Beykoz Devlet Hastanesi’nde Değişen Bir Hikâye
Beykoz Devlet Hastanesi’nde Değişen Bir Hikâye
Merhaba,
Bir hastane, sadece tedavi merkezi değil; insanlığın yeniden inşa edildiği bir mekân olabilir.
Bazen hayat, sizi bir zamanlar ardınıza bile bakmadan terk ettiğiniz bir yere geri getirir. Ve oraya döndüğünüzde, geçmişin gölgeleri yerine umutla aydınlanan bir tabloyla karşılaşırsınız. İşte Beykoz Devlet Hastanesi’yle yeniden kesişen yolculuğum, böyle bir dönüşümün hikâyesi...
Hafızamda Kalan Eski Bir İz
2016 yılında aynı hastanede yaşadığım bir deneyim, zihnimde hayli olumsuz bir iz bırakmıştı. Özellikle bir doktorun soğuk ve mesafeli tutumu, yaşadığım sağlık sorunundan çok daha fazlasını yaralamıştı beni. Bir hastanın en çok ihtiyaç duyduğu şeyin — anlayış ve ilgi — yok sayıldığı o an, yalnızca fiziksel değil, duygusal bir yaraya da neden olmuştu. O günden sonra Beykoz Devlet Hastanesi’ne bir daha adım atmama kararı almıştım.
Ancak zaman, sadece insanları değil, kurumları da değiştiriyor. 2025 yılının sıcak bir Ağustos gününde, kasık fıtığı şikâyetiyle mecburen yeniden o kapıdan içeri girdim. İçimde hâlâ bir önyargı vardı; ama bu kez yaşanacaklar, önyargının karşısına güçlü bir “yenilenme” duygusu koyacaktı.
Doktor Sadece Teşhis Koymaz, Güven de Verir
Bu süreçte tanıştığım Op. Dr. Ökkeş Kemal Ayalp, tıp bilgisinin ötesinde bir özellik taşıyordu: İnsani yaklaşım. Sadece beni muayene etmedi; beni duydu. Endişemi anladı, detaylıca bilgilendirdi ve süreci şeffaf bir şekilde anlattı. “Olması gereken ameliyat” ifadesi bile onun ağzından güven verici bir şekilde çıkıyordu.
Ancak benim durumum biraz daha özeldi. Daha önce by-pass ameliyatı geçirmiş biri olarak, tüm sürecin dikkatle planlanması gerekiyordu. Bu noktada devreye giren kardiyoloji ve anestezi uzmanları da en az Dr. Kemal Bey kadar özenli ve açıklayıcıydı.
Kurumsal Bir Dönüşüm: İnsan Odaklı Yaklaşım
Burada dikkatimi çeken bir başka önemli konu ise hastanedeki genel hava oldu. Sadece bir doktor ya da bir hemşire değil; her bir personel, sanki bir eğitimden geçmişçesine sabırlı, ilgili ve nazikti. Bu durum tesadüf olamazdı. Gerek hastane çalışanlarından duyduklarım gerekse kendi gözlemlerim, bu yaklaşımın arkasında güçlü bir irade olduğunu gösteriyordu.
Son dönemde birkaç hastadan da benzer şeyleri işitmiştim: “Doktor-hasta ilişkileri çok değişti, daha yapıcı, daha açıklayıcı oldular.” Bu değişimde, hastane yönetiminin — özellikle Sayın Başhekim’in — hasta iletişimi konusunda özel bir hassasiyet taşıdığı açıkça görülüyor. Belli ki Beykoz Devlet Hastanesi artık yalnızca hastalığı değil, hastayı merkeze alıyor.
Ameliyat Günü: Şefkat ve Profesyonelliğin Buluştuğu An
28 Ağustos’ta yatış işlemlerim yapılırken, Genel Cerrahi servisindeki ekip beni öylesine içten karşıladı ki, hastane korkusunu büyük ölçüde geride bırakabildim. Odalar hijyenik, düzenli ve konforluydu. Bu gibi detaylar, özellikle tedaviye mental hazırlıkta son derece önemli.
Ve 29 Ağustos… Ameliyat günü geldiğinde, ameliyathane ekibiyle tanıştım. İşlerini büyük bir ciddiyetle yapan ama aynı zamanda moral veren bir enerjileri vardı. Gülümsüyor, konuşuyor, rahatlatıyorlardı. Dr. Kemal Bey ve ekibi ise adeta bir orkestra gibi uyum içindeydi. Ameliyat, fiziksel olarak kolay atlansa da, esas olan bu ruhsal destekti. Gerçekten “güle oynaya ameliyat oldum” dersem, abartmış olmam.
Tedavi Süreci Değil, Güven Süreci
Ameliyat sonrası dönemde de bu yaklaşım devam etti. Genel cerrahi servisindeki hemşirelerden temizlik personeline kadar herkes, sadece görev yapmıyor, aynı zamanda moral aşılıyordu. Pansumanlar bir tıbbi işlem olmanın ötesine geçiyor; sohbetle, empatiyle, insanî bir bağla anlam kazanıyordu.
Ve Ardında Yatan Liderlik
Bu seviyede bir sağlık hizmetinin arkasında güçlü bir liderlik anlayışı olduğu çok açık. Kurum kültürü, tesadüfen oluşmaz. Tüm personelin aynı dili — saygı, ilgi, özveri — konuşması; güçlü, adil ve insan odaklı bir yönetime işaret ediyor. Sayın Başhekim’in, hastane içinde yalnızca tıbbî kaliteye değil, insan ilişkilerine de aynı derecede önem verdiğini duymakla kalmadım, yaşadım.
Son Söz
Bugün Beykoz Devlet Hastanesi’nden hem sağlıkla hem de umutla ayrıldım. Geçmişte beni hayal kırıklığına uğratan bir kurumun, bugün beni yeniden kazanması sadece şahsi bir mesele değil; aynı zamanda toplum olarak sağlığa, iletişime ve kurumsal dönüşüme dair umut verici bir örnek.
Bu vesileyle;
- Sayın Op. Dr. Ökkeş Kemal Ayalp ve ekibine,
- Genel Cerrahi Servisi'nde görev yapan tüm personellere,
- Kardiyoloji ve Anestezi bölümlerindeki uzmanlara,
- Ve özellikle bu vizyonun mimarı olan Sayın Başhekim’e
en içten teşekkürlerimi sunuyorum.
Bazen bir hastane, sadece bir tedavi yeri değil; güvenin, saygının ve insanlığın yeniden inşa edildiği bir mekân olabilir. Beykoz Devlet Hastanesi, benim için işte tam da böyle bir yer oldu.
Selam ve saygılarımla