İstanbul Üniversitesi Su Bilimleri Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Saadet Karakulak, konu ile ilgili açıklamalarda bulundu. Karakulak, ” İstanbul Boğazı’nın özellikle kuzey bölgesinde gırgır avcılığı yapılabiliyor. Yasal olarak da bu uygun çünkü 24 metreden derin sahada gırgır balıkçılığına, balıkçılık yönetiminde müsaade edilmekte. Fakat bunu bilimsel olarak değerlendirdiğimizde aslında boğazlar balıkların geçiş noktaları. Biz biyolojik koridor olarak nitelendiriyoruz. Farklı iki deniz bölgesinde göç eden balıklar, bu noktalardan geçerken boğazlarda, özellikle durarak vücut adaptasyonunu geliştirdikleri sahalardır. Bu sahalarda yoğun avcılık faaliyetinin olması balık stoklarını olumsuz etkileyecektir. Balık stoklarımıza baktığımızda her yıl av miktarımızın git gide düştüğünü görmekteyiz” diye konuştu.
“BALIKÇILAR SIĞ ALANLARDA AVCILIK YAPAMAZ”
İstanbul Boğazı’nda geçmişten günümüze her zaman balıkçılık faaliyetinin yapıldığını hatırlatan Karakulak, “Yapılan faaliyet genellikle geleneksel, küçük ölçekli balıkçılık düzeyinde kalmıştır. Fakat son yıllarda teknolojinin gelişmesi ile balıkçılık faaliyetlerinin daha da büyümesine yol açıldı. Önemli olan aşırı avcılığın yapılmaması lazım. Endüstriyel teknelerin avcılık kotası olmadığı için fazla avcılık yapabilmekte. Hem deniz çayırlarını korumak hem de küçük ölçekli balıkçıya avcılık yapabilecek alanı bırakmak için endüstriyel balıkçılar 24 metreden sığ alanlarda avcılık yapamazlar” dedi.