Evet, kalbinde zekası var. Kalbimiz sadece kan pompalamıyor. Yıllarca duygularımızın kalpte olduğunu düşünsekte, aslında duygular beyinde başlıyor.
Doğduğumuz andan itibaren, anne ve babamızla başlayan, sonra eğitim hayatıyla birlikte öğretmenlerimize kadar devam eden, büyüme çağımıza kadar bize çoğunlukla öğretilen mantıklı olmak, duygularımızla değil, aklımızla hareket etmek üzerineydi.
Aklımızı kullanmakta elbette bir sorun yok, Allah insana akıl vermiş, olasılıkları değerlendirip en doğru seçimi yapması için. Peki tüm dinlerde ve kültürlerde duyguların merkezi olarak kabul edilen kalbimizi bu kadar arka plana itmek, koşulsuza sadece beynimize, aklımıza güvenmek, kalbimizden geçeni, O’nu heyecanlandıranı göz ardı etmek nelerden vazgeçmenize sebep oldu hiç düşündünüz mü? Evlenirken, mesleğinizi, işinizi seçerken, bugün dahi bunları sürdürürken… Mantıklı olanı mı, yoksa kalbinizi çarptıranı mı seçiyorsunuz?
Bence her zaman aklımızı değil, kalbimizi de dinlemeliyiz. Çok fazla mantık çalıştırdığımız zaman kalbimizin sesine sağır oluyoruz. Oysa içinde sevginin, şefkatin, merhametin olduğu kalbimizin sesini duymaya izin vermeliyiz. Kalbimizin sesine kendimizi kapatırsak robottan bir farkımız kalmaz. Ruhumuzun aynası kalbimizdir. Hayat bir dengeden ibarettir. O dengeyi sağladığımızda her şey çok daha iyi olacaktır.
YORUMLAR