ANLAMAK MÜMKÜN DEĞİL...

Zam geldikçe trafikteki araç sayısı artıyor,
AVM’lerdeki restoran ve kafelerde yer yok...
Kendi kendime soruyorum:
1 bardak çayın 30 ile 50 TL olduğu buralarda bu yoğunluk ne?
Bu parayı bunlar nereden buluyor?
Evet, bu memlekette bir avuç insan çok lüks yaşarken, geriye kalan nüfus maalesef açlık sınırının altında yaşıyor.
TÜİK açıklıyor: Haziran ayı aylık enflasyon %1,37,
Yıllık ise %35,05.
Kirazın 500 TL olduğu bir ülkede bu rakamlara kargalar bile güler.
Türk-İş 2025 Haziran ayı Açlık Sınırı verilerini açıkladı. Artık 4 kişilik bir ailenin aylık zaruri gıda harcaması için gereken para 26.115,18 TL.
Bunu haziran ayı ortalama dolar kuru olan 39,44 ile hesapladığımızda, bir aylık açlık sepetinin 662,1 dolara dolduğunu anlıyoruz.
Evet, bir aylık açlık harcaması 662,1 $.
Açlık sınırı Eylül 2018’de 298,1 $ ve Kasım 2021’de 298,3 $ seviyelerini gördü. Aylık bazda bu düşüşler olsa bile, 2021 yılının 12 aylık ortalaması 340,2 $ seviyesinde gerçekleşti. Şu anda 12 aylık ortalama ise 614,9 $ etmektedir.
Kısaca, 12 aylık ortalamaya göre açlık sınırı 2021 yılından 2025 yılına 340,2 $’dan 614,9 $’a %80,7 artış göstermiştir.
Bu son 4 yılda ABD’de dolar bazında fiyatların ise yaklaşık olarak %18,6 arttığını görüyoruz.
EK: Açlık sınırı en düşükten (298,3 $) en yükseğe (662,1 $) ise dolar bazında tam olarak %122,0 artış yaşamıştır.
ABD’de fiyatlar son 4 yılda dolar bazında yüzde 18-20 bandında artarken, Türkiye’de fiyatlar yüzde 80 ila yüzde 120 civarında artış göstermiştir.
Şimdi kendimize soralım:
Türkiye’de fiyatlar dolar bazında sadece 4 yılda yüzde 100 civarı nasıl artmıştır? Bu artışı kim, nasıl becermiştir? ABD’de bile yüzde 18-20 olan dolar enflasyonu, nasıl oluyor da Türkiye’de yüzde 100’lere ulaşıyor?
ABD’li seçmenler bile yüzde 18-20 enflasyonu çok görüp iktidar değiştirirken, Türkiye’de bırakın TL enflasyonunu, fiyatların dolar bazında yüzde 100 artması iktidarı hiç sallamamıştır.
Neden?
Soruyu bir başka açıdan ilerletelim:
Ülkemizde yaşanan bu devasa pahalılık karşısında yabancı turistler bile tepkilerini göstermiş ve önemli beldelerimiz bomboş kalmıştır. Sosyal medyada görüyoruz: Marmaris boş, Bodrum boş, Didim boş, Kemer boş…
İyi ama İstanbul’un lüks restoranları hâlâ tıklım tıklım… Vale ücretleri bile 1-2 bin lira; sitelerde aidatlar 30-40 bin lira. Yollarımız ise siyah lüks araçlardan geçilmiyor.
Trafik hâlâ kilit.
Eskiden verdiğim örneği tekrar edeceğim: Takım elbiselerin 20-50 bin lira arasında olduğu bir AVM tıklım tıklım iken, çok yakınındaki AVM’de takım elbiseler 4-6 bin lira ama mekânlar bomboştu.
Size bir başka hatırlatmayı daha yapmak istiyorum: Türkiye gibi liderlik modellerinde iktidarların ve seçmen tabanlarının itaatkâr zenginlerle hiçbir sorunu olmuyor. Bu tür yönetimlerin hedef düşman kitlesi, orta sınıf dediğimiz beyaz yakalılardır.
Zenginliği ya da fakirliği iktidar belirlemiyor; kader belirliyor. Oysa beyaz yaka dediğimiz eğitimli kesimi okumak gibi dünyevi bir çaba belirliyor. O nedenle kaderle değil, dünyevi çaba ile mücadele ediliyor.
Ama bugün konuyu bir başka yere taşıyacağız.
Turistlerin bile tepki gösterdiği aşırı pahalılığa neden tabanlar tepki göstermiyor?
Yani ABD’de bile yüzde 18-20 dolar enflasyonu iktidarı devirirken, Türkiye’de yüzde 100 dolar enflasyonu neden çok rahat içselleştiriliyor?
Turistlerin bile tepki göstererek gelmekten vazgeçtiği ülkemizde, özellikle alt gelir grupları neden hâlâ sessizce kaderlerine razı olarak yaşıyorlar?
Bunu anlamak da mümkün değil.