Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Muhsin Akıl

KÜRESEL ENERJİ TEHLİKESİ: Bilinçsiz Enerji Tüketimi Ekonomik Krizlerin Habercisidir

Dünyadaki son gelişmeler ve son olaylar insanlık üzerinde olağanüstü korkular oluşturmaya başladı. Küresel ısınma ve iklimsel değişim, pandemi, virüs vs. salgın hastalıklar, dünyayı kasıp-kavuran yangınlar, küresel ve ülkesel ekonomik krizler, bazı ülkeler arasındaki savaş ve gerilimlerden kaynaklanan nükleer tehditler vs. daha birçok neden geleceğe yönelik endişelerimizi artırmaya başladı. Bilhassa ekonomik açıdan… Ekonomi deyince de ilk akla gelen enerjidir. İşte bugünkü konumuz olan ekonomi ve enerji arasındaki etkileşimin yatay, dikey, paralel çapraz bağlantılarını masaya yatırıp irdeleyeceğiz.

Ekonomi ve enerji konusunda ne kadar uzman olmasak da yaptığımız araştırmalar, edindiğimiz bilgiler ve gündemdeki haber kaynakları bizi bu konuda yazmaya itmiştir. Çünkü bir birey/vatandaş ve araştırmacı gazeteci-yazar olarak bu konuda duyarsız kalmak bize yakışmazdı. Ekonomi ve enerji birbirini tamamlayan, birbirinin içine geçmiş, birbirini etkileyen iki önemli alandır! Yani, enerji tüketimi, ülke ekonomilerini olumlu veya olumsuz olarak büyük ölçüde etkilemektedir. Ekonomik açıdan geleceğin dünyası enerji kaynakları üzerine inşa edilmekte… Hatta yeni ve alternatif enerji kaynakları arayışı içine giren ülkeler kendi aralarında adeta yarış etmekteler.

Dünya ülkeleri ekonomileri üzerine yoğunlaştığımız zaman en dikkatimizi çeken hususun enerji olduğu ortaya çıkmaktadır. Bugün dünyadaki başlıca enerji kaynakları arasında petrol, kömür, doğalgaz, hidrolik, nükleer, biyokütle, dalga-gelgit, güneş ve rüzgardır. Dünyadaki en büyük yenilenebilir enerji kaynağı güneştir. Kısaca İçinde bulunduğumuz dünyada bugün en ekonomik enerji kaynağı olarak rüzgar ve güneş enerjisi olduğunu söyleyebiliriz. Yeşil teknoloji yönünden en ucuz enerji kaynağı güneştir. Geleceğin enerji kaynakları arasında hidrojen, gelgit enerji, uçan rüzgar türbini, nükleer çöp ve alg enerjisi yer almaktadır.

Ekonomik büyümenin, genel oranlama yönünden küresel ölçekte sosyal ve endüstriyel kalkınmanın yegane göstergesi enerji tüketimidir. Enerji tüketimi ekonomik büyümeyi desteklemektedir. Türkiye’nin ekonomik büyüme hızını ölçümleyebilmemiz için enerji tüketimi ile karşılaştırmamız gerekir. Ülkeler arasındaki ekonomik büyüme ölçümünün bu perspektiften yapılması doğru orantılı bir sonuca götürecektir.

Ekonomik büyümenin enerji tüketimini artırdığını düşündüğümüz zaman tersinden bir mantık yürüterek enerji tüketiminin ekonomik büyümeye yol açtığı soncu ile karşılaşırız. Yani enerji tüketiminin sürekliliği ekonomik büyümeyi etkilediği sonucuna ulaşırız. Enerji ekonomisini finans odaklı yönlendirdiğimizde enerji kaynaklarının üretimi, dağıtımı ve tüketimi enerji sektörünü doğurmaktadır.

Öte yandan dünyadaki nüfus artışı da ülkelerdeki enerji tüketiminin artmasına sebep olmaktadır. Buna paralel olarak gelir artışının da enerji tüketiminde büyük etkisi vardır. Yani, gelişen ve büyümekte olan sanayileşme,  teknoloji, kentleşmeler enerji tüketiminin her geçen gün daha çok artmasına sebep olmaktadır. Bu yüzden de dünyada enerji üretimi ve tedariki sıkıntısı çeken bütün ülkeler enerji tasarrufuna gitmek zorundadır.

Enerji konusunda dünyadaki tüm ülkeler tasarrufa giderken sadece Türkmenistan’da devlet politikası olarak elektrik, su, doğalgaz ve tuz ücretsiz olarak halka verilmektedir. Türkmenistan’daki bu durum kaç yıl sürer bilinmez ama mutlaka Türkmenistan da tasarrufa gitmek zorunda…

Türkiye’nin ekonomik hidrolik kaynaklı enerji potansiyeli yüzde 57, rüzgar potansiyeli yüzde 85 ve Jeotermal kaynak potansiyeli ise yüzde 95’tir. Asıl önemlisi sınırsız enerji kaynağı olan güneş enerjisini Türkiye’nin her bölgesinde kullanmaktadır. Türkiye enerji ihtiyacı konusunda Çin’den sonra 2. sırada yer almaktadır. Çünkü enerji ihtiyacının büyük oranını dışardan karşılamaktadır.

Türkiye elektrik üretiminde 35 ülke arasında 14. Sırada yer almaktadır. Kaynaklara göre dağılımı ise yüzde 30’u hidrolik enerji, yüzde 24,1’i doğal gaz, yüzde 20,7’si kömür, yüzde 11’i rüzgâr, yüzde 9,9’u güneş, yüzde 1,6’sı jeotermal ve yüzde 2,6’sı ise diğer kaynaklar olarak sıralayabiliriz. Türkiye enerji ihtiyacındaki elektriği ortalama yüzde 33.25 payla hidroelektrik santraller, yüzde 8.72 rüzgar enerjisi ve geri kalanını da jeotermal, güneş, fuel-oil, biyokütle gibi diğer kaynaklardan üretmektedir. Yani, Türkiye enerji kaynakları bakımından hidroenerji, jeotermal, güneş ve rüzgar enerjisi olarak potansiyel bir zenginliğe sahiptir. Türkiye, yenilenebilir enerji kaynakları açısından dünyanın en iyi bölgeler arasına girmektedir.

Ortaya çıkan bu sonuçlar Türkiye’nin enerjide dışa bağımlığı olduğunu aleni bir şekilde göstermektedir. Türkiye’nin enerjideki dışa bağımlılık oranı ise yüzde 74’tür. Elektrikte, fosil yakıtla üretim oranı yüzde 64’tir. Elektrik enerjisi üretiminde kullanılan yakıtın yüzde 85’ini ithal etmektedir. Türkiye doğalgaz ihtiyacını en çok karşıladığı ülkeler arasında Rusya, Azerbaycan ve İran gelmektedir.

Türkiye, uluslararası enerji verimlilik yönünden karnesi bir hayli düşüktür. Enerji verimlilik yönünden 25 ülke arasında Almanya, İtalya ve Fransa başı çekerken Türkiye 16. Sırada yer alıyor. Bu nedenle de Türkiye dışardan elektrik satın almak zorundadır. Dünyada enerjide ithalata muhtaç/bağımlı ülkelerin yüzdelik oranlaması bir hayli ilginçtir. Yüzde 103 ile Malta ilk sırada,  yüzde 96 Kıbrıs ikinci sırada, yüzde 95 Lüksemburg üçüncü sırada,  yüzde 80 Portekiz dördüncü sırada yüzde 77 ile Türkiye beşinci sırada geliyor. Ayrıca Türkiye 3 ülkeye elektrik ihraç etmektedir. EPDK verilerine göre Türkiye 2020’de 2,8 milyar kilovatsaat elektrik ihracatı yapmıştır.

Elbet ki Türkiye kendi elektriğini üretmekte… 2020 verilerine göre Türkiye 100 milyar 651 milyon 208 bin kilovatsaat elektrik üretebilmiş. Üretilen elektriğin pay oranlaması doğal gaz yüzde 17, ithal kömür yüzde 20.87, yerli kömür 14.89’dur. Bu sebeple ülkemiz enerji verimliliğinde bir hedef belirlemesi gerekiyordu. Ulus Verimliliği Eylem Planı kapsamında (2017-2023) bina, hizmetler, enerji, ulaştırma, sanayi ve teknoloji, tarım ve yatay konulardan oluşan 6 kategorideki eylem planı ile 2023 yılında enerji tüketimini yüzde 14 azaltmayı hedeflemiştir.

Türkiye ayrıca 2023 yılında 103 bin megavatı aşan kurulu gücün yaklaşık 55 bin megavatını yenilenebilir enerji tesisleri oluşturmayı hedeflemiştir. 2023 yılında Türkiye ekonomisinde yüzde 2,8 büyüme beklenmektedir.

Bugünden sonra dünyada enerji verimliliğini artırmak ve enerji tüketimini artırmak için yeni projeler hazırlanmalı. Enerji tüketimini kontrol altına almak insanlık için çok büyük bir önem arzetmektedir. Şayet tüm insanlık olarak enerji verimliliği konusunda hassas davranılmaz ise maliyetler artmakla birlikte enerji üretimi ve tüketimi sırasında atmosferdeki sera gazlarının yol açacağı karbon salınımının büyümesi ile birlikte canlı ekosisteminde gerçekleşen olan bozulmanın yol açacağı sonuçlar insanlık için çok tehlikeli yaşamsal sonuçlar doğuracaktır.

Dünya bir an önce enerji tasarrufuna gitmeli. Bütün ülkeler bu konuda çok duyarlı olmalılar. Bireyden, aileye, aileden topluma, toplumdan devlete küresel bir enerji tasarrufuna gidilmeli. Kullanılan lambalar, elektrikli ve elektronik aletler dahil olmak üzere elektriğin kullanıldığı her saha ve alanda tasarrufa gidilmelidir. Araç-gereçler, otomobiller, evler, işyerleri, fabrikalar, devlet daireleri vs. genel olarak enerji tasarrufuna gidilmesi o ülkeye çok büyük faydalar sağlayacaktır. O yüzden Türkiye bu konuda öncülük yapabilir. Enerji tüketimi konusunda toplumsal tasarrufa gitme yönünde bazı projeler hazırlayarak ilk adımı atabilir. Nasıl ki uluslararası birçok sorunda öncü/lider ülke konumuna yükseldi bu konuda da öncü/lider olabilir. Çünkü gelecekte enerji kaynaklarının tükenmemesi öncesinden yapılacak olan enerji tasarrufundan geçmektedir.

YORUMLAR

Bir yanıt yazın

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER