Bunlar ya milleti toptan beyinsiz yerine koyuyor ya bizzatihi kendileri beyinsiz. Birilerinin sözcüsünden biri Gülşen’in “İmam hatipte okumuş daha önce kendisi, sapıklığı oradan geliyor” sözlerinin «şaka» olduğunu yazmış iyi mi?
Bunlara “birilerinin sözcüsü” diyorduk ya, “birilerinin avukatı” da diyebilirmişiz. Sözcü yazarının lafı, kadının avukatının sözlerinin birebir aynısı çünkü.
Avukat da bu «şaka» kaçamağını sosyal medyadan almış olmalı. Zira takip edenler bilir ilk tepkilerde zamane gençlik, «şaka yapmıştır» yollu twitler yazıyorlardı. Hattâ gruplarındakilerden bazıları da bunu diyenlere “doğru eşşek şakası olabilir” diye cevap vermiştiler.
Aferin avukata. Adam görevini iyi yapıyor. Ancak savcılar da, millet de enâyi değil. Yàni bunları kimse yemez.
Netekim yemediler. Yine de zanlı, verdiği ifadede, «şaka» savunmasına daha inandırıcı bir boyut katmaya çalışmış…
“Benim kadromda klavye müzisyeni olarak yer alan “Miraç” isimli arkadaşımın lakabı “imamdır”. Arkadaşlarla kendi aramızda ‘aptal, salak, sapık’ olarak şakalaşırız. Talihsizlik olarak bu iki kelime bir araya gelmiştir. Arkadaşımız imam hatipte okumamıştır. Miraç’ın soy ismini ve iletişimini hatırlamıyorum.
(…….) Ben orkestrama hitaben “beni seyircilerinin arasında omuzlarınızda taşıyın” demem üzerine bana okrestra arasından “seni imam taşısın” şeklinde cevap gelince bahse konu konuşma Miraç’la aramızda geçmiştir. Bu konuşma konsere katılanlara ya da medyaya hitaben yaptığım bir konuşma değildir.”
Savcının işine karışmak olmasın da, şu ifadenin tamamı kendi arasında bile çelişkili, tamamen tutarsız bir savunma.
Gelelim Sözcü’nün (Gülşen) avukatına…
Bu arkadaşlar düz liselerde yüzlerce sapıklık olurken bir tanesini olsun dile getirmez, İmam Hatip yahut Kur’ân kurslarında zuhur eden bir istisnayı ise, ayyuka çıkarırlar. Çifte standart, ikiyüzlülük bunların şiarıdır.
Sözcü arkadaş “İmam Hatip liseleri kutsal mıdır?” diye soruyor ve kendince cevaplıyor sorusunu. Kâh «şaka» diyor, kâh “İmam Hatip Liseleri kutsal mı ki haklarında hiçbir laf edilmesin, sapık da denilebilir her türlü çamur da atılabilir” gibilerinden laf sokuyor. Oysa kendini tekzip ediyor, haberi yok.
Deniz Zeyrek beye şunu da sorayım: Madem bu yazınızda «şaka» diyorsunuz, neden “Bir giyotininiz eksik” başlıklı yazınızda Gülşen’e katılmadığınızı, hattâ kınadığınızı yazdınız?
Yoksa “Şarkıcı Gülşen’in imam hatipliler konusundaki genellemesini kabul etmiyor ve kınıyorum. Zira sapıklık meselesi yapılan işle değil, karakterle ilgilidir ve bireyseldir…” cümlelerini gazete editörü falan mı ekledi yazınıza? Ki o cümlelerin altına bendeniz de imzamı atarım, pek doğrudur çünkü.
Demek ki «şaka» olarak görmemişsiniz hadiseyi. Ve demek ki kınamış, İmam Hatiplerin de düz liselerin veya Kur’ân kursu gibi müesseselerin de bir suçlamaya muhatap olamayacağını, suçların bireyselliğini savunuyormuşsunuz.
O hâlde neden çark ediyorsuz? Yakışıyor mu? Bakın “siz busunuz, size de bu yakışır” falan demiyorum. “Yakışıyor mu?” diye soruyorum.
Zira bir yazar olarak yüzde yüz farklı inançta olduklarımın dahi meslekî itibarlarını korumalarını istiyorum. Zira mesleğin itibarı benimle kaim değil. Bu işte birimiz hepimizi, hepimiz birimizi temsil ediyoruz yeri geldiğinde.
Biz demesek de ağzı torba olmayan nice eşhas, “Gazeteci değil mi, hepsi böyle” der, bazı kadınların “erkek değil mi hepsi aynı” demesi gibi. 29.08.2022
YORUMLAR