Kınamadan Fazlası: Türkiye’nin Sessiz Ama Etkili Diplomasisi

Sevgili okuyucularım merhaba,
Ortadoğu’da ABD ile İran arasında kontrollü gerilim tiyatrosu oynandı. ABD, bilgi vererek İran’ı vurdu. İran cevap vermeden önce koordinatları bildirdi. İsrail, nükleer tehdidi gerekçe göstererek güvenlik hamleleri yaptı…
Peki ya Türkiye?
Sessiz, son derece stratejik ve etkili bir hamle yaptı. Daha doğrusu böyle bir hamle yapmaya mecburdu…
Klasik kınamaların ötesine geçen bir dış politika anlayışıyla Türkiye, hem bölge ülkeleri hem de dünya diplomasisi için “arabulucu güç” kimliğini pekiştiriyor.
Trump’ı Kınamamak: Sessizlik Değil, Strateji
ABD’nin İran’a yönelik saldırısı sonrası birçok ülke ya sessiz kaldı, ya da doğrudan Amerika'yı hedef aldı. Türkiye ise farklı bir yol izledi.
Ne Trump’ı doğrudan hedef aldı, ne de İran’a açık çek verdi.
Ancak net bir şekilde “bölgesel barışı tehdit eder” diyerek saldırıyı ilkesel düzeyde eleştirdi.
Türkiye’nin tavrı “sessizlik” gibi görünebilir. Oysa gerçekte Türkiye’nin amacı, bağıran değil duyulan ülke olmak. Çünkü diplomasi bazen yüksek perdeden konuşmak değil, doğru zamanda doğru masayı kurmakla ilgilidir.
Ankara Masası: Sadece Konuşan Değil, Arabulucu Güç
Türkiye, bu gerilim sonrası sıradan açıklamalarla yetinemezdi. Bu nedenle İslam ülkelerinin dışişleri bakanlarını Ankara’da topladı. Bu önemli bir adımdı. Çünkü:
1. Sadece kınamakla kalmadı,
2. İslam ülkeleri arasında ortak tepki zemini oluşturdu,
3. Daha da önemlisi, ekonomik bir karşı duruş önerdi: Türkiye, Ankara’da toplanan İslam ülkeleri dışişleri bakanlarına “İslam ülkeleri, İsrail’e enerji ve petrol ihracatını gözden geçirmelidir” önerisini yaptı…
Bu, sadece bir diplomatik duruş değil; jeopolitik etki yaratacak bir hamledir. Türkiye, kınamakla yetinmedi; çözüm ve karşılık üretmeyi tercih etti. Kınamadan da fazla etkili bir davranış.
Dünyaya Açılan Diplomasi Kapısı: Antalya Diplomasi Forumu, İstanbul ve Afrika Örnekleri
Bu, Türkiye’nin ilk kriz yönetimi başarısı değil. Aslında Ankara’nın son yıllarda inşa ettiği dış politika çizgisi, sessiz ama son derece etkili bir barış diplomasisi örneği sundu.
İstanbul’da Ukrayna - Rusya Barış Masası
2022’de dünya nefesini tutmuşken, Rusya ile Ukrayna arasında doğrudan müzakere yapılabilen tek ülke Türkiye oldu.
Barış masası İstanbul’da kuruldu. Taraflar ilk kez silahların gölgesinden uzak olarak aynı masaya oturdu. Bu, Türkiye’nin “sözde değil, eylemde tarafsızlık” ilkesinin sonucuydu.
Antalya Diplomasi Forumu,
155 ülkeden; 21 devlet ve hükümet başkanı, 64 bakan ve 6000 kişinin katıldığı diploması formu.
Afrika’da Somali – Etiyopya Diplomasisi
Yine 2024 başlarında, Afrika Boynuzu’nda büyüyen gerilimde Türkiye devreye girdi. Somali ile Etiyopya arasında sınır ve liman gerilimi tırmanırken, Ankara iki tarafla da görüşerek tansiyonu düşürdü.
Ankara burada da “sessiz ama etkili arabulucu” kimliğiyle öne çıktı.
Nükleer ve Kontrollü gerilimlerin de yönetilmesi gerekir
Nükleer silahlanması sürecinde İsrail’in nükleer alt yapısını Fransa’nın; İran’ın nükleer altyapısında ise ABD’nin izleri mevcut. Bugün yaşanan düşmanlık dili, aslında geçmişte kurulan dengeleri sarsmamak üzerine kurulu gibi görünüyor.
Taraflar birbirini hedef alıyor, ama kırmızı çizgileri aşmadan.
ABD önceden haber veriyor, sonra vuruyor. İran cevap veriyor ama ABD’ye koordinat bildiriyor. Bu tabloya “kontrollü çatışma” demek abartı değil.
İşte Türkiye tam bu noktada devreye giriyor. Çünkü bu denklemde sadece “karşı çıkmak” değil, denge kurmak gerekiyor. Veya kontrollü gerilimleri takip etmek ve yönetmek gerekir. Türkiye’de bunu yapıyor.
Türkiye’nin Yeni Dış Politikası: Dengede Etkinlik
Türkiye artık dış politikasını şu dört ayak üzerinde kuruyor:
1. İlkesel tutum (Savaşa karşı olmak)
2. Stratejik sessizlik (Kritik isimleri doğrudan hedef almamak)
3. Çok taraflı diplomasi (Zirveler, bakanlar toplantıları)
4. Ekonomik yaptırımı gündeme taşıyan öneriler (Petrol kartı)
Bu strateji, yalnızca bölgesel değil, küresel krizlerde de Türkiye’nin etkin rol almasını sağlıyor. İsrail - Filistin, ABD - İran, Rusya - Ukrayna ve Afrika gerilimleri...
Tüm bu krizlerde arabuluculuk teklifi götürebilen birkaç ülkeden biri de Türkiyedir.
Son Söz:
Türkiye’nin Suskunluğu Derinliktir
1. Türkiye kınamakla yetinmiyor, süreç yönetiyor.
2. Sessiz kalmıyor, doğru zamanı bekliyor.
3. Dışişleri bakanlarını topluyor, alternatifler sunuyor, ekonomik enstrümanları gündeme getiriyor.
Geçtiğimiz aylarda Ukrayna için ateşkes çağrısı yaparak tarafları İstanbul’da masaya oturttu. Bugün ise İsrail’e petrol ambargosu önerisini İslam ülkelerinin dış işleri bakanlarına yaptı.
Ankara sadece konuşmuyor, barış için mekanizma kuruyor.
Çünkü biliyoruz ki:
Savaşın gürültüsü herkesin dikkatini çeker; barışın sessizliği ise sadece derinleri anlayanlara ulaşır.
Selam ve saygılarımla