Kimileri çok akıllı, çok bilgedir ancak kendilerini pazarlayamazlar. Esasen onların çoğu böyle bir şeyi kerih bile görür, tenezzül etmezler.
“Marifet iltifata tabidir, müşterisiz meta zayidir” demişler. O hâlde kendini tanıtmak, ürettiğinden insànları haberdar etmek de gerekiyor.
Yaşadığımız digital çağda artık bu daha kolay belki, fakat yine de bir gayreti gerektiriyor. Zira artık bu kolaylıktan istifade edenlerin haddi hesabı yok. internet çıktı çıkalı ortalık yazar doldu meselâ.
Demek ki kendini pazarlamak hálâ önemli. Pekâlâ bunu nasıl yapacağız? Ya da yapmayıp müşterisiz kalmayı, ürettiğimiz metayı ziyan etmeyi mi göze alacağız?
Yetmiş yaşındayım ve iddia ediyorum oldukça iyi bir yazarım. Lâkin bir büyük gazeteden teklif bile almadım bu güne kadar. Bunun iki nedeni var:
Birincisi büyük gazeteler belirli mihrakların elindedir ve onlar siz ağzınızla kuş tutsanız yine de size yönelmezler. Zira onların referansları sizi onların karşı cenahında takdim etmiştir.
Veya yolunuzda çakıl taşları yığmışlardır. Nasıl çakıl taşları? Çoğu utanmaz ve iki cümleyi doğru kurmaktan bile âciz kişilerdir bu taşlar.
Adam bir yolunu bulup birinin himayesiyle oraya yerleşmiştir. Türkçenin doğru kullanımını bile beceremez ama kime ne? Mühim olan referansıdır, dayısıdır, torpilidir.
Batı bu konuda bizden iyidir. Orada kalite daha mühimdir her zaman. Yarış belki her şeyi kullanmayı mübah sayan bir zeminde yapılıyordur ama yine de kalite daha öndedir.
Batı’da kendini pazarlamak yok mudur? Hayır bilakis çok daha fazla ön plandadır pazarlama. Fakat sonuç olarak «kalite» daha mühim bir mevkidedir.
İslâm cenahında yarışmak yasak mıdır? Hayır. Hattâ Hz. Peygamberimiz (sallallahü aleyhi ve sellem) bize “hayırlarda yarışmayı” emir ve tavsiye etmiştir. İslâm sadece maksat için her vasıtayı kullanmayı men eder. Meselâ kendini pazarlarken yalan söylemek büyük günahtır.
Reklâm denilen hadise bu yüzden İslâm âleminde fazla gelişmemiştir. Zira reklâmların hemen tamamı yalan üzerinedir. Hz. Ebu Hanife (radiyallahü anh), oğluna “bu Basra’ya gelmiş en iyi kumaştır” demesini men etmişti. “Evlâdım ya bizden sonra daha iyi bir kumaş gelmişse, o durumda biz yalancılardan yazılırız” diyerek bu yolu ona kapatmıştı.
İslâm kendini pazarlamayı kökten yasaklamaz ancak en küçük bir yalan ilâvesini haram görür ve reddeder. Hayırlarda yarışalım ve asla yalana müracaat etmeyelim inşá’allah. Selâm ve duâ ile. 13.10.2024