Kitap Tanıtım "TAVAN ARASI"
Bu kitap çıkmadan önce şöyle bir eski notlarıma baktım. Neyi, ne zaman yazmışım merak ettim kendimce. Bulduklarım arasında en eski şey 2007 yılına ait bir şiir oldu. Şimdi ki halimle kıyasladığımda baya ilerlemişim diyorum. Yazdıkça mı geliştirdim kendimi yoksa yaşadıkça mı bilmiyorum. Bunu daha sonra uzun uzun düşünürüm. Fakat şu an düşündüğüm tek şey sonunda paylaşmaya karar vermem.

Bir şeyler yazdığımı bilenlerin sayısı bir elin parmağını geçmez. 12 yaşında yazmaya başlayan biri için baya ağzı sıkılık gerektiren bir durum. Şimdi düşününce on altı yıllık bir karalama geçmişi olduğunu görüyorum. Fena sayılmaz!
2020 yılında yayımlamaya hazır halde olan bir kitap için, birkaç yıl daha beklemek böyle düşününce devede kulak kalıyor. Yahya Kemal’in bir tamlama için yirmi beş yıl beklemesi de benimkiler için aynı tabiri gerektiriyor. Yahya Kemal ne düşündü de onlarca yıl bir tamlama için bekledi bilemem ama ben neden, neyi bekledim çok iyi biliyorum.
İstedim ki bu yönüm herkes tarafından bilinmesin. Eğer varsa ki bir şair içimde, bırakayım benimle yaşasın. Aynı suyu içelim. Ben su içtiğimi düşünürken o yağmuru ve gözyaşını anımsasın. Aynı yolda yürüyelim. Ben kaçıracağım otobüsü düşünürken o yaprakları ve insanları seyretsin. Bazen benimde fısıldadığım şeyler oldu kalemine, bazen onun bana öğrettikleri. Böyle böyle yaşadık yıllarca birlikte.
Ne oldu da paylaşmaya karar verdiğimi soracaksanız eğer, cevabını tek bir ağızdan vermem de zor olacak. Hayatımın bir noktasında, bir şekilde olmuş insanlar verdi bu cesareti. Bir tanesi; “yazdıklarına ihtiyacı olanları düşün, şiirlerinde kendilerini bulacaklar” dedi. Doktor muyum ben dedim! Bir tanesi klişe bir girişle; “şiir yazılana kadar şairlere aittir, yazıldıktan sonra onlar artık size ait değil” dedi. Çoçuklarımı kimseyle paylaşmam dedim! Bir diğeri ki en komiği buydu; “güzel bir kek yapmışsın ve bunu herkes tatsın” dedi. Önce çok güldüm sonra da tek başıma onu yemenin hazzını anlattım! E haliyle canı çekti. İşte orda anladım bazı şeyleri.
Neler yazdıklarımı az da olsa bilenler, yazdıklarımın iştah açıcı derecede güzel olduklarını gösterdiler bana. Herkesin ağzından bir kez bile olsun çıkartmış olduğu kelimelerden bir imparatorluk kurmuştum. Tek bir fark vardı, ben bunu çok daha güzel hale sokuyordum. Hangi kelime hangisiyle yan yana gelmeli çok iyi biliyordum. Birde lanetim vardı… Hissediyordum.
Ben Caner YÜREKYAKAN. Bu kitabın yazarıyım.

*Tavanarası'nın hikayesi nedir, neden tavanarası?
Tavanarası, belli bir dönemi kapsayan süreçte yazılmış olup, bir köşeye terk edilmiş şiirlerden oluşan bir çalışma oldu. Kitapta yer alan şiirler ne ilk ne de son şiirlerim, fakat içerik olarak yalnızca o dönemde yazdığım şiirlerin yer almasını istedim. Hem konsept bir çalışma hem de içinde tuttuğum kelime dolabının kilidini açmak adına heyecanlı bir ilk adım oldu benim için.
Neden Tavanarası sorusuna gelince… Kitaba adını veren o şiir, gerçek anlamda bir tavan arasında yazıldı. Bir yaz ziyaret için gittiğim babaannemin evinde, çocukluğumdan kalan ne var ki diye merakla çıktığım o karanlık yerde yazmıştım bu şiiri. O derin karanlıkta gördüğüm örümcek ağı kaplı, unutulmaya yüz tutmuş ve her yeri paslı ne varsa romantik bir dille yoğrulmasıydı Tavanarası.
*Neden şiir, şiiri tercih etmenizin sebebi nedir?
Eski çalışmalarımı şöyle bir yokladığım zaman bulduğum ilk şeyin 2007 yılına ait bir şiir olduğunu gördüm. Yani ben; yazmaya, edebi türler içinde en zor olanı, milyonlarca hikayeyi ve onlarca duyguyu bir kaç kelimeye sığdırmak zorunda kaldığımız şiir ile başlamıştım. Bunun lehime ve aleyhime "elimden geldiği kadar Türkçeleştirmek gerekirse" iyi gelen yanının olduğu kadar kötü gelen yanları da oldu kalemimde. Henüz okumalarını tamamlamamış "hala tamamladığımı düşünmüyorum" bir çocuk için kalem tutmaya şiirle başlamak imgelerimi kısır bir döngüye sokmuş olabilir. Fakat bunun yanında da şiir yazmak için ilham beklemek zorunda da kalmıyorum. Bu, yanında getirdiği artı bir güzellik diye düşünüyorum. Şiiri okumayı da yazmayı da seviyorum. Üzerime giydirdiği ne kadar iyi kötü ruh hali varsa hepsiyle birlikte şiirin bizatihi kendisini seviyorum.
*İlk kitap yazarlar için zor olur derler, tavanarası içinize sinen bir çalışma oldu mu?
Hele ki bir şiir kitabıysa! Hangi şiiri eklesem, hangisini çıkartsam, hangisi hangisinden sonra gelse… Dediğim gibi Tavanarası'nda yer alan şiirler benim en sevdiğim veya en güzel bulduğum şiirlerimi kapsayan bir çalışma olarak çıkmadı. “Kitapta yer alan 52 şiir, belli bir dönemi zaman çizelgesi halinde anlatan bir roman aslında.” Bunun da okuyucuya geçip geçmediğini zaman içinde gelen yorumlarla gözlemleyebilirim. Ayrıca kitap içinde yer alan şiirler belli bir dönemde ve belli bir konsepte hizmet etmek için yazıldığından dolayı, topyekûn bir rafa kaldırma ve orada muhafaza etme söz konusu olmuştu. Tavanasrası çalışması rafta beklediği sıralar daha çok okuma yapmış ve şiirlerimde yeniliğe, revizyona girmiştim. Fakat gün; kilidi kırmaya gelince de o rafta duran çalışma ile okuyucu karşısına çıkmak istedim.
*Gelecek projeleriniz neler?
Şu an ilk kelimelerini yazmaya başladığım ama üzerini toz tutmaya başlamış bir roman çalışmam var. Kelimelerim cebimde hazır, olayları ve karakterleri biraz daha sindirmek, birazda eksik bulduğum okumalarımı tamamlamak için bekliyorum. Fakat onun öncesinde Anlatı türünde bir kitabım var onu okuyucu karşısına çıkartmak istiyorum. Roman sonrasında gelecek. En kısa sürede tamamlayıp okuyuculara sunacağım.