Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Ramazan Ercan BİTİKÇİOĞLU

Pitbull ve Beyaz Türkler

Gaziantep’te pitbull cinsi iki köpeğin saldırdığı dört yaşındaki bir çocuğun ağır yaralanması ile «Beyaz Türkler» arasında pek bir bağ yok.

«Beyaz Türkler» daha ziyâde vesâyet rejimi alâkalı bir mevzu.

İstanbul’da çok zengin tabakadan Boğaziçi aşireti de denilen kesim var. Yalnız İstanbul’un değil, tüm Türkiye’nin kaymağını yiyen bu aşırı zengin tabaka için «Beyaz Türkler» deniliyorsa da tam olarak iş böyle de değil.

Üstad Mehmed Şevket Eygi, 2006 yılında yazdığı «Beyaz Türkler ve Gri Türkler» başlıklı yazısında konuyu tafsilatlı olarak anlatıyordu: “Onlar Türkleri iki kategoriye ayırırlar. Beyaz Türkler, Gri (yàni onlardan olmayan) Türkler” diyordu

Üstad, kendilerine beyazı, kendilerinden olmayanlara da giri rengi reva gören takımın özelliklerine dikkat çekiyordu. Fakat Beyaz’ların hususiyetleri içinde “pitbull köpeği sahibidirler” diye bir madde bulunmuyordu.

Mâmâfih evinde (bahçesinde değil) köpek beslemek özentisi de yine bu «Beyaz Türkler»in halkına yabancılaşmış (yüzde 1,5’luk) kesimin ülkeye soktuğu abukluklar cümlesindendir.

Bizde asil insanlar, halis muhlis Müslümanlar evin içine köpek sokmaz, yalnızca kedi beslerlerdi . Kedi ise ne dinen ne tıbben necis değil.

Hattâ evinde kedi beslemenin bereket olduğu rivâyeti var Peygamber efendimizden (sallallahü aleyhi ve sellem).

«Beyaz Türkler»in o köpek cinsiyle (Pitbull) pek bir alâkasının olmadığı áşikâr. Üstadın bahsekonu yazısından ilerleyelim:

“Onlar bu memleket nüfusunun, bilemediniz yüzde bir buçuğunu teşkil ederler. Tesir ve ağırlık bakımından ise yüzde doksan dokuzdan kat kat fazla ağırlıkları vardır. Medyaya hâkimdirler, köşebaşlarını ele geçirmişlerdir, her yere sızmışlar ve kadrolaşmışlardır.

Demokrasi derler, demokrasiye zıt ve ters ne varsa hepsini yaparlar. Egemenlik ulusundur derler ama aslında “Egemenlik bizimdir” zihniyetiyle hareket ederler. Evrensel insan hak ve hürriyetleri derler, bunları “yerliler” yàni çoğunluk için geçerli saymazlar.

Felsefeleri şudur: Millet câhildir, onu tek başına bırakırsanız uygarlık dışı yollara sapar, ülke karanlıklar içinde kalır. Rüşdünü isbat edinceye (çıkmaz ayın son çarşambasına) kadar onu bizim gütmemiz, yönlendirmemiz gerekir…

Eşitlik kutsal bir değer olabilir ama onlar daha eşittir. Halkın elbette din ve inanç hürriyeti vardır derler, lâkin bu hürriyete kendi kafalarına, kendi isteklerine, kendi menfaatlerine göre keyfî sınırlar çizerler.

Meselâ bir Japon kadını veya erkeği, kendi millî ve geleneksel kıyafetleri olan kimonoya bürünebilir ama bir Türk millî kıyafetle gezemez. Çünkü onlar böyle bir şeyi istemez, buna izin vermez.

Konuyu neden mühimsediğimiz sanırım belli oldu. «Beyaz Türkler» meselesini yukarıda çok cüz’i bir kısmını dile getirebildiğimiz hususiyetler yanında yàni böylesi devasa bir meseleye pitbull hacminde bir bakış işin aslını gözden kaçırtır.

«Beyaz Türkler»i “Türkiye’nin Pitbulları” diye anlatırsanız buna iştirak ederim ama onların yukarıda çok azını dile getirebildiğimiz özelliklerini değil de (belki bir kısmının) pitbull sahibi olduğu kısır ve ters tarifine asla cevaz veremem, bunu ziyâlı hiç kimseye de yakıştırmam. 29.12.2021

YORUMLAR

Bir yanıt yazın

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER