelikle, bu çocuklara/gençlere yardımcı olacak olanlar, bu ülkenin kaymağını lüks için de sınırsızca yiyen, sermayesini ve kurumlarını siyaseten ve bürokraten yönetenler olmalı, bu çocukların neden nefes alamadığını ailelerinden de önce onlar bilmeli, görmelidir… Kamu kaynaklarıyla belli kişilere ayrıcalık yaratmak yerine, bu kaynaklar hem iş yaratmak için, hemde sosyal yardımlar için kullanılmalı ki, gençler ve genelde toplum nefes alabilsin… Ülke, gençleri neden bu noktada derseniz, her sorunun bir nedeni var derim, ve şunları söylerim…

 Ülkenin sermayesini ve imalat sanayisini, üretim ve hizmet sektörlerini elinde tutan patronlar 3-5 milyonluk arabaya binmek yerine, 3-5 milyonluk evlerde oturmak.. Sürekli üretmeyen binalar yapmak yerine daha makul seviyede yaşayarak bu gençler için iş alanları üretilebilir, nefes alamayan milletdaşınız, vatandaşınız, daha dar baktığımızda akrabanız olan gençlerin nefes almasına yardımcı olunabilirdi.. Hala olunabilir, olunmalıdır… Son olarak..

Gençlerimiz nefes alamıyorsa, geleceğe doğru umutsuzca bakıyorsa, geleceğimiz karanlık demektir, siz ne kadar zenginlerseniz zenginleyiz, hangi makama gelirseniz gelin, içinde yaşadığınız toplumu, yönettiğiniz toplumun gençlerini, ticaret yaparak para kazandığınız toplumun fertlerini düşünmüyorsanız.. Eninde sonunda sizin de işleriniz ya bozulacak, yada bozulacaklar.. Bu nedenle, birbirimize vatandaşlık, milletdaşlık gibi hukuki ve ruhi gizli veya akrabalık gibi acık bir bağla bağlı olduğumuzu unutmayalım, herkes öncelikle yöneticiler, sermaye sahipleri, sonra biz ve gençler gençler olmak üzere birbirimize sahip çıkalım ki.. Gençler onlara yakışan şekilde nefes alsın yaşasın, tüm toplum huzur içinde yaşasın.. Bu bayram gününde uçtuk kaçtık diyenlerin çok olacağını düşünerek, ben sorunları gündeme taşıdım, biraz bayrama gölge etsede, bunların da bilinmesi gerekiyordu diyerek… Gençlere siz yeterki o gençliğin verdiği enerjinizi iyi kullanın, her sorun aşılır, aşarsınız, gönlünüze göre bir yaşam dilerim.. Selam ve Sevgilerimle…

Hüseyin Benek – 19.5.2022 ** baskentPostası.com —

YORUMLAR

Bir yanıt yazın

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER