Müstağnicilik: Ben Bilirimciliğin Psikolojisi

Bu platformda yayımlanan köşe yazıları, yazarların kişisel görüşlerini yansıtır. www.baskentpostasi.com, bu içeriklerden sorumlu tutulamaz.

May 22, 2025 - 18:09
May 22, 2025 - 18:24
Müstağnicilik: Ben Bilirimciliğin Psikolojisi

Müstağnicilik: Ben Bilirimciliğin Psikolojisi

Sevgili okuyucularım merhaba,

Bilgiye her yerden ulaşabiliriz. Ancak onun bizi nasıl şekillendirdiği, onu nasıl yorumlayıp taşıdığımıza bağlıdır.

Bilgi bazen insanı yüceltir. Onu daha olgun ve bilge kılar. Bazen de kibir ve kendini beğenmişlikle kişiyi yıpratır.

Alak Suresi sedece bilgiye ulaşmayı değil, bilginin ahlaki sorumluluğunu da hatırlatır.

Özellikle Alak Suresi’nin 6. ve 7. ayetlerinde insanın psikolojik bir zaafına da dikkat çeker:

“Hayır! Gerçek şu ki, insan kendini kendine yeterli gördüğü için mutlaka azar.”(Alak, 96:6-7)

Bu ayetler, aşırı özgüvenin nasıl taşkınlığa dönüşebileceğini gösterir. Buradaki “azmak”; öfke ya da kibirden öte, haddini bilmemek, sınırlarını unutmak ve hakikate körleşmektir.

Müstağnilik Nedir?

Kur’an’da “müstağni”, insanın kendini Allah’a muhtaç görmemesi demektir. Müstağni kişi, bağımsızlığını mutlaklaştırarak kibre ve nankörlüğe kapılır. 

Müstağnicilik;

  1. Başkasına kulak vermemek.
  2. Farklı görüşleri yok saymak.
  3. Eleştiriyi küçümsemek.
  4. “Ben bilirim” anlayışını mutlaklaştırmak.

Müstağnicilik sadece bireylerde değil; kanaat önderleri, yöneticiler, siyasetçiler, siyas liderler  ve bilim insanlarında da sıkça görülür.

Müstağni kişi yalnızca kibirli değildir; o aynı zamanda haddini bilmeyen kişidir. Sözün sınırını, bilginin sınırını, kendi yetkisinin sınırını tanımaz.

Alak Suresi ve Psikolojik Derinlik

“İnsan azar. Çünkü kendini müstağni görür.”
Bu ayeti tefsir eden İbn Kesir der ki:

“İnsan kendisini zengin, güçlü ve başkasına muhtaç değil sandığında, azgınlaşır; Allah’a ve hakka karşı kibirlenir.”

Fahreddin er - Râzî ise;

“Müstağni olmak yalnızca mal ile değil; ilim, fikir, mevki veya kültürel üstünlük duygusuyla da insanı azdırır.”

Bu durum, modern dünyada "epistemolojik kibir" (bilgi kibri) olarak tanımlanabilir. Bilgiyi bir hakikate ulaşma aracı olmaktan çıkarıp, başkaları üzerinde tahakküm kurma aracı haline getirmektir. Haddini bilmeyen bir bilgi tasarrufu, insanı alçaltmak yerine azdırır.

Günümüzde Azgınlık Tipolojisi: Siyasi ve Sosyal Yansımalar

Kur’an’da tarih boyunca “müstağni” kimliğini temsil eden otoriter figürler vardır: Karun, Firavun, Nemrut, Ebu Cehil gibi isimler;

  1. Tanrısal mutlaklık iddiasında bulunmuş.
  2. Toplumu küçümsemiş.
  3. Farklı söz söyleyenleri bastırmaya çalışmış.
  4. Bilgiyi ve otoriteyi kendi tekelinde tutmuştur.

Bu tutumların günümüzdeki yansımaları da dikkat çekicidir:

  1. Kurumları, uzmanları ve gazetecileri itibarsızlaştırmak.
  2. Parmak sallamak, tehdit etmek, ayar vermek.
  3. “Siz anlamazsınız!”, “Çok cahilsiniz!” gibi ifadeler.
  4. Bağırarak otorite kurmaya çalışmak.
  5. Eleştiriyi düşmanlık saymak.

Bu davranışlar sadece bir üslup sorunu değildir; haddini bilmeyen müstağni tavrın yansımasıdır. Kişi, kendini mutlak doğru sayar ve hiçbir sınır, kural ya da eleştiriye tahammül edemez.

Toplumda müstağni figürlerin artması, sosyal yapıyı olumsuz etkiler.

  1. Fikir alışverişi körelir.
  2. Eleştiri, düşmanlık gibi algılanır.
  3. Bilgiye değil, bağırana inanılır.
  4. Uzmanlığa değil, popülizme değer verilir.
  5. Toplum ikiye bölünür: İtaat edenler ve “anlamayanlar”.

Sonuçta, bilgi kirliliği, öfke dili, sahte otoriteler ve haddini bilmeyenler toplumda egemen olur.

Bilgi, Tevazu ve Sorumluluk

Alak Suresi’nin ilk ayeti şöyle başlar:

“Yaratan Rabbinin adıyla oku!”

Oku emri, yalnızca öğrenmeyi değil; öğrenmenin ahlaki sorumluluğunu da beraberinde getirir. Kur’an, bilgiyi mutlaklaştıran değil, bilgiyle birlikte haddini bilen, sorumluluk taşıyan bireyler inşa etmeyi amaçlar.

İdeal yaklaşım:

  1. Her konuda konuşmak yerine yalnızca uzmanlık alanımızda görüş bildirebiliriz. 
  2. Eleştiriye açık olmak, toplumda sağlıklı bir tartışma kültürünün gelişmesine katkı sağlar.

Sonuç: 

Müstağnilik — Bireysel Kibirden Toplumsal Çürümeye

Alak Suresi 6. ve 7. ayetler, insanın içsel bir hastalığını ifşa eder. 

Müstağnicilik yalnızca bireysel kibir değil, aynı zamanda toplumun fikir ve ahlaki yapısını da zayıflatır.

Müstağnilik, bireysel özgüvenden çok, hakikate karşı bir körlük ve haddini bilmemektir. Toplumun sağlıklı işleyebilmesi için aşağıdaki ilkeler yeniden inşa edilmelidir:

  1. Güçlü olanın değil, haklı olanın sözü kıymetli olmalıdır.
  2. Bilgiye dayalı tartışma kültürü teşvik edilmelidir.
  3. Kurumlar, eleştirilmelidir ama yıpratılmamalıdır.
  4. Bağıranın değil, delil sunanın sözü geçerli olmalıdır.

Müstağnicilik, bilgiyi tevazu yerine tahakküm aracı yapanların haddini aşma biçimidir; bu da hem bireyi hem toplumu çürütür.

Selam ve saygılarımla