Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Adem Yavuz Irgatoğlu

50+1 nedir?

Hava bulutlu, mevsimler sıcak ve rüzgâr çok sert esiyor. Aynı günde dört mevsimi yaşıyor ülkemin insanı. Tıpkı Van’ın Başkale ilçesinde yaz mevsiminde kar soğuğunu, Karadeniz’de şiddetli seli, Akdeniz’de aşırı güneşi, Ege’de yoğun nemi yaşar gibi. Ve sonunda “Coğrafya kaderdir.” diyerek teslim oluyoruz. Ama… İşte bu ama’dan sonra her şey yeniden başlıyor.

Ne yaşarsak yaşayalım, nereye gidersek gidelim iş dönüp dolaşıp siyasete, seçimlere geliyor. Çünkü Türkiye artık 2023 seçim sath-ı mailine girmiş durumda. Her seçim döneminde olduğu gibi siyasetçiler “Bu seçim çok önemli.” mesajı veriyor. Evet, 2023 seçimleri çok önemli ve zor bir seçim olacak. İktidar 20 yılın sınavını verirken, muhalefet ise iktidar olamamanın imtihanından bir kez daha geçecek. O nedenle yüzde 50+1 ile birçok denklem yeniden kuruluyor.

Türkiye hem bulunduğu coğrafya itibariyle hem de yaşadığı ekonomik sıkıntılar nedeniyle meşakkatli bir süreçten geçiyor. İktidar bu anlamda bazı adımlar atıyor, yeni politikalar geliştiriyor. Bazen sonuç alınıyor kimi zaman ise yeterli olmuyor. Bir tarafta terörle etkin mücadele, Mavi Vatan’da haklarını arama, Rusya-Ukrayna savaşını durdurma, Ermenistan’ın işgal girişimine karşı Azerbaycan’ın yanında yer alma, Mısır ve İsrail ile ilişkileri geliştirme, Suriye sınırında kurulmak istenen terör devletine karşı mücadele sürerken; diğer tarafta iç siyasette dengeleri sağlamak, sığınmacı sorununa çözüm üretmek, ekonomiyi rayına oturtmak ve 2023 seçimlerini kazanma gayreti görüyoruz.

Muhalefet açısından olaya baktığımızda ise CHP, İYİ Parti, HDP, Gelecek Partisi, Deva Partisi, Saadet Partisi, Demokrat Parti, Yeniden Refah Partisi, Demokratik Sol Parti, Memleket Partisi, Türkiye Değişim Partisi, Zafer Partisi, Vatan Partisi, TKP ve adını sayamadığımız onlarca parti “Erdoğan’ı devirip, iktidarı göndermek” üzere şartlanmış durumda!

Böyle bir tablonun sonunda Cumhur İttifakı ve Millet İttifakı şeklinde iki “kutuplu” bir tablo karşımıza çıkıyor. Bir de bu ittifakların dışında kalanlar var. Tabii bu ittifakları oluşturan partiler, yüzde 50+1’i alabilmek için iğneyle kuyu kazarcasına bir siyaset mühendisliği yapıyor. Hal böyle olunca “Bu olmaz!” dediğimiz veya diyebileceğimiz birçok şeyin olma ihtimali her geçen gün artıyor.

Mesela “Dağdaki çoban ile benim oyum aynı değildir”in yerine “Dağdaki çoban veli nimetimizdir.” şeklinde yeni bir anlayışın oluştuğunu görüyoruz. “Bidon kafalılar, göbeğini kaşıyanlar, örümcek kafalılar…” söyleminin yerine “Helalleşiyoruz.” çağrısının yapıldığını duyuyoruz. Geçmişte birbirlerini en ağır ithamlarla suçlayanların ve ideolojik olarak birbirine benzemeyenlerin şimdi aynı masa etrafında bir araya gelebildiğini, ittifak oluşturduğunu görüyoruz.

Seçmeni sadece sandığa davet eden değil, bizzat seçmenin ayağına giden bir siyaset anlayışını yaşıyoruz. “Bir oydan ne çıkar?”ın yerine “Bir oy için her türlü çıkarın sağlanabileceği” söylemlerine şahit oluyoruz.

20 yıllık AK Parti iktidarının en iyi olması gereken dönemlerde “Dolar, enflasyon, faiz, işsizlik ve geçim sıkıntısı” sarmalının can yaktığını biliyoruz. Bunları yaşarken “E-muhtıradan 15 Temmuz darbe girişimine kadar geçmişte bu ülkeye yaşatılanları da hatırlamak gerekir.” yorumlarını sıkça duyuyoruz.

Siyaset böyle olunca bürokrasi de şekilleniyor. Seçimler yaklaşırken çok farklı bürokrat tipleri oluştu. Kimi bürokratlar gece gündüz demeden çalışıyor, kimileri araba misali dörtlüleri yakmış bekliyor, kimileri gideceği yöne sinyal vererek tarafını işaret ediyor, kimileri ise 2023 seçimlerinin sonucunu bekliyor.

Sosyal medya zaten çığırından çıkmış, tam bir fitne, fesat kazanına dönüşmüş. Herkes birbirinin açığını yakalayıp bazı popüler olan hesaplara göndererek ifşa ettiriyor. Etnik, mezhepsel ve cinsel istismarlar buralarda iyice körükleniyor. “Sokak röportajları” adı altında bir algı mühendisliği yapılıyor. Gencecik askerlerimizi şehit veriyoruz, bir günde trafik kazasında 35 vatandaşımız hayatını kaybediyor ama bunları aynı gün unutuyoruz. TV ekranlarında, mahalle sohbetlerinde, ev ortamlarında iş dönüp dolaşıp o yüzde 50+1’e gelip dayanıyor.

YORUMLAR

Bir yanıt yazın

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER