GÖZLER ÜNLÜLERDE, FAKİRİN CEBİNDE MEÇHUL BİR EL
Bu ülkede neler olup bittiğini bilen pek yok.
Tam asgari ücret açıklanacakken bir bakıyoruz, gündem bir anda ünlülere yönelik uyuşturucu operasyonlarına kilitleniyor. Gözler oraya çevrilirken, vatandaşın cebine gizli bir el uzanıyor ve emekçinin cebinden sessizce para eksiliyor.
Türkiye’de gündem dediğimiz şey tuhaf bir hızla şekilleniyor. Dün akşam sofrada ne yediğini hatırlamayan insanlara, kimin burnunda ne kalmış, kimin telefonunda hangi görüntü varmış anında ezberletiliyor.
Garip bir rastlantı: Milyonlarca çalışanın kaderini belirleyen asgari ücretin açıklandığı günlerde ortalık bir anda toz duman oluyor.
Neymiş? Şu ünlünün telefonunda ne varmış, bu isim hangi maddeyle yakalanmış.
Bu tam anlamıyla bir “Cambaza bak” oyunu.
Millet ekran başında “Vah vah, ünlüler dünyası da ne halde” diye izlerken, arka planda cüzdanlar boşaltılıyor.
Asgari ücret artışı açıklandı. Oran yüzde 27. Yeni asgari ücret 28.075 TL. Ardından da klasik açıklamalar geliyor: “Enflasyona ezdirmedik.”
Rakamlar ortada. Hesap yapalım.
2024 asgari ücreti: 17.002 TL
2024 Aralık TÜİK enflasyonu: yüzde 44,38
2025 Aralık TÜİK enflasyonu: yüzde 31,07
Devlet, kendi açıkladığı resmi enflasyon oranları kadar bile koruma sağlamış olsaydı, ortaya çıkacak tablo net olurdu.
Hesap basit:
17.002 x 1,4438 x 1,3107 = 32.174 TL
Açıklanan rakam kaç?
28.075 TL
Aradaki fark 4.099 TL.
Üstelik bu fark, TÜİK’in kendi verilerine göre oluşuyor.
Biz ünlülerin telefonlarındaki mesajları, görüntüleri tartışırken, her ay emekçinin cebinden 4.099 TL eksiliyor.
Bu para ne demek biliyor musunuz?
Ekmek demek.
Elektrik, su, doğalgaz faturası demek.
Çocuğun okul servisi demek.
Kasabın önünden geçerken iç geçirip alamadığın et demek.
Aylık 4.099 TL, yılda yaklaşık 50 bin TL ediyor.
Bir asgari ücretli, yalnızca bu algı yönetimi ve “hedef enflasyon” hikâyesi yüzünden yılda neredeyse iki maaşını sessizce bırakıyor.
Sonra ne deniyor?
“Beklenen enflasyona göre zam yaptık.”
Hangi beklenti?
Hangi hedef?
Bu ülkede Merkez Bankası’nın yıl sonu enflasyon hedefini tutturan bir tabloya rastlamak zor. Yıllardır hedefler açıklanıyor, sonuçlar bambaşka çıkıyor.
Ekonomi sıkıştığında, enflasyon yükseldiğinde, alım gücü eridiğinde sahneye hemen bir magazin bombası sürülüyor.
“Bak şu ünlü ne yapmış.”
“Bak kimin cebinden ne çıkmış.”
Bu senaryoyu defalarca izledik. Birkaç gün konuşuluyor, sonra unutuluyor.
Ama market kasasına geldiğinde, ev sahibi kapını çaldığında, fatura eline ulaştığında gerçek bütün ağırlığıyla karşına çıkıyor.
Haberlere “uyuşturucu operasyonu” adı veriliyor.
Asıl operasyon ise bu haberlerle toplumun dikkatini dağıtmak, yoksulluğu, açlığı ve her ay eksilen o 4 bin lirayı görünmez kılmak.
Vatandaşa sunulan tablo çok net:
Önüne konulan yemeği kabul edersen yaşayacaksın, kabul etmezsen bedelini ağır ödeyeceksin.